Suna Keskin: Tiyatroya Adanmış Bir Yaşam

Pinterest LinkedIn Tumblr +

Dikmen Gürün

Sahnede 60 yıl… Dile kolay… Geçtiğimiz hafta, mesleğine âşık bir insan olan Suna Keskin’in sahnede 60 yılı kutlandı. Daha nice yıllara…

Evet, AKM Tiyatro Salonu’nda Tiyatro Kare yapımı olan ve dokuz yıldır afişlerden inmeyen “Ahududu” temsilinden sonra, Tiyatro Kare’nin kurucusu ve oyunu uyarlayan, yöneten Nedim Saban’ın organize ettiği, sunuculuğunu Ceyda Düvenci’nin yaptığı bu zarif kutlama, onu sevenleri bir araya getiren anlamlı bir buluşmaydı…

ÖDÜLLER

Anlamlıydı, çünkü Suna Keskin kendisine Tiyatro Kare adına Nedim Saban tarafından sunulan ödülü aldıktan sonra, 18 Mayıs 2021 tarihinde vefat eden sevgili eşi, değerli oyuncu ve yönetmen Erol Keskin adına bu yıl başlattığı “Genç Kuşak Tiyatro Ödülleri”nin ilkini genç bir oyuncuya; “Sevgili Arsız Ölüm”, “Tırnak İçinde Hizmetçiler”, “Aşık Shakespeare” gibi oyunlarda ve diğerlerinde başarılı performansıyla tanıdığımız oyuncu Nezaket Erden’e sundu. Ayrıca, yine Erol Keskin adına sürekliliği olacak olan tiyatro alanında eğitim bursunu da bir üniversite öğrencisine yönlendiriyor sanatçı. Tiyatroyu her anlamda destekleyecek kişisel girişimlere güzel örnekler bunlar. Bir kez daha alkışlar Suna Keskin’e…

TİYATRO İLE İLK BULUŞMA

Suna Keskin Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’nin grafik sanatlar bölümünden mezun. Üç yıl Nurullah Berk’in öğrencisi olmuş ve orada okurken de amatör Akademi Tiyatrosu’nda çalışmış. Gençlik tiyatroları yılları o yıllar… Erol Keskin’le de yolları işte o yıllarda kesişmiş. Güzel Sanatlar Akademisini daha önce bitiren ve zaman zaman Akademi Tiyatrosu’ndaki amatörleri çalıştıran, Dormen Tiyatrosu sanatçılarından Erol Keskin’le bu dönemde tanışmış ve evlenmişler. Suna, her fırsatta; “Konservatuvar okumadım ama Erol Keskin benim konservatuvarımdır. Tiyatro ahlakını, sahne adabını ondan öğrendim” der.

‘MİNNETTARIM…’

Profesyonelliğe ilk adımını Dormen Tiyatrosu’nda “Montserrat” oyunuyla atıyor Suna Keskin. O akşam, gözlerini Haldun Dormen’den ayırmadan, onu tanımanın, onunla çalışmanın bir ayrıcalık olduğunu tek bir sözcükle anlatıyor: “Minnettarım…” Ve devam ediyor, “Bugün çok sevdiğim bu mesleği yapıyorsam, sahneye adım atma nedenim Haldun Dormen’dir.” Düşünüyorum; ne kadar çok insana değmiş Haldun Dormen’in eli ve değmeye devam ediyor…

Dormen Tiyatrosu, GenAr, Gülriz Sururi-Engin Cezzar Tiyatrosu, Enis Fosforoğlu Tiyatrosu, Hadi Çaman 7 Tepe Oyuncuları, Tiyatro Kedi Suna Keskin’in hayatından gelip geçen tiyatrolar. Uzun süredir de Tiyatro Kare’de oynuyor… Beyoğlu’nun şimdi yok olan sahnelerinden biri olan ve 1964’te kurulan ve 1970’lerin başında kapanan Gen-Ar’ı Nâzım Hikmet’i ilk oynayan tiyatrolardan biri olarak anıyor. “1966’da Tuncel Kurtiz, Erol Günaydın, Cahit Irgat’la birlikte oynadık ‘Yolcu’da” diyor. “İstanbul’da kapalı gişe oynadık. Sonunda Atlas Sineması’na geçmek zorunda kaldık. Ama ne yazık ki çıktığımız Anadolu turnesinde gittiğimiz pek çok il ve ilçede oyun yasaklandı.” 1970’lerde yaşanacak olayların ayak sesleri bir anlamda…

Paylaşacak daha pek çok anısı var Suna Keskin’in… Kendine dair, Erol Keskin’e dair… Keşke kaleme, kâğıda dökülseler… Şu noktada onun sözleriyle bitiriyorum bu güzel geceden aklımda kalanları… “Bu aşk olmasaydı hayatım bu kadar anlamlı olmazdı. Yaşasın tiyatro…”

Cumhuriyet

Paylaş.

Yazarın bütün yazıları için: Dikmen Gürün

Yanıtla