[Vecdi Sayar’ın BirGün’de yayımlanan yazısının bir kısmını okurlarımızla paylaşıyoruz.]
Avrupa Kültür Sözleşmesi’nin 70’inci yıldönümü dolayısıyla Avrupa Konseyi’ndeki toplantının başlığıydı “Kültür Yoksa Demokrasi de Yok.” Bu toplantıdan tek bir satırın bile ülke gündemine girmemesi ilginç.
‘Avrupa Kültür Sözleşmesi’, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinin ardından Avrupa Konseyi’nde kabul edilen (1954) ilk sözleşmelerden biri. Avrupa Konseyi’nin dönem başkanlığını üstlenen Lüksemburg, ‘Avrupa Kültür Sözleşmesi’nin 70. Yıldönümü nedeniyle Konseyin merkezi Strazburg’da düzenlenen toplantının ana teması olarak kültür ve demokrasinin ilişkisinin ele alınmasını kararlaştırmıştı. Hafta içinde Avrupa Konseyi üyesi ülkelerin kültür bakanları, kültür aktörleri ve sanatçıların katıldığı toplantıda demokrasinin, insan haklarının ve hukukun üstünlüğünün hayata geçirilmesinde kültür ve sanata düşen yaşamsal rol tartışıldı. Bu toplantıya Türkiye’den katılan oldu mu bilmiyorum; ama bildiğim bu toplantıdan tek bir satırın bile ülkemiz gündemine girmemiş olması. Girmez, çünkü ülkemizde kültür ve sanata biçilen rol eğlenceden öteye gitmez. Ama Türkiye Konseyin 46 üyesi ile birlikte sözleşmeye imza koymuştur, o başka…
Elbette tüm Avrupa’da sağ partilerle sol yelpazedeki partilerin yaklaşımı arasında farklar var. Ama, kültürün önemi ve özerkliği konusunda ortaklaştıkları noktalar daha fazla. Bizde ise ortaklaşılan nokta, popülizm. Kamuda sanat ve kültüre ayrılmış oran, Avrupa’nın benimsediği yüzde 1 sınırının çok altında. Kültür Bakanlıklarının genel bütçe içindeki oranından söz ediyorum. Bölgesel ve yerel yönetimlerin de aynı ilkeye uyması beklenir, ama ne gezer. Gündemdeki konser tartışmasını vesile yapıp bu oran daha da aşağı çekilirse hiç şaşmam. Bütçe payı önemlidir elbet ama ondan da önemlisi zihniyet. Sanatın bir eğlence aracı olmadığının, bir eğitim aracı olduğunun kabullenilmesi.
Devamı için tıklayınız.
BirGün