Ezilenlerin Geleneği İktidar Mekanizmasının Nasıl Çalıştığını Biliyor

Pinterest LinkedIn Tumblr +

[Gazete Duvar’dan Okan Çil’in Moda Sahnesi yönetmeni Kemal Aydoğan ile yaptıkları röportajı okuyucularımızla paylaşıyoruz]Kemal Aydoğan ile Moda Sahnesi’nde izleyicilerle buluşan oyunları konuştuk. Aydoğan, “Hem klasik oyunların hem de çağdaş oyunların yer aldığı bir repertuar anlayışına sahip Moda Sahnesi” dedi.

2013’ten beri İstanbullu tiyatroseverlerin uğrak mekanı olan Moda Sahnesi’nin kurucusu ve yönetmeni olan Kemal Aydoğan’la 2024 oyunlarını konuştuk.

‘Othello’, ‘Dıkşın: Büyük Şans’, ‘Caligula Suikastı’ ve ‘Macbeth’in haricinde yeni sezonda izleyicinin karşısına çıkacak oyunları da sizler için öğrendik.

‘HEM KLASİK OYUNLARIN HEM DE ÇAĞDAŞ OYUNLARIN YER ALDIĞI BİR REPERTUAR ANLAYIŞINA SAHİP MODA SAHNESİ’

2024’te sırasıyla ‘Othello’, ‘Dıkşın: Büyük Şans’, ‘Caligula Suikastı’ ve ‘Macbeth’ adlı dört oyun yönettiniz. Sizden bir 2024 değerlendirmesi almak istesek bizlere neler söylersiniz?

2024’ün ilk yarısı, yeni sezonun başladığı Eylül 2024 tarihine kadar Moda Sahnesi 6 adet oyunu seyirciyle buluşturdu. Bunlardan dördünü ben yönettim. Diğerlerini Onur Ünsal ve Timur Acar yönetti. Onur ve Timur’un yönettiği oyunlar yerli yazarlara aitti. Esra Yıldırım’ın yazdığı ‘Hasta Adamın Kızı: Selmin Zeki Hanım’ oyununu Onur Ünsal, Aslı Ceren Bozatlı’nın yazdığı ‘Tanrının Öğrettiği Şeyler’ oyununu Timur Acar yönetti. Bense ‘İki Kore’nin Birleşmesi’, ‘Othello’, ‘Dıkşın: Büyük Şans’, ‘Caligula Suikastı’nı yönettim. ‘Macbeth’, 2024-25 sezonunun ilk oyunu olarak seyirci karşısına çıktı.

Hem klasik oyunların hem de çağdaş oyunların yer aldığı bir repertuar anlayışına sahip Moda Sahnesi. Bu çeşitlilik seyirci tarafından rağbet görüyor. Geçtiğimiz sezon repertuarımızdaki bazı oyunlar kapalı gişe oynadı. Bu sezon başlayan ‘Macbeth’in kasım biletleri bitti. Yakında aralık biletleri satışa çıkar.

Bu dört oyunun ikisi Shakespeare’e ait. Aradan geçen yüzlerce yıla rağmen izleyicilerin hâlâ Shakespeare’e rağbet göstermelerini neyle ilişkilendirmek lazım?

Tespit doğru, seyirci Shakespeare oyunlarına ilgi gösteriyor. Öncelikle Shakespeare oyunları tiyatro kanonunun başlarında yer alıyor, haklı nedenlerle. Olay dizisinden, barındırdığı temalara kadar bir dolu nedenle ilgi çekici geliyor metinsel olarak. Bunun yanı sıra sahnelemenin özelliği de merak ediliyor. Oyunun nasıl ele alındığını takip eden seyirciler var çünkü artık internet marifeti nedeniyle de onlarca Shakespeare oyununun ister tiyatro ister sinema örneklerini izleme imkanına sahip seyirci. İnsanlığın ortak hikayesi haline gelmiş bu oyunların yeni sahnelemeleri ve de yeni oynanışları merak ediliyor. Barış Atay, Ezgi Çelik lord ve leydiyi, Timur Acar Petrucio’yu, Melis Birkan Kate’i, Caner Cindoruk Othello’yu, Ahmed Saka İago’yu nasıl oynuyorlar? Bu da epey ilgi çekici bir özelliği Shakespeare oyunlarının. Jan Kott “Çağdaşımız Shakespeare” derken çok doğru bir tespit yapmış bence.

‘ERKEKLERİN YARATTIĞI İKTİDAR PROBLEMİNİ ÇOK FAZLA TANIYOR, BİLİYORUZ’

Peki siz Shakespeare uyarlamalarınızda nelere dikkat ediyorsunuz? Mesela ‘Macbeth’e dair ilk aklıma gelen şey sahne düzeninin değiştirilmesi ve erkek karakterleri kadınların canlandırması oldu.

Türkiye’nin ya da dünyanın içinde bulunduğu politik problemleri, insani açmazları Shakespeare oyunları ile anlamaya çalışmayı benimsiyorum. Rejinin omurgasını bu tür problemlerle oluşturuyorum. Oyunun merkezi olarak görünen Macbeth’lerin karşısına bir güç olarak cadıları çıkarmak gerektiğini, hikayeyi ya da oyunu cadıların perspektifinden izlemeyi günün politik problemlerini şerh etmek açısından uygun olduğunu düşündüm. Erkeklerin yarattığı iktidar problemini çok fazla tanıyor, biliyoruz. Onlara bir kez daha bu problemi nasıl oluşturduklarını oynatıp seyretmeye gerek var mı, sanki problem ilk kez oluşuyormuş gibi? Bu problem var, biliyoruz. Bunu da erkek egemen kültür yarattı. Bunu yeterince gördük. Şimdi bunun karşısına dikilecek muhalefete güç katmak, onun gerekliliğini bildirmek gerek. Ezilenlerin geleneği iktidar mekanizmasının nasıl çalıştığını biliyor. Macbeth’lerin iktidar yollarının nerelerden geçtiğini onlardan daha iyi bilen yok kanımca. Bu bilginin oyunu kurmasını sağlayıp gücü Macbeth’lerden alıp cadılara vermek için adım attık rejide. ‘Macbeth’, oyununun oynanışı, rejisi, yani politik problemi hem şerh eden hem de çözümün nerede yattığını işaret eden bir forma dönüştü böylece.

‘Othello’da Yılmaz Sütçü’nün anlatıcı olarak oyuna dahil olması güzel bir etki yaratıyor. Müziğin ön planda olup dekorun daha minimal bir düzeyde tutulması da öyle. Bu oyuna dair bize neler söylemek istersiniz?

‘Othello’, ikinci kez yönettiğim bir Shakespeare oyunuydu. İlk sahnelemede de anlatıcı oyunun birinci perdesini anlatarak oyunu başlatıyordu. Fuayede de Yılmaz’ın yaptığı gibi kıskançlıkla ilgili güncel şarkılar söyleniyordu. Yılmaz Sütçü çok yetenekli bir oyuncu. On parmağında on marifet var. Bu hariçten oluşturulan performansları virtüöz seviyesine yükseltti. Caner Cindoruk, sadece kıskançlık çeken bir aşık değil, aynı zamanda zaaflı bir yönetici portresini derinlemesine çizdi. Ahmet Saka İago’nun ikiyüzlü varlığını, Seray Akülker Emilia’nın oportünistliğini, Mert Şişmanlar Casio’nun çaresizliğini, Mesut Karakulak Roderigo’nun budalalığını ince ince işlediler. Oyunu bir kıskançlık oyunu olarak değil, aşkı zaaf halinde yaşayan bir yöneticinin topluluğu darmadağın edişi olarak da maharetle oynuyor ‘Othello’ ekibi.

‘TSANEV HALKI SORUMLULUĞA DAVET EDEN BİR YAZAR’

Stefan Tsanev’in yazdığı ‘Caligula Suikastı’ da epey dikkat çeken bir oyundu. Hedef tahtasına yöneticilerden çok halkın oturtan ‘Caligula Suikastı’, “Halk özgür olmak istemiyor, isteseydi bu düzen böyle devam etmezdi,” diyor. Sizce oyun, günümüz Türkiye’sine dair bize neler söylüyor?

Tsanev hınzır bir yazar. Halkı sorumluluğa davet eden bir yazar. Roma tarihinin en “tuhaf” imparatoru aracılığıyla bu halka durduğu yeri işaret ediyor. Çılgınlıklarıyla meşhur Caligula’yı halkı provoke etmek için oyuna dahil etmiş. Politik açıdan yanlış değerlendirmelere sahip halkı, iktidarın peşinden bir avuç tuz alıp koşan halka hiç acımamış. “Kabahatin büyüğü sende be kardeşim,” diyen Nâzım’a hak verir gibi.

Koffi Kwahule’nin yazdığı ‘Dıkşın: Büyük Şans’ sanırım içlerindeki en farklı oyun. Bir yanıyla şiddet dolu ama bir yanıyla da oldukça komik. ‘Dıkşın: Büyük Şans’ ezen-ezilen çatışması üzerinden insanın kötücül yanını mı tartışıyor?

Koffi Kwahule’nin yarattığı anlamı ele geçirmek çok kolay değil. Bu sadece seyirci için değil, yönetmen ve oyuncu için de geçerli. Köle-efendi, gösteri toplumu, pornografi, ticari sinema, kardeş katli vb. gibi konular ya da kavramlar etrafında düz, çizgisel olmayan bir yörüngede, ele avuca sığmaz bir biçimde dönüyor oyun. Bir hikaye anlatmaya çalışıp ama hikayeyi anlatmayıp ya da sonunda dediği gibi, oyun boyunca anlatılmaya çalışılan hikâyenin yalan olduğunu deşifre ederek sonunu getiren bir oyun. Dramatik yapının kurallarından ziyade modern caz müziğinin yapısına riayet ettiğini söylüyor Koffi Kwahule. Bu da dramatik unsurlara değil modern caz müziğine yönelmesine sebep oluyor ekibin. Caz yaparak oynamanın yollarını araştırırken oyunun yoluna çıktık. Oyundaki kötülük ahlaki değil, etik bir kötülük. Tavşan boku gerçekliği içindeki insana hiç güvenmeyen, ona gücenen bir oyun. Kendini gösteri toplumuna feda etmiş, zombileşme sürecindeki insana kızgın bir oyun kanımca.

‘OYUNLARIN ÖNCELİKLE BİZİ VE SEYİRCİYİ ZORLAMASINI İSTİYORUZ’

Yönettiğiniz oyunların dikkat çekici bir tarzı var. Peki bu oyunları neye göre seçiyorsunuz? Biraz da bundan bahsedelim mi?

Oyunların öncelikle bizi ve seyirciyi zorlamasını istiyoruz. Konvansiyonel ifade tarzlarından uzak tutacak oyun metinlerini arıyoruz. Oynama zevki açısından oyunculara keyifli bir oynama vadetmesini önemsiyoruz. Zira sıkıcı tiyatro kabul edilebilir bir şey değil. Tiyatronun her ne anlatıyor ise Brecht’in dediği gibi bunu eğlendirerek yapması gerekir. Tabii oyun metninin politik açıdan insana, topluma dair bir derdi anlamak isteği içinde olması da olmazsa olmazlardan.

Moda Sahnesi’nde izleyeceğimiz yeni oyunlara dair bize neler söylemek istersiniz?

Ocak ayının başında Jean Genet’in ‘Hizmetçiler’ oyunu prömiyer yapacak. Yılmaz Sütçü, Kerem Fırtına, Dilan Düzgüner oynayacaklar. Nisan ayının başında ‘Kozmik Korku ya da Brad Pitt’in Paranoyaya Kapıldığı Gün’ oyunu prömiyer yapacak. Hakan Kargidanoğlu, Efe Taşdelen ve Melisa Akman oynayacaklar. İki oyunu da ben yöneteceğim. Haziran ayının başında da ‘Oleanna’ oyunu prömiyer yapacak. Barış Atay oynayacak. Kadın oyuncu henüz belli değil. Edip Tepeli yönetecek.

DUVAR

Paylaş.

Yanıtla