- BABAMI KİM ÖLDÜRDÜ?
Fransız yazar Edouard Louis, Babamı Kim Öldürdü adlı eserinde toplumsal eşitsizliklere ve devletin işçi sınıfı üzerindeki etkilerine dair güçlü bir eleştiri sunuyor. Yönetmen Kemal Aydoğan’ın uyarladığı oyunda Louis’i Onur Ünsal canlandırıyor. Hayatını işçi olarak geçirmiş, bir iş kazası sonucu yatalak kalan ve yoksulluk içinde yaşamış olan babasının yaşadıklarını sorgulayan Louis, babasının bedensel ve ruhsal çöküşünün yalnızca bireysel bir trajedi değil, aynı zamanda devletin politikaları, ekonomik adaletsizlik ve sınıf ayrımlarının bir sonucu olduğunu savunuyor. Babasını kaybetmeden önceki süreçte, onun devlet ve kapitalizm tarafından nasıl dışlandığını ve ezildiğini derinlemesine incelerken, kişisel bir hesaplaşma olmanın ötesine geçiyor. Toplumsal yapıyı, cinsiyetçilik, sömürü, ayrımcılık, nefret suçu ve ekonomik kriz gibi temalarla tartışmaya açıyor.
‘Babamı Kim Öldürdü’, 17-18 Ocak’ta Moda Sahnesi’nde seyirciyle buluşuyor.
- ÖLÜMÜN TERSİ ARZUDUR
Tennessee Williams’ın ülkemizde ‘Arzu Tramvayı’ olarak sahnelenen ‘A Streetcar Named Desire’ adlı eserinden yola çıkarak Engin Alkan’ın kaleme aldığı ‘Ölümün Tersi Arzudur’ oyunu, aynı ortak alanda yaşamak zorunda kalan ve ortak paydası ‘öteki’ olan bir grubun kültürel, sınıfsal ya da cinsiyet kimlikleri üzerinden yaşadıkları çatışmayı gözler önüne seriyor.
Oyunda, Berlin’de tiyatro ile uğraşan bir ekip, bir yandan alternatif bir Macbeth oyununu evlerinde prova ederken, diğer yandan iktidar, erk ve ötekileştirme kavramlarını tartışıyor.
Bu sırada kapıda dikilen sürpriz misafirin, ekip üyelerinin hayatlarına dâhil olmasını ve grup dinamiklerinin değişimiyle birlikte Macbeth provalarına tanıklık ediyoruz. Engin Alkan’ın yönettiği, Pınar Yıldırım, Engin Alkan, Murat Göçmez ve Sinan Çatıkkaş’ın rol aldığı ‘Ölümün Tersi Arzudur’ 21 Ocak’ta Kozyatağı Kültür Merkezi, 14 Şubat’ta Kadıköy Baba Sahne’de seyirciyle buluşuyor.
- O ZAMAN KÜS ÖLENE KADAR
Bu haftanın en ilgi çekici oyunlarından birisi de Doğaç Gözüdeli’nin yazdığı ‘O zaman Küs Ölene Kadar’. İki kardeşin, iki farklı zamanda birlikte tuttukları yasın, hayat, ölüm, çocukluk, yetişkinlik, küsmek ve en çok da barışmak üzerinden nasıl şekillendiğine tanık oluyoruz.
“Hayat biraz böyle bir şey herhalde. Çok kötü bir şey oluyor. Sabredelim, bunlar da geçer derken daha da kötü bir şey oluyor. Dişini sıkıyorsun zar zor ayakta kalıyorsun, o sırada daha büyük felaket başına geliyor. Artık bundan daha kötüsü olamaz dedikten sonra dört kere daha, daha kötüsü oluyor. Sonra bir yerde saymayı bırakıyorsun…”
İmer Özgün Bademci’nin yönettiği, Mehmet Taşyürek ve Doğaç Gözüdeli’nin rol aldığı oyun, 20 Ocak ve 17 Şubat’ta Kadıköy Pax Sahne’de seyirciyle buluşuyor.
