[Faruk Ekici’nin T24‘te yayımlanan ve Batur Büklü, Büşra Ay ve M. Çağatay Özmen ile yaptığı söyleşinin bir kısmını okurlarımızla paylaşıyoruz.
“30 sene önceki gösterilere bakıyorum, erkek sanatçılar inanılmaz daha kalabalık. Zaten o sanatçı arkadaşlarımız da hâlâ bizimle devam ediyor. Demek ki geçtiğimiz 30 senede bir yerde bir kırılma oldu ve sonucunda şu anda lisansta bir ya da iki balet var”
Opera, bale ve klasik müziğin perde arkasına, yaratıcı süreçlerine ve sahnelenen hikâyelere tanıklık ettiğimiz T24’ün yeni serisinin ilk bölümünde opera sanatçısı Güneş Uluçay’dan opera sanatçısı olmayı dinlemiştik.
Opera, bale ve klasik müzik dünyasını keşfetmek için başladığımız söyleşi serimizin ikinci bölümünde ise İstanbul Devlet Opera ve Balesi baş dansçıları Batur Büklü, Büşra Ay ve M. Çağatay Özmen; bale sanatını, eğitimini, iş imkanlarını ve Türkiye’de bale sanatçısı olmayı T24’e anlattı.
– Bale nedir?
M. Çağatay Özmen: Bale, sahne üstünde birçok sanatın birleşiminin biz dansçılar tarafından seyirci tarafına aktarılması, seyirci tarafına bir düşünce olgusunun yerleştirilmeye çalışılması. Şimdi bir sürü sanattan bahsediyoruz. Müzisyenler, dekorcular, dekoru çizenler, perde önü, perde önünde bekleyenler, kostümü çizenler… Baleyi yapmak için gerekli olanın son aşaması biz dansçılar oluyor. Bale aslında bir bütünün ortaya çıkışı. Bale bir sanatsal oluşum olduğu için her gün yaptığımız beden egzersizlerinin bir formu değil, bir bütünün devamında ortaya çıkan bir süreç. Yani bale, budur ya da şudur demek, keskin çizgiler kullanmak biraz zor olur.
– Profesyonel olarak bu işi yapacaklar için baleye başlama yaşı kaçtır ve siz kaç yaşında başladınız?
Batur Büklü: Ben 11 yaşında başladım. Baleye başlama yaşı 11-12 yaşlarındadır. Ortaokula geçildiği zamanda başlanır. Tam zamanlı olarak konservatuara giriş yapıp daha sonra lise ve üniversite olarak devam edebilirsiniz. Türkiye’de bale eğitimi biraz fazla uzun sürüyor. Üniversite eğitimi 5 yıla çıkabiliyor. Ama olması gereken aslında 20-21 yaşında mezun olup profesyonel bir kumpanyada işe başlamak.
– Sosyal medyada bale eğitimine ait olduğu söylenen bazı videolar görüyoruz. Çok zor olduğu izlenimini uyandırıyor. Altına gelen bazı yorumlar, “bu bir işkencedir” diyecek boyutlarda. Siz de kesinlikle bu videoları görmüşsünüzdür. Gerçekten eğitim süreci çok mu zorlayıcı?
Büşra Ay: Aslında her mesleğin kendine göre zorluğu var. Fakat biz hem çok küçük yaşta başladığımız için hem de uzun saatler çalıştığımız için normal meslek gruplarından tabii ki daha farklı bir konumdayız.
Rus hocalarla çalıştığımız için maalesef Rus tekniği biraz daha sert. Fakat ona alışıyorsunuz ve alıştığınız için aslında size garip gelmiyor. Medya tabii ki her şeyi bazen abartılabiliyor. Biz alıştığımız için bana o kadar sert ya da zor gelmedi. Biz kendi içimizde çok küçük yaştan itibaren başladığımız için ve birazcık daha sert bir eğitim görsek de medyada abartıldığı gibi bir durum söz konusu değil.
– Her yıl konservatuardan kaç bale sanatçısı mezun oluyor ve bunların kaç tanesi erkek, bir oran verebilir misiniz?
M. Çağatay: Oran yok. Niye bu kadar netim çünkü belli kontenjan dolmuyor zaten. Kontenjana yakın bile olmuyor. Şu anda Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’ne gidelim, lisans bölümünde iki tane belki vardır. Dört senelik bir bölümde iki tane erkeğin olması demek, burada bir oran yok demek. Ya o kadar azız ki şöyle diyeyim: İstanbul’un nüfusuna oranlarsak 16 milyonda aktif bale sanatçısı 50 kişidir.
Katılımın azlığı şundan; insanlarda biraz daha popüler meslekler ön planı çıkıyor ama çocuklar hiçbir zaman ona gidemiyor. Yani bir zanaat öğrenip bir mesleğin peşinden gidemiyor çocuklar. Çünkü niye biliyor musunuz? O çocukların da bir şekilde buna heveslendirilmesi gerekiyor. Toplumda bale yaptığını söyleyemediğiniz zaman, zaten bu katılımı oranını da bulamıyoruz.
30 sene önceki gösterilere bakıyorum, erkek sanatçılar inanılmaz daha kalabalık. Zaten o sanatçı arkadaşlarımız da hâlâ bizimle devam ediyor. Onlar bizden daha kalabalık. Demek ki geçtiğimiz 30 senede bir yerde bir kırılma oldu ve sonucunda şu anda lisansta bir ya da iki balet var.
Ben de lise dönemimde tektim. Bunlar inanılmaz rakamlar. Ben üniversitedeyken, üniversitede balet yoktu diyebilirim.
– Mezun olan bütün bale sanatçıları iş bulabiliyor mu?
Büşra: O konuda biraz sıkıntılıyız. Buluyor ama bulamıyor gibi bir şey. Çünkü devlete bağlı olduğumuz için aslında devlet sanatçısıyız ve her işte olduğu gibi kadro olması gerek. Fakat kadro çok az geldiği için sözleşmeli dansçılarımız oluyor. Sözleşmeli dansçılarda da okuldan yeni mezun olan birisi sözleşme olmadığı için figüran sözleşmesi yapılabiliyor. Figüran sözleşmesiyle geldiğinizde yani görevlendirildiğinizde para alıyorsunuz ama gelmezseniz para alamıyorsunuz. Figüranlıkta çok düşük bir maaş olduğu için insanlar tabii ki de sözleşme yapmak, özellikle kadroya geçmek istiyorlar.
İş imkanı var ama direkt kadro olur ya da direkt böyle sağlam bir yerden başlama derseniz pek mümkün olmuyor maalesef.
– Türkiye’de erkek bale sanatçısı olmanın zorlukları ve avantajları neler? Özellikle lise zamanınızda arkadaşlarınıza ben bale yapıyorum, bale öğreniyorum, hayalim bu dediğinizde nasıl tepkiler alıyordunuz ya da şimdi birisi size mesleğinizi sorduğunda nasıl bir geri dönüş alıyorsunuz?
M. Çağatay: İlk okuldan ayrıldıktan sonra konservatuara giriyorsunuz ve yaklaşık olarak altı sene sürüyor. Benim sınıfımda ben tektim. Yani üç erkek falan başladık daha sonra kopmalar oldu, ilk sezonda ayrılanlar oldu. Zaten teksiniz o yüzden etrafınızdaki insanlara çok fazla bir şey kanıtlama ihtiyacı duymuyorsunuz. Normal derslere girdiğinizde de bir arkadaşınız, viyolonsel çalıyor, diğeri kontrbas çalıyor vs. Zaten onlar da bu işin içinde olduğundan dolayı çok fazla zorluk çekmiyorsunuz.
Bunun zorluğu o belli alanın dışına çıktığımızda oluyor. Çünkü orada kendini var etmeye çalışıyorsun ama utanma duygun da var. “Abi ben 14-15 yaşındayım, bale dediğimde karşımdaki ne diyecek bana” diyorsun. O yüzden insanlarla dışarıda çok iletişimim yoktu olanlara da ben tiyatro yapıyorum falan diyordum. Çünkü kafanızı ağrıtacak şeylerdir bunlar, insanlara o kadar kısa sürede zaten yapmaya çok da hevesli olmadığınız bir şeyi anlatamazsınız.
Devamı için tıklayınız.