Her sene alternatif bir 27 Mart Dünya Tiyatro Günü bildirisi yayımlayan tiyatro kuramcısı, yazar ve eğitmen Süreyya Karacabey, bu yıl da bildiriyi sosyal medya hesabından paylaştı. Karacabey’in “Fi tarihinde kendimi eğlendirmek için yazmaya başladığım alternatif bildiri, arkadaşlarım sayesinde vazifeye döndü” diyerek paylaştığı bildiri şöyle:
Tiyatro hep orada olacak. Gidenlerin dönmediği yolların açtığı kuytuluklarda, bombalarla yıkılmış bir kentin ara sokaklarında, neden öldüğünü bilmeden yatan insanlarla dolu madenlerin yatağında.
Hiç gülmeden ölen çocukların, oyuncakları kırık, imlası bozuk çocukların gidemediği parklarda. Binmedikleri atlıkarıncaların ıssız dönüşlerinde, hep bir kederi öğüten su değirmenlerinin önünde olacak.
Işıktan, gölgeden ve seslerden yapacak her şeyi. Sonsuzluk düşlerinin kırıldığı yerde olacak. Her gece toplanan dekorlarla birlikte yıkılacak saltanatlar ve her gece toplanan kostümlerle ölecek krallar. Yapmanın ve yıkmanın eşsiz anında olacak.
Tiyatro hep orada olacak. Kaderin çarkını çevirenlerin yalanlarının döküldüğü yerde, kendini çare diye sunanların açtığı yaralarda kurumuş kanların ta içinde. Kelimelerle kurulanın kelimelerle bozulduğu yerde olacak, binlerce yıldır söylenen yalanların her gece maskesini düşüren sahnede.
Tahtadan, kelimeden ve kağıttan kuracak her şeyi. Ve kurulmuş şeylerin ne kadar kolay yıkıldığını anlatacak. Bir fırtınayla yıkılan saraylardan kendi yenilgisine kibriyle yürüyenler düşerken sahne çukuruna, tiyatro hep orada olacak.
Bazı şeyler nasıl da dayanıksızdır zamana diyen o yaşlı kadını, ve sadece bir kırılganlıktan ibaret insanın demire ve çeliğe yaklaştığında kibrit çöpleri gibi nasıl yandığını, hiç susmayan silah seslerinin babasız bıraktığı evlerde, yabani bir ot gibi büyüyen yalnızlığı anlatacak.
Tiyatro hep orada olacak. İnsan yürüyen bir gölge diyen hep aynı yerde ölecek, o kız hep aynı savaşa kurban edilecek, aynı saatte tekrar edecek her şey, horozlar o ülkede hep erken ötecek, kardeşini gömecek toprak arayacak hep biri, koro ümitsizce, “neydin ne oldun” diye bağıracak.
Hamlet aynı yerden alacak yarayı, Ophelia hep o suda boğulacak, Treplev aynı martının kanadında asılı, küs gözleriyle hep yüzümüze bakacak. Hepsi bir masaldı diyecek yine biri, bitmez sanılan aşklar, kavgalar, iktidarlar, hepsi bir masaldı diyecek, değişmez sandığınız bütün hayatlar, -belki de bir delinin yazdığı.
Tiyatro hep orada olacak. Bir düşün kıyısında, her şey değişsin diye bağıranların yürüdüğü o çok uzun yolda.
Boyanmış bir bezin içinde durur her şey, çekip indirdiğinizde belki yeni bir hayat başlayacak.