[Ferhat Yaşar’ın Gazete Duvar’da yayımlanan haberini paylaşıyoruz.]
Mezopotamya Kültür Merkezi sanatçısı Ergin Cengiz, Kürtçe kültür sanat etkinliklerinin engellenmesine tepki göstererek “Yasakları yaymak için toplumun nabzını ölçüyorlar” dedi.
İSTANBUL – Mezopotamya Kültür Merkezi (MKM), aralarında Musa Anter, İsmail Beşikçi ve Ali Temel’in de bulunduğu bir grup Kürt aydın ve sanatçı tarafından 27 Eylül 1991’de kuruldu. MKM, Kürt kültürü ve sanatı üzerinde yürütülen baskı ve asimilasyon politikalarına karşı tiyatro, sinema, müzik, halk dansları, çağdaş dans gibi çeşitli disiplinlerde etkinlikler düzenliyor, dersler veriyor.
MKM 1991’den beri yaptığı çalışmalarla yüzlerce sanatçı yetiştirdi. 1991’de kurulan MKM, 25 yıl sonra 2016 darbe girişiminin ardından Olağanüstü Hal (OHAL) kapsamında yayınlanan Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kapatıldı.
MKM, iki yıl aradan sonra 2018’de tekrar açıldı. Ancak etkinlik yasakları devam etti. MKM’nin 2018’den bu yana düzenledikleri 50 etkinlik yasaklandı. Sadece 2023’te 30 etkinlik yasaklandı. Yasağa tepki gösteren çok sayıda kişi ise gözaltına alındı.
İSTANBUL’DA 20 ETKİNLİK YASAKLANDI
MKM sanatçısı Ergin Cengiz, sadece İstanbul’da 20 etkinlik yasaklandığını söyledi. “En büyük zorluk, yaptığımız etkinliklerin yasaklanması ve bunun yarattığı maddi ve toplumsal sorunlar” diyen Cengiz, yasaklama amacının MKM’yi marjinal göstermek olduğunu belirtti.
Yasaklamaları yargıya taşıdıklarını, mahkemelerin yasakları iptal ettiğini ancak kararların idare amirleri tarafından uygulanmadığını belirten Ergin Cengiz, “2022’de kuruluş yıldönümü etkinliğimiz yasaklandı. Bu yasağı protesto etmek için Küçükçekmece Kültür Merkezi önünde basın açıklaması yapmak istedik. Orada yaklaşık 20 arkadaş gözaltına alındı. Yasak kararlarını yargıya taşıdık. Çok sayıda tazminat davaları kazandık. Yargı bu konuda bağlayıcı kararlar vermesine rağmen yasaklamalar devam ediyor. Hatta bir kararda, ‘Yapılan etkinlikte ne kadar rahatsız olsanız bile buna katlanmak zorundasınız. Bir suçun oluşması için önce fiilin oluşması gerekir’ denildi. Nereden baksanız bir tutarsızlık var. Bunlara rağmen algı operasyonları devam ediyor” ifadelerini kullandı.
‘SİSTEMİN VAR OLMA HALİ KÜRT KARŞITLIĞIDIR’
Kürt kurumlarına yönelik baskıların altını çizen Cengiz, şunları söyledi:
“Kurum demek toplumun var olan siyasetini, toplumsallığını, kültürünü sistematik bir şekilde devam ettirme halidir. Bunu önlemeye çalışıyorlar. ‘Biz evinizde size karışmıyoruz’ diyorlar. Kamusal hayat evden ibaret değil. Kamusal hayat sokak demektir. Sistem, Kürt kültürünün, Kürt siyasetinin sokakta yapılmasını istemiyor. Bundan dolayı Kürt kurumlarına büyük bir yönelim var. Çünkü kurumlar toplumu bir arada tutuyor, hafıza ve bakış açısı olarak başka bir boyuta taşıyor. Sistemin var olma hali Kürt karşıtlığıdır. Bu, günlük bir imha değil, 150 yıllık bir sistemin sonucunu yaşıyoruz. Devletin amacı bizi marjinalize etmek. Şimdilik kurum içinde etkinlik yapmamıza izin veriliyor. Ancak içerisi dar bir alan. Dışarıda 10 bin kişinin katıldığı bir etkinlik ile kurum içinde 150 kişinin katıldığı etkinliğin etkisi bir değil. Bizim dışarda yaptığımız etkinliklerde söylediklerimiz ile kurum içinde söylediklerimiz arasında bir fark yok. İçeri hapsederek dar, marjinal ve küçük göstermek istiyorlar. Dışarıya taşınmamızı, kamusal alanı kullanmamızı istemiyorlar. Örneğin siz bir etkinlik için bilet aldığınızda, ‘acaba yasaklanır mı?’ endişesi, ‘gittiğimde nasıl bir manzara ile karşılaşabilirim?’ düşüncesi bile belli bir algı ve etki yaratıyor. Biz bunu aşmak için sonuna kadar mücadele edeceğiz. Bundan başka bir seçenek yok. Çünkü yaptığımız şey meşrudur. MKM konserlerinin yasaklanması hepimizin sorunudur. MKM büyük emek vermiş ve değer yaratmış bir kurumdur. Bunu yapmaya da devam edecektir.”
‘KÜRT HALKI ÜZERİNDE LABORATUVAR DENEYİ YAPIYORLAR’
Belediyelere ait salonlarında yapılan etkinliklerin de yasaklandığını ancak belediye yöneticilerinin sessiz kaldığını belirten Cengiz, sözlerine şöyle devam etti:
“Belediyelerin çok liberal ve orta yolcu tutumları var. Zaman zaman salon bulmamıza rağmen verilen yasak kararlarına sessiz kalıyorlar ya da onaylıyorlar. Görmezden de geliyorlar. Mesele salon değildir, bu politik bir meseledir. Yaptığınız şeyin arkasında durun. Bizimle beraber bu sanatı yapan arkadaşlarımız dahil. MKM’nin bir konseri yasaklandığında ses çıkmadığı için bir meşrulaştırma hali ortaya çıkıyor. Bizim dışımızda Kürt sanatıyla uğraşan arkadaşlarımıza da buradan bir eleştiri düşünebiliriz. MKM’yi sahiplenmemek bu anlamıyla Kürt kültürünü ve kimliğini sahiplenmeme anlamına geliyor. Şunu bilmek gerekiyor. Sistem önce kurumları tamamen etkisiz hale getirip sonra bu kültürle ilgili kim sanat yapıyorsa ona yönelip onu tasfiye etmeyi amaçlıyor. Bu herkesi etkiliyor. Örneğin bugün MKM etkinliğini yasaklıyor başka zaman Ege’de zeytin festivali yasaklanıyor. Kürt halkı üzerinde bir laboratuvar deneyi yapıyorlar, toplumun nabzını ölçüyorlar. Sonra diğerlerine yayılıyor. Bugün Hakkari’de olanlar gibi.”