Kültür-Sanatın Zorlu Sezonu: Yas, Kriz ve Mücadele

Pinterest LinkedIn Tumblr +

Editörden

Sezon sona ermek üzere. Kültür sanat alanı bu yıl yerel seçimler, ekonomik kriz, yasaklama ve sansür haberlerinin gölgesinde bir sezon geçirdi.

Geçtiğimiz hafta İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi’nin bir helikopter kazası sonucunda hayatını kaybetmesi üzerine milli yas ilan edildi. İlan edilen bu karar nedeniyle pek çok sanat etkinliği iptal edildi. Yas nedeniyle kültür sanat etkinliklerinin iptal edilmesi daha önce de tartışma konusu olmuştu. Milli yas nedeniyle iptal edilen etkinlikler geçim sıkıntısı yaşayan kültür-sanat alanında çalışanların durumunu daha da zorlaştırıyor. Tiyatromuz Yaşasın İnisiyatifi ise bu konuya yönelik yaptığı açıklamada, sanatın toplumsal bir ihtiyaç olduğunu vurguluyor.

Öte yandan pek çok kişinin ölümüne neden olan İbrahim Reisi’nin ölümü için milli yas ilan edilmesi de tepki uyandırdı. Bu tepki, toplumun ne için yas tutacağını kimin belirlemesi gerektiği sorusunu da akla getiriyor. Geçtiğimiz sene yaşadığımız deprem gibi toplumu derinden etkileyen durumlarda toplum olarak zaten ortak duygular deneyimlemiyor muyuz? Sanat, başa çıkamadığımız duyguları anlamlandırmamıza yardımcı olan ve dayanışma duygusunu ortaya çıkaran en önemli unsurlardan biri değil mi?

Ekonomik kriz nedeniyle alınan tasarruf tedbirlerine ise sanat alanıyla başlandığı görülüyor. Geçtiğimiz hafta Tarsus Şehir Tiyatrosu faaliyetlerini durdurmuş; genel sanat yönetmeni ve  oyuncular belediyenin farklı birimlerinde görevlendirilmişti. Vecdi Sayar “CHP’nin Kültür Politikası Var Mı?” adlı yazısında CHP’li belediyelerin aldığı tasarruf tedbirlerinin kültür sanat alanını etkilemesi ve alınan kararlardaki popülizm tuzağı nedeniyle CHP’nin kültür sanat alanına yönelik tutarlı bir politika izleyip izlemediğini sorguluyor. Oyuncular Sendikası ise yaşanan her krizde neden ilk olarak kültür sanat alanının gözden çıkarıldığını soruyor.

Yerel yönetimlerin yanında devlet kurumlarında çalışan sanatçılar da haklarını aramaya devam ediyor. Devlet Opera ve Balesi’ndeki figüran sözleşmeli sanatçılar “eşit işe eşit ücret” ve kadro taleplerini yineleyen açıklamada emeklerinin değersizleştirilmesini kabul etmeyeceklerini vurguluyor.

Önümüzdeki sezonda da kültür-sanat alanındaki emekçilerin, Türkiye’nin politik ve ekonomik olarak pek çok kriz yaşayacağı bir ortamda faaliyetini sürdürmeye çalışacağı aşikâr. Peki devletin bu krizlerde ilk gözden çıkardığı alan yine kültür sanat mı olacak? Sosyal ve demokrat belediyecilik vaadiyle gelen yerel yönetimlerin kültür politikası ne olacak? Sanatçıların bu ekonomik koşullar altında kamu kaynakları dışında alternatif bir geçim yolu bulması mümkün mü? Çözüm yollarını bulmak için sanat emekçilerin bir araya gelip tartışmasına, ilgili ve yetkili makamlara bu soruları yöneltmeye devam etmesine ihtiyaç olduğu görülüyor.

Paylaş.

Yazarın bütün yazıları için: EDİTÖR

Yanıtla