Yeldeğirmenlerine Karşı Soylu Bir Şövalye: Gomidas

Pinterest LinkedIn Tumblr +

Eda Saraç

  “Şarkıları dinlerken hikayeleri gördüm, her hikayede kendimi buldum. Kendimin okulu oldum duyduğum her ezgide. Her ağacın bir adı varmış, her insanın bir şarkısı.”

2024 tiyatro sezonunu Baba Sahne’de izlediğim Gomidas adındaki şahane oyunla açtım. Ve oyun, izlediğim günden beri kafamda dönmeye devam edince, oyunun zihnimde yeri kapladığı yeri azaltmak adına oyun hakkında mutlaka yazmam gerektiğini düşündüm. Gomidas, 8 Ekim 1869 yılında Kütahya’da doğmuş bir Ermeni. Gerçek adıyla Soğomon Kevork Soğomanyan. Müziğe olan tutkusu ve de eşsiz yeteneği kendini erken yaşta belli ediyor ve de bu konuda eğitim almayı kafasına koyuyor.  Gomidas, küçük yaşta yetim kaldığı için dini bir merkez olan Eçmiyazin’e götürülüyor ve burada Gevorgian İlahiyat Okulu’nda eğitim görüyor. Burada, “vartabed” ( Bekar rahip) unvanını alıyor ve de Berlin’e Humboldt Universitesi’ne müzik eğitimi almaya gidiyor. Burada, Gomidas’ın yetimliğinin ve bu yetimliğin ona verdiği ağır yükün Fehmi Karaarslan’ın sarsıcı oyunculuğunun hakkını vermek gerekiyor. Karaarslan, adeta 1900’lerden kopup gelmiş bir Ermeni rahip, müzikolog gibi davranıyor, görünüyor ve de Gomidas’ın o dönem çekmiş olduğu acıları yaşıyor.

Gomidas, Ermeniler’in “Büyük Felaket” yani “Meds Yeghern” olarak adlandırdığı felaketin başında tutuklanan Ermeni entelektüel, yazarlar ve de aydınlar arasında yer alıyor. Dönemin Osmanlı hükümeti tarafından İstanbul’da tutuklanıyor ve de sonu bilinmeyen bir yola sürülüyor diğer Ermeni aydınlarla birlikte. Oyunda da yansıtıldığı üzere, araya kendisini de tanıyan Halide Edip Adıvar devreye giriyor ve de Gomidas İstanbul’a dönüyor. Ancak, yolda şahit olduğu kötü muamele, kıyımlar Gomidas’ın ruhunu mahvediyor. Tutuklanmadan önce ve de tutuklandıktan sonra Gomidas asla bir değildir artık. Gomidas, geri döndüğünde durumu ağırlaştığı için önce Fransız La Paix Hastanesi’ne, ardından da Paris’te bir sanatoryuma yatırılıyor. Paris’te hastaneye yattıktan sonra vefatına kadar geçen yirmi yıllık süre boyunca hiç konuşmuyor, hiç beste yapmıyor. Kendisinin tek dünyasının müzik ve de besteleri olduğu düşünülürse, ruhunun ve maneviyatının tutuklanmasının ve de sürülmesinin ardından ne kadar tahrip olduğu anlaşılabilir. Sonuçta hayatını Anadolu’yu gezerek derlediği müzikleri bir koleksiyon oluşturmaya adamış bir sanatçıdan bahsediyoruz.

Oyunu izlerken Gomidas’ın maruz kaldığı, aslında canını ve de şerefini hedef alan kötülüklerin günümüzde nasıl da devam ettiği aniden aklıma geldi. Gomidas’ın kimliği yüzünden maruz kaldığı kötülüklerin, eziyetlerin sonucunda aklını yitirdiği sürecin bir benzeri, günümüzde, çok yakın zamanda Ali Tatar’ın, Türkan Saylan’ın, Nazlıgül Dastanoglu’nun başına gelenler, 20 yıllık AKP döneminde bu kötülüklerin ve hukuksuzlukların yüz yıldır devam ettiğini gösteriyor aslında. Örneğin, Ali Tatar da sadece Alevi kimliği yüzünden Ergenekon kumpasının kurbanı oldu. O da tıpkı Gomidas gibi ruh sağlığını yitirdi kendisine yapılan kötülükler yüzünden. Dolayısıyla, Gomidas’ın akıl sağlığını yitirdiği kötülük süreçlerinin günümüzde aynen devam ettiğini görüp, Gomidas’ın maruz kaldığı haksızlıklara döneminde insanlar nasıl sessiz kaldıysa Ergenekon, Balyoz kumpaslarına maruz kalan insanların çektiği eziyetlere de sessiz kaldığımızı hatırlayıp bundan sonrası için  bu tarz itibar suikastlarına karşı çok daha uyanık olmalıyız.

Oyunculuğunun devleştiği Fehmi Karaarslan’ın sahnede bir kez olsun tekrara düşmediğini, ezberini unutmadığını ifade etmem gerekiyor. İki saate yakın bir sürede seyircinin dikkatini kendisinden hiç uzaklaştırmadan son dönemde gördüğüm en etkileyici oyunculuğu sergiliyor. Bununla beraber, oyuncunun yanında  koronun da hakkını vermek lazım. Anadolu’nun yetiştirdiği ilk ciddi etno-müzikolog olan Gomidas’ın hayatının tasvir edildiği oyuna, elbette bir kilise korus olan Lusavoriç korosu eşlik ediyor. Koronun şefi Hagop Mamoginyan’a da buradan tebriklerimi iletiyorum.

Oyun metninin bu tarz oyunlarda düşülebilecek bir tuzak olan acıtasyon tuzağına asla düşmeden seyirciyi yalnızca durum tespitiyle karşı karşıya bıraktığını da söylemek gerekir. Gomidas’ın akıl sağlığını yitirdiği dönemleri anlatabilmek için de sayıklamalarının metne çok başarılı yerleştirildiğini görmek gerekiyor. Bu konuda da, Ahmet Sami Özbudak’ı tebrik ediyorum. Ezcümle, sezonun en iddialı ve başarılı oyununu görmek istiyorsanız, Gomidas’ı bir an önce izleyin.

Paylaş.

Yazarın bütün yazıları için: Eda Saraç

Yanıtla