Mimesis Haber / Sanat Meclisi’nin hazırladığı, 2024 yılının Haziran ayında gerçekleşen hak ihlallerini içeren raporu okurlarımızla paylaşıyoruz:
Sanat alanı yaza sorunlarıyla birlikte girdi. İşte Haziran 2024’te sanat alanının içinde boğuştuğu sorunlar:
- Devlet Opera ve Balesi’nde figüran sözleşmesi ile çalışan sanatçılar kadro istekleri için kampanya başlattı. Devlet Opera ve Balesi’nde çalışan ve ismini vermek istemeyen bir figüran sanatçı tepkilerini şöyle ifade ediyor: ‘‘Sözleşmedeki unvanımız figüran olmasına rağmen yaptığımız iş figüranlık değil. Bizler hepimiz konservatuvar mezunu sanatçılarız. Bale dansçısının kendi mesleğini icra edebileceği Türkiye’de tek bir kurum çatısı var. O da Devlet Opera ve Balesi. Biz de kendi mesleğimizi yapabilmek için maalesef ki bu figüran sözleşmesini imzalayıp gelecek olan yeni sözleşmeyi ya da kadroyu beklemeye mecbur durumda kalıyoruz. Çünkü bunu imzalamazsak bunun tek alternatifi mesleği bırakmak ve başka bir iş yapmak.’’
- Özellikle pandemi sürecinden bu yana birçok arkadaşının müziğe veda etmek zorunda kaldığını belirten müzisyen Okan Kılınç, sektörün durumu ile ilgili açıklamalar yaptı: “Müzisyenlerin aldığı düşük ücretler, mekâncıların tehditleri ve benzeri durumlarla karşılaşıyorduk. ‘Sen gelmezsen başkası gelir’ anlayışı hakimdi ve hala da devam ediyor. Müzisyen mecburen işe gelmek zorunda çünkü tek geçim kaynağı bu. Bugün müzisyenler günden güne tükeniyor. Pandemiden sonra birçok müzisyen müziğe geri dönemedi. Çünkü enstrümanlarını sattı ve geri alamadı. 2020 yılından bu yana enstrüman fiyatlarına yüzde 30 zam geldi. Önceden meslek olarak yapılırdı, şimdi hobi olarak bile yapılamıyor. Bu insanların sigortası yok, zor ve hayati tehlikenin olduğu koşullarda çalışıyorlar. Ayrıca bir müzisyen haftanın 7 günü de çalışmıyor. Yani işin sürekliliği yok. Her ne yaparsan yap açlık sınırının kat kat altında yaşamaya mahkumsun. Aldığın para daha o gece kafanı yastığa koymadan bitmiş oluyor. Müşteri yok derler para alamazsın, emeğinin karşılığını istersin tehdit ederler. Yani soruyorum; ne olmalı, yarın bir müzisyen daha mı intihar etmeli veya öldürülmeli? Müzisyenin ne sorunlar yaşadığının bilinmesi gerekiyor.”
- Meslek birliği, dernek ve vakıflardan oluşan 9 sinema örgütü tasarruf tedbirleri kapsamında kültür-sanat etkinliklerinin iptal edilmesine tepki gösterdi. Ekonomik koşulların bahane edilerek sanatsal etkinliklerin iptal edilmesi, tasarrufa sanattan başlanılmasının kabul edilemeyeceği belirtilen açıklamada, “Ülkemiz sıkıntılı günlerden geçiyor. Ekonomik koşulların giderek ağırlaştığı bir ortamda kamu kurumlarına (Kültür ve Turizm Bakanlığı ile yerel yönetimlere) önemli bir sorumluluk düşüyor. Bu sorumluk halkın yaşamsal ihtiyaçlarını karşılanmasının yanı sıra, toplumun kültürel değerlerinin korunması, sanat yoluyla toplumun eğitimine katkıda bulunulmasını da kapsar. Film festivalleri bir kentin kimliğini oluşturan önemli etkinlikler arasında olup, ekonomik koşullar altında bunalan insanımızın nefes aldığı ortamlardır. Film festivallerinin kamu kaynakları ile gerçekleştirilmesi ülkemiz koşullarının dayattığı bir zorunluluktur” diyerek kaygılarını belirtti. Festivallerin sanatsal özgürlüklerinin güvence altına alınması gerektiğini vurgulayan sinemacılar, “Sinema örgütleri olarak Kültür ve Turizm Bakanlığı ile yerel yönetimlerden beklentimiz, organizasyonunun ciddiyeti ve sanatsal yetkinliği ile tanınan festivallere hak ettikleri desteğin verilmesi, siyasi ve ticari kaygılardan uzak durulması ve festivallerin sanatsal özgürlüğünün güvence altına alınmasıdır”
Ülkeyi yönetenler ve muhalefet ilk vaz geçilecek etkinliğin sanat olduğunda hemfikir durumdalar. İktidar “tasarruf” diyorsa muhalefet de bu konuda ayak uydurmaya hazır. Bir sanatçı nasıl yetişiyor, bir sanatçı nasıl yaşıyor konusunda ise hiçbir fikirleri yok. Aslında var ama yok. Cumhuriyet’in ilk yüzyılı sanat ve sanatçı kıyımı ile geldi geçti. Şimdi ikinci yüzyılı da “tasarruf tedbirleri” ile başlıyor. Sanatçının inadına üretmeye giriştiği anda, baskı, yasak ve zindanlar onu bekliyor.