Erdoğan Mitrani
“Peki gerçeği ortaya çıkarmanın bir anlamı olur mu? Evet, sadece yalın haliyle gerçeğe ihtiyaç var. O da maalesef sizin anlattığınız anlamsız anıların arkasında belli belirsiz dolaşıyor.”
Egemen Ulaş Önkal ve Ali Varol tarafından kurulmuş olan Tiyatro Amorf, adını özünde ne katı ne sıvı olan camın yapısal özelliğinden almış, Tiyatro Amorf, sahne üstünde kurduğu amorf yapı ile tavrını sergilemeyi hedefleyen, yapının akışkanlığını sağlayan deneysel arayışının sürekliliğini amaçlayan bir oluşum.
Topluluğun ‘Kız kardeşi’ ve ‘Woyzeck’in ardından sahnelenen üçüncü oyunu ‘Gümbürtü, Şaşkınlık. İnfilak!’ı Ziya Hasipek, yönetmen Gökçe Karaman ile birlikte yazmış. Oyun, arzuların, eğlencelerin, görevlerin, konuşmaların, konuşmamaların… Veee tonlarca havai fişeğin var olduğu renkli bir dünyada, insana dair olanı hikaye anlatıcılığı üstünden arayarak hakikat ile nasıl ilişkilendiğimiz sorusunun peşinden gider.
Gümbürtü, Şaşkınlık. İnfilak!’ın dramaturgisi Eray Uygun’a, kostüm sahne ve afiş tasarımı Şizen Sabahyıldızı’na, ışık tasarımı Murat Kural’a, ses ve efekt tasarım ile müzikleri Melisa Zeynep Şahin’e, koreografisi Büşra Ersoy’a ait. Yazarların da büyük başarıyla katıldığı oyuncu ekibinde Ali Varol, Almıla Bayraktar, Berfin Gül, Egemen Ulaş Önkal, Gökçe Karaman, Ziya Hasipek ve Mert Doğan yer alıyor. Hepsi çok iyiler ama yazar yönetmen Gökçe Karaman elverişli fiziği ve usta işi oyunculuğuyla heyecan verici bir keşif.
Yazacağı kitabı belirlenen sürede bitiremeyeceğini anlayan huysuz patronu, esin sıkıntısı çeken münzevi cinayet romanı yazarını, ülkenin öteki tarafındaki, şahsına münhasır bir kasabaya gönderir.
İlham arayışındaki yazarın ilgisini kasabaya çok sayıda turist getiren havai fişek fabrikası ve patronu çeker ama ne yazık ki fabrika kısa süre sonra, belirlenemeyen bir sebeple patlar ve görkemli bir havai fişek gösterisi olarak havaya uçar. Yazar da, arayışlarını kökleri çok eskiye dayanan bir olay dizisine yöneltmek durumunda kalır.
II. Dünya Savaşı’nda yıkılıp yakılan kentlerin, toplu kıyımların, milyonlarca ölümün ardından umutlarını yitiren insanlığın içine düştüğü anlamsızlığı, değişen değer yargılarını, yaşamın saçmalığını aktaran absürt tiyatro akımı 1950’lerde, yaygınlık kazanmıştır. Absürdü sözlük karşılığı anlamsız ya da saçma olarak değil, absürt yaşamın saçma bir varoluş biçemiyle çarpıtılmış ama, yine de gerçekçi bir yansıması olarak algılamak gerekir. Örneğin, Ziya Hasipek ile Gökçe Karaman’ın başarılı absürt metninin temelinde gerçek bir olay, 2020’de Sakarya Hendek ilçesindeki bir havai fişek fabrikasındaki patlama vardır.
Amorf ekibi absürdün, yaşamı karnaval ya da lunaparklardaki görüntüleri çarpıtan aynalar gibi çarpık çurpuk ve düşsel bir boyutta yansıtsa da bu yansımanın aslında gerçeğin ta kendisi olduğunu çok iyi anlamış. Öyküyü, sahneleme tarzlarını iç içe geçiren, çılgın tempolu uçuk kaçık bir absürt güldürü olarak ustalıkla aktarıyor. Zaman ve mekân değişikliklerini başarıyla var eden yalın ve işlevsel dekorda da ekibin tamamının ustalıklı yorumunda da absürdün katmanları ortaya çıkıyor. Bu bağlamda, izleyicilerle interaktif iletişim kurarak hem yazar karakterini hem öykü anlatıcılığını üstlenen Ali Varol’un anlatının tüm görünür gerçekdışılığı karşısında hiç şaşırıp irkilmediği doğal oyunculuğu da ekibin kalanının dozunda yapaylığı da aynı derecede absürttür.
“Gümbürtü, Şaşkınlık. İnfilak!”, hınzır, zeki, hem düşündürücü hem müthiş eğlenceli bir çalışma. Keyifle izlemenizi tavsiye ederim. 18 Ekim Pax Sahne’de ve sezon boyunca İstanbul sahnelerinde.