Başrol Kadın Dayanışması

Pinterest LinkedIn Tumblr +

(Ümit Güçlü’nün “Terapi” oyununun ekibiyle yaptığı ve Birgün’de yayımlanan söyleşisinin bir kısmını okurlarımızla paylaşıyoruz.)

‘Terapi’ oyunu, sadece bir psikiyatrist ve danışanı arasındaki derinleşen ilişkiyi anlatmakla kalmıyor; aynı zamanda kadınların içsel yolculuklarında birbirlerine duydukları dayanışma ve özgürleşme arayışını gözler önüne seriyor. Başarılı bir psikiyatristin, kendi hayatıyla yüzleşmesine neden olan bir danışanla geçirdiği seanslar boyunca değişen dengeler ve içsel çatışmalar, izleyiciyi bir kadınlık hikâyesinin derinliklerine çekiyor. Kadın karakterlerin karmaşık evrimi ve toplumsal normlarla olan mücadelesi, sahnede yaşanan her anla izleyicinin zihninde yankı buluyor.

Oyun, 19 Mart’ta İstanbul’daki DasDas Sahne’de, 26 Mart’ta ise Uniq Box’ta tiyatroseverlerle buluşacak.

‘Terapi’nin oyuncuları Gamze Süner Atay, Begüm Kütük Yaşaroğlu ve yazarı Can Çelebi ile karakterlerin dönüşümünü, oyunun temalarını ve sanatın evrensel gücünü konuştuk.

Bu projeye katılmanızı sağlayan en güçlü etken neydi? 

BGY: Beni en çok çeken, oyunun derinlikli karakterleri ve güçlü metni oldu. Yvonne, sıradan görünen ama katman katman açıldıkça hem seyirciyi hem de beni şaşırtan bir karakter. Onun içsel yolculuğu ve dönüşümü beni çok etkiledi.

GSA: Bir tiyatro sanatçısı olarak tiyatro benim en büyük aşkım. Tiyatro sahnesi beni çağırır daima ve oyunlar bana göz kırpar zaman zaman. Oyunumuzun yazarı Can Çelebi, Dokuz Eylül Üniversitesi Tiyatro Ana Sanat Dalı’ndan, yönetmen Yunus Emre Bozdoğan da oyunculuk bölümünden 39 yıllık dönem arkadaşım. Bu oyunu oynamaya karar vermem zamanın ruhu, benim tiyatro aşkım ve arkadaşlarımla 39 yıl sonra aynı sahneyi paylaşacak olmamızın verdiği heyecandı. Begüm Kütük Yaşaroğlu’nun da bizi kırmayarak aramıza katılması ile bu büyülü oyunu sahnelemek üzere şevkle çalışmalarımıza başlamıştık.  Şimdi sahnedeyiz.

“KADINLAR BİRBİRİNİ İYİLEŞTİRİYOR”

Psikiyatr Elisa ve Danışan Yvonne’un sahnede kurduğu ilişkiyi nasıl yorumlarsınız? Bu ilişki nasıl bir değişim geçiriyor? 

BGY: Başlangıçta oldukça tek taraflı bir dinamiğimiz var. Yvonne, terapiye ihtiyacı olan, kırılgan, deneyimsiz bir genç kadın gibi görünüyor. Elisa ise mesafeli, otoriter ve profesyonel yaklaşımıyla ona rehberlik etmeye çalışıyor. Ancak zamanla dengeler değişiyor. Yvonne’un sakladığı gerçekler ortaya çıktıkça Elisa da kendi iç dünyasıyla yüzleşmek zorunda kalıyor. Oyunun en güçlü tarafı da bu zaten: İki kadın birbirlerini iyileştirirken aslında bireysel özgürleşmelerini de yaşıyorlar.

GSA: Sıradan bir doktor ve hasta ilişkisi gibi başlasa da, bir süre sonra Elisa hastanın yaşadıklarına kayıtsız kalamıyor çünkü ortak bir noktaları var. Elisa, doktor olmuş bir kadın ama sıkıntıları diğer kadınlarla aynı. Farklı olan onları dile getiriş biçimleri ya da kendi repütasyonları için nasıl sakladıkları. Terapi odasında sırlar ortaya çıktıktan sonra bir anda başka bir yüzünü gösteren Elisa bir süre sonra karşısındaki kadını anlıyor, hak veriyor. Oyunumuz iki kadının dayanışarak, barışarak özgürleşmesini anlatırken bir yandan tiyatro sanatının özüne gönderme yapıyor. Çünkü tiyatro sanatı bireysel ile evrensel olanı bir araya getirir, barıştırır.

Oyunda Edgar’ın Elisa için Yvonne’a sarfettiği “Benim sayemde yükseldi” sözü ile Elisa’nın başarılarını küçümsemesi bir kırılma yaratıyor mu? 

GSA: Evet, ağır bir cümle. Ancak Elisa en derinde bunun gerçek olabileceğini düşünüyor ama hangimiz acıtan gerçekleri bu kadar çabuk kabul edebiliriz ki? Öfkesinin büyüklüğü de buradan geliyor. Sadece aldatılmak değil bir de en sevdiği tarafından küçümsenmek. Şahsi mutluluğu ve başarıyı en azından bir müddet ertelemiş bir kadın Elisa, çoğu kadın gibi ve bunu eşi başarılı olsun diye onun yanında durarak hatta onu okutarak, maddi manevi fedakârlık yapmış bir kadın. Buradan önemli bir ders çıkarabiliriz sanırım.

‘Terapi’, kadınların hikâyesini anlatan bir yapım olmasına rağmen, yazarı ve yönetmeni erkek. Bunu nasıl değerlendirirsiniz? 

GSA: Oyunculuk eğitiminde cinsiyet yoktur. Hepimiz öncelikle insan olmanın önemi ile yetiştirildik. Dolayısıyla bizim için insan duygusu önemli. Erkek bir yazar kadın gözü ile bakabilmeli, erkek bir yönetmen kadınları anlayabilmeli, kadın bir oyuncu erkek rolü oynayabilmeli ya da bunların tam tersi. Ne mutlu bize; insanı, insana insanca anlatan bir sanatın emekçileriyiz.

BGY: Burada en önemli nokta, hikâyeye yaklaşım biçimi. Can Çelebi, kadın karakterleri gerçekçi, derinlikli ve sahici bir şekilde yazmış. Onları sadece mağdur ya da güçlü kadınlar olarak değil, zayıf ve güçlü yanlarıyla anlatabilmesi çok kıymetli. Bu da karakterlere ne kadar empatiyle yaklaştığını gösteriyor. Yönetmenimiz Yunus Emre Bozdoğan da provalar boyunca karakterlerimizi içselleştirmemize, sahnede özgürce var olmamıza büyük bir alan açtı. Onların iç dünyasını keşfetmemize rehberlik etti.

Devamı için tıklayın.

Paylaş.

Yanıtla