Dikmen Gürün
Bugün; zarafet, enerji, çalışkanlık, yaratıcılık timsali sevgili Haldun Dormen’in sahnede oluşunun 70. yılı kutlanıyor. Ne mutlu ona ve ne mutlu biz seyircilere ki gençlik yıllarından başlayarak tiyatro sahnelerinde bu güzelim 70 yılı birlikte devirdik. Nice sanatçılara değdi eli, nice gençler yetişti Dormen Tiyatrosu’ndan. Bugün de yine gençlere uzanıyor o eller. Ülkemizin tiyatrosuna zenginlik kattı. Katmaya da devam ediyor.
CEP TİYATROSU
Tiyatro eğitimini Yale Üniversitesi’nde yaparak Türkiye’ye dönen Haldun Dormen, 1954’te, bir zamanların cazibe merkezi İstiklal Caddesi ya da Beyoğlu’nda, Parmakkapı Sokak’ta kurduğu ve sadece 50 kişilik kapasitesi olan Cep Tiyatrosu günlerini paylaşırken tabii ki öncelikle Muhsin Ertuğrul yönetimindeki Küçük Sahne’de oyunculuk deneyiminden de söz eder ama onun gönlünde yatan aslan yönetmenliktir. Aralarında Erol Günaydın, Tuncay Çavdar, Mümtaz Zeytinoğlu, Duygu Sağıroğlu gibi yeteneklerin bulunduğu gençlerle birlikte Cep Tiyatrosu’nda sahnelediği ilk oyunlar Moliere’in tek perdelik “Gülünç Kibarlar”, Tenneesse Williams’ın tek perdelik “Madonna’nın Portresi” ve bir ortaçağ halk güldürüsü olan “Pierre Pathlin”dir. Başarıyı yakalar hemen.
O yıllarda eleştirmenlerin ve eleştirilerin de ayrı bir yeri vardır tiyatro dünyasında. Heyecanla beklenir kimin ne yazdığı. Örneğin dönemin saygın isimlerinden Fikret Adil, “sahne hayatımızda bir inkılap hareketi” olarak tanımlar Cep Tiyatrosu’nu. Dönemin sözünü sakınmayan eleştirmeni Adnan Benk ise “Cep Tiyatrosu’nda işini bilen bir rejisör var. Haldun Dormen” diyecektir.
VE DORMEN TİYATROSU
1957 yılında kurulan Dormen Tiyatrosu’nda da devam eder bu başarı. Hepsi geleceğin ünlü oyuncuları olacak Haldun Dormen Topluluğu Küçük Sahne’dedir artık. Garson Kanin’in “Dünkü Çocuk” oyunu ile perde açılır. “Karaağaçlar Altında”, “Kamp 17”, “Fare Kapanı”, “Taşra Kızı” ve daha nice oyunlar. Kurumsallaşmanın başarılı örneklerinden biridir Dormen Tiyatrosu. 1963’te Ses Tiyatrosu’nda devam edecektir parlak yıllar. Erol Günaydın, Erol Keskin, Cahide Sonku, Cahit Irgat, Suna Keskin, Göksel Kortay, Kartal Tibet, Metin Serezli, Nisa Serezli, Nevra Serezli, Altan Erbulak, Füsun Erbulak, Kerem Yılmazer, İzzet Günay, Aydemir Akbaş, Yılmaz Gruda, Ayfer Feray bu yıllar içinde seyircinin buluştuğu isimlerden sadece bazılarıdır. Dormen Tiyatrosu Gülriz Sururi’nin başrolü oynadığı “Sokak Kızı İrma” ile başladığı müzikaller zincirini de uzun yıllar sürdürecektir. Birbirinden başarılı müzikaller Haldun Dormen’in rejisinde Şan Tiyatrosu’na kadar taşacaktır. Nasıl unuturuz 1980 yılında yapımcılığını Egemen Bostancı’nın üstlendiği, Haldun Dormen’in yazdığı ve yönettiği, müziklerini ise Melih Kibar’ın yaptığı “Hisseli Harikalar Kumpanyası”nı? Ya da Şehir Tiyatroları’nda Gencay Gürün’ün sanat yönetmenliği sırasında sahnelediği ve bugün de repertuvarda olan “Lüküs Hayat” operetini?
KENTERLERE UZATILAN EL
Bu arada, Yıldız Kenter’den dinlediğim bir olay Dormen’in sanatçılığının yanında kişiliğine güçlü bir göndermedir kanımca: 1963 yılında Küçük Sahne’den Ses Tiyatrosu’na geçtiği sırada Dormen Tiyatrosu, Kent Oyuncuları da Karaca Tiyatro’dan ayrılmış ve kendilerine sahne arayışındadırlar. Bu süreçte onlara dost elini uzatan kişidir Haldun Dormen. Yıldız Kenter’e Ses Tiyatrosu’nda matinelerde oynamalarını teklif eder. Ve iki topluluk altı yıl boyunca uyum içinde aynı sahneyi paylaşırlar. Yıldız Hanım her zaman sevgi ve saygıyla söz etmiştir onun bu “insan” yönünden.
HAYAT DEVAM EDİYOR
Yıllar hızlı akar. 1970’lerde ülkece şiddet ve gerilimin eşiğine sürükleniriz. Bir yanda, 1971 muhtırası öte yanda Beyoğlu’nun eski cazibesini yitirmesi ve de seyircinin içine kapanmaya başlaması ya da bölünmesi. Sonuçta, 1972 yılında Dormen Tiyatrosu kapanır.
1984’te Feriköy’de İdil Sineması’nda yeniden perdeler açılsa da uzun ömürlü olmayacaktır bu teşebbüs. Ama Haldun Dormen her daim varlığını sürdürecektir çalışmalarıyla, alkışlarla, aldığı ödüllerle ve de öncülüğünü yaptığı Afife Tiyatro Ödülleri ile, el verdiği genç Sahne Tozu Tiyatrosu ile. Ve de sahneye koyduğu, başrolünü oynadığı ve belki de Cep Tiyatrosu’na selam ettiği Moliere’in “Kibarlık Budalası” ile. İyi ki varsın Haldun Dormen.