Rembetiko Efsanesi (2024): “Rembetiko’ nun, Rumların Sürgün Müzikali!”

Pinterest LinkedIn Tumblr +

Yaşam Kaya

İzmir Devlet Tiyatrosu, Murat Çidamlı’ nın yönettiği, Başar Sabuncu’ nun Türkçe’ye çevirdiği, Costas Ferris tarafından yazılan ‘Rembetiko Efsanesi’ adlı müzikal oyunla perdelerini açtı. Costas Ferris’ in yazdığı ve yönettiği 1983 yılında sinemalarda gösterime giren ‘Rembetiko’ adlı sinema filmiyle adını tüm dünyaya duyuran oyun, Berlin Film Festivali’nde Gümüş Ayı Ödülü’ nü aldı. Böylesi önemli bir proje Türkiye ve Yunanistan arasında eriyen buzların bir ürünü olarak ortaya çıkmış. Galasına katıldığım müzikal için, son yirmi senede izlediğim ‘en iyi müzikal’ diyebilirim.

Yıl 1922, yer İzmir. Yunanistan, Sevr Antlaşması’nı bahane ederek yıllardır Türklerle iç içe yaşayan Rumların yaşadığı Batı Anadolu’yu (Küçük Asya) işgal eder. Osmanlı bitik halde olanları sadece izlemekle yetinir. Yunanistan ana karasından gelen faşistler, Anadolu’daki Rumların huzurunu bozarak, Türklere karşı toplu katliamlara girişmeye başlar. İşte böylesi siyasi ortamda bir grup Rembetiko müzik yapan Rum, General Trikopis’ in esir düştüğünden habersiz biçimde Cafe Aman’da savaşın dışında kalarak eğlencelerini sürdürür. Bir gece şehrin kapılarına dayanan Mustafa Kemal’ in İzmir’ i bombalamasıyla şehirden ansızın kaçan Rumlar, kendilerini Atina’nın Pire Limanı’nda bulur. Yunanlılar, Anadolu’dan gelen Rumlara ‘Türk tohumu… Pis Türkler’ diyerek açlığa, yoksulluğa mahkum eder. Faşist Yunanlıların Anadolu’daki Rumların hayatını mahvetmesiyle başlayan hikaye, İzmirli şarkıcı Marika’ nın doğumuna kadar dayanır. Yordanis ve Adriana’ nın çocuğu olarak İzmir’de doğan Marika, Atina’da sefil bir hayata yelken açacaktır.

Bu bölümden sonra eleştiri ağır spoiler içermektedir.

Bu müzikal drama, popüler şarkıcı Marika’nın hayatındaki ve Yunanistan tarihindeki çalkantılı 40 yılı ele alıyor ve şarkıcının İzmir kentinde doğmasıyla başlıyor. Marika, İzmir’deki diğer tüm Yunanlılarla birlikte Yunanistan’a sınır dışı edilir ve birkaç yıl sonra, ailesi bir gece kulübü/barda müzisyen ve şarkıcı olarak kariyer yapmaya başlar. On yıllık kısa bir süre içinde Marika, babasının annesini öldürdüğüne tanık olur, evden kaçar, bir çocuk doğurur, gece kulübüne geri döner ve çocukluk arkadaşı Yorgos ve buzuki sanatçısı Babis ile birlikte bir gösteride şarkı söyler. Başarı, sonunda kulüpteki başka bir kadın şarkıcının intihar etmesi pahasına gelir, ancak daha sonra Yorgos siyasi nedenlerle sürgün edilir ve Babis ile birlikte başka mekanlara gider. Marika, Babis’e karşı bir tutku beslese de, ilişkileri hiçbir zaman yürümez ve yıllar II. Dünya Savaşı’nın ardından kızını bir manastır okuluna gönderir (daha sonra Marika’nın büyük üzüntüsüne rağmen kızı bir kabarede dansçı olur) Amerika’da bir tura çıkar. Daha sonra Yunanistan’a döndüğünde, Babis’in dikkatini çeken Matina adında daha genç bir şarkıcı tarafından yerinden edildiğini görür. Müzikalin sonuna doğru, Marika jübile konserinin gecesi karnından bıçaklanır ve annesiyle aynı kaderi yaşar.

Bugüne dek izlediğim müzikalleri bir kenara, Rembetiko Efsanesi’ ni bir kenara koyuyorum. Müzikalin ilk 15 dakikası efsane bir girişe sahne oluyor. Hareket düzeni, danslar, müzikler öylesine muhteşem ki, o kadar çok oyuncu tek bir hata yapsa sahnede büyük kaos çıkar. Yönetmen oyuncular üzerinde öyle bir çalışmış ki, oturduğunuz koltukta bir sinema filmi izler gibi olayların içine dalıyorsunuz. Yönetmen, filmden bağımsız biçimde hareket ederek, konuyu teatral alanın içinde tutmuş, ama o nasıl bir giriş olmuş öyle, halen aklımın bir köşesinde. İnanılmaz! Murat Çidamlı, iki perdelik Rembetiko Efsanesi’nde ‘Sinematografik Tiyatro’ nun eşsiz bir örneğini sunuyor bizlere. Rahmetli Başar Sabuncu nur içinde yatsın, çevirisi ile şahane bir oyunu bizlere kazandırmış.

Yönetmenin teknik ekiple birlikteliği oyunun akıcılığındaki en büyük etki. Thesia Panayiotou bestelerini çalan orkestra, koreografide İhsan Bengier’ in yarattığı derinlik, Tarkan Erkan’ ın müzik direktöründe grup hakimiyeti, kostümde Funda Çebi’nin nokta atışı dönem irdelemesi, ışık tasarımda Fuat Fırat’ ın mucizeleri, gösteriyi mükemmel boyuta taşıyor. Bu müzikal devlet tiyatroları tarihine geçecek, bunu bir köşeye yazalım.

Oyunda sahne tasarımı üç boyutlu düşünülmüş. Perde arkası, orkestra, sahne ve sahne önü. Oyun bu döngü içinde, es veremeden, nefes almadan sürüp gidiyor. Dönemlerin hızlı değişimi, zamanın akışındaki yaşanılanlar size sinema filmi hissiyatı veriyor. O muhteşem müziklerin dansla olan birleşimi olağanüstü, olağanüstü, olağanüstü!

Oyunda ‘Marika’ rolünde Şerife Ünsal Şenel, müzikale hem ses hem beden hem de karakter canlandırma yeteneği ile damgasını vurmuş. Marika’ nın annesi ‘Adriana’da Meral Ceren Türk Yel konunun dramla olan bütünleşmesini sağlıyor. Yordanis’te Yusuf Köksal ustalığını konuşturmuş. Oyuncuların rembetiko söylemedeki yetenekleri etkileyici. Orkestra ile olan uyum, şarkıların büyüleyici atmosferi ve muhteşem sesler… Rembetiko Efsanesi, tüm oyuncuların emeği ile başarıyı yakalarken, saydığım üç oyuncunun ellerinde duygunun zirvesini yaşıyor.

Murat Çidamlı’ nın 2024/2025 sezonuna damga vuran yönetimi, kesinlikle son yirmi yılda yapılan en iyi müzikal. Muhteşem oyunun müzikleri umarım bir albüm olarak yayınlanır.

Life Art Sanat

Paylaş.

Yazarın bütün yazıları için: Yaşam Kaya

Yanıtla