1 Mayıs’ta, Grev Alanlarında Bir Kuklanın Hikayesi: ‘Fırtına Habercisi’

Pinterest LinkedIn Tumblr +

[Evrensel Gazetesi’nden Şeyma Akcan
Hasan Can Bilici’nin Kukla Sanatçısı Dilan Uğur ile yaptıkları söyleşiyi okuyucularımızla paylaşıyoruz]Bugün 21 Mart Dünya Kukla Günü. Dört bin yıl sene öncesine dayanan tarihi ile eski bir sanat olan kukla tüm dünyada hâlâ festivallerinin yapıldığı, çocuklar ve yetişkinlerin kendilerini duygusal veya politik olarak ifade etme aracı olarak kullandıkları bir sanat dalı.

İstanbul’da yoğun olarak özel tiyatrolara işler yapan Kukla Sanatçısı Dilan Uğurlu bizi kendi atölyesi “Pek Atölye”de ağırladı. Dilan ile kukla sanatını ve kukla sanatçısı olmayı konuştuk. Kukla sanatçılarının işlerini yaparken, sanatını üretirken nasıl süreçlerden geçtiğini, bir araya gelebilecekleri alanların pek olmadığını anlatan Dilan Uğurlu, kendi eserlerinin hikayelerini de anlattı.

‘Yenilikçi yaklaşımlar ufkumuzu genişletti’

Kukla hikayesi senin için nasıl başladı?

Kocaeli Üniversitesi Sahne Tasarımı Bölümü mezunuyum. Yaklaşık üç-dört senedir kendi atölyemde kukla üretimi ve tasarım yapmaya devam ediyorum. Üniversite birinci sınıfın sonlarına doğru yakın bir arkadaşımla kukla üzerine sohbet ederken “Kuklayı seviyor musun?​” sorusuyla başladı. Sonrasında bu merakla kukla nedir, nasıl ilerler, teknikleri nasıldır gibi bu araştırma süreci başladı ve sevdiğime kanaat getirdim. Yurt dışındaki programları, başka kuklacıları araştırmaya başladık ve 2019 yılında ilk kez Chicago’daki bir kukla festivaline başvuruda bulunduk. Oranın bir workshop programına dahil olduk ve orada gördüğümüz şeylerle farklı kukla teknikleri, daha yenilikçi yaklaşımlar bizim ufkumuzu daha da genişletti.

Türkiye’de kuklacı olmak nasıl bir şey?

Atölyeyi 2021 yılında arkadaşımla beraber kurdum ve burada daha çok tiyatro oyunları için üretimler yapmaya başladık. Çok keyifli aslında kendi istediğin biçimde üretebiliyor olmak, istediğince tasarlayabiliyor olmak. Ama tabii ki bu güzelliğin yanında dezavantajları da vardı.

Bulunduğumuz coğrafyada bir sanatçı olarak var olabilmek zaten çok zor. Özellikle maddi koşullar açısından. Zaten özel tiyatrolarla çalıştığımız için buraların da maddi durumları ve koşulları belli. Bu sana da yansıyor.

Dolayısıyla emeğinin karşılığını alamadığın bir durumla yüzleşiyorsun. Bu sanatçı olarak motivasyonunu kırıyor ama bunlara rağmen üretmeye devam etmek kıymetli.(Haberin devamı için buraya tıklayınız…)

Paylaş.

Yanıtla