Yaşam Kaya
DasDas ve OJİ Tiyatro ortaklığında seyircisi karşısına geçen, Stacey Gregg’in yazdığı, yönetmenliğini Taner Tunçay’ın üstlendiği Override oyununu geçtiğimiz günlerde The Stay Warehouse Alaçatı’da izledik. Yeni gösterime giren oyunun günümüz dünyasıyla ilgili çarpıcı bir algısı mevcut. Ayrıca sahnelerde hiç rastlamadığımız Transhümanizm kavramını masaya yatıran konu, HBQ kanalında gösterilen ve tüm dünyada olay yaratan Westworld adlı diziyle paralellik kuruyor. Müzik ve ses tasarımını Ferit Odman, dekor ve ışık tasarımını Cem Yılmazer, kostüm tasarımını ise Nihal Kaplangı’nın yaptığı gösteride başrolleri Ceyla Odman ve Çağlar Ertuğrul üstlenmiş.
Konu fütürist veya sürrealist bir hikayeyi andırıyor gibi gözüküyor, ama aksine günümüz dünyasının içinden geçtiği teknolojik koşullara çok uygun. Teknoloji ile biyolojinin entegrasyonu ve onu çevreleyen, eşlik eden etik soruları masaya yatıran Override oyununda çocukları olmak üzere olan bir çifti izliyoruz.
Hikayenin büyüleyici bir anlatısı var. Mark ve Violet adında bir çift, gelişen teknoloji sayesinde kusurlardan ve engellerden kurtulabildikleri bir teknoloji dünyasında yaşıyorlar, fakat “doğal olarak” bir bebek sahibi olmaya çalışıyorlar. Mark (Çağlar Ertuğrul) teknolojiden nefret eden bir karakter. Mark için insanın kendisini tıbbi olaylarla mükemmeli yakalamak için değiştirme fikri, nefret ettiği bir şeydir. Bu sadece bir kolu daha güçlü veya daha çekici hale getirmek için ampute etmek veya biraz tehlikeli bir organı sonsuza dek yaşayacak bir şeyle değiştirmek, lazer göz cerrahisi ile rekonstrüktif tedavi düşüncesi hayatta geçirmek asla olmayacak durumlardır. Fakat Mark haberi olmadan robotla insan arası yapılmış bir kadına aşık olur. Violet (Ceyla Odman) annesinin ölümünden sonra keşif yapar: içinde biraz “teknoloji” olabileceğini gösteren bir lisans bulur. Mark, karısının içindeki teknolojiyi geçersiz kılıp çalışmasını durdurduğunda, dünyası kelimenin tam anlamıyla dağılmaya başlar.
Konuyla ilgili fazlaca spoiler vererek heyecanınızı yitirmenize neden olmak istemem. Yönetmen oyunu sahneye koyarken fona yerleştirdiği görüntülerle konunun geçtiği yeri özdeşleştirmiş. Devletin yasaklamaları sonucunda, natürel bir hayat yaşamak için insanlardan kopan bu çiftin psikolojik çatışmalarını mekanın içine girerek rahatlıkla anlıyoruz. Mark, yapaylıktan, robot olmaktan nefret ediyor; ama tuhaflığa bakın ki, ailesi insanlara bu teknolojiyi satan şirketin sahibi. Yazarın anlatımı tek kelime ile kusursuz. Ceyla Odman çeviride karakterlerin isimlerine çok değinmeden konunun özüne yönelmiş. Yönetmenin George Michael, Michael Jackson… gibi sanatçıların müzikleriyle insan olma duygusuna ulaşması ve bu sayede aşkın ön plana çıkması konunun özüne işlemiş. Transhümanizm, insanın insan olma yeteneğini elinden alıyor mu? Oyun boyunca bu sorunun tesiri altında konuya eğiliyoruz. Yönetmen konuyu son derece kusursuz biçimde sahneye aktarmış.
Ceyla Odman sahnede ‘kadın – anne – insan’ kavramlarını öylesine muhteşem biçimde analiz ediyor ki, ilk sahneden son sahneye kadar oluşturduğu gerilimin içinde oyuna bağlı kalıyoruz. Oyun temelde Violet üzerine kurgulanmış. Odman’ın doğal rol analizi sayesinde, merkezdeki konu hiç dağılmıyor, eğilip bükülmüyor. Oyuncunun karakter canlandırmadaki yeteneği, özellikle hepimizi şok eden son sahneye kadar uzanmış. Gözümüzü kırpmadan izlediğimiz harika bir oyuncu var karşımızda. Çağlar Ertuğrul da sahnede parlayan bir isim. Adamın tüm gel/gitlerini, duygusal travmalarını -seçilmiş olduğunu anlattığı sahnede-, psikolojik kaçışlarını yerinde ve kusursuz analiz etmiş. Her iki oyuncu da oyunun hakkını veriyor. Dekor/kostüm/müzik gösterinin kaliteli yapısını çok iyi desteklemiş.
Override, 2024 yılında izlediğim sağlam oyunlardan birisi olmuş. Teknoloji ile insan olma duygusunun derinlemesine inceleyen metni, iki oyuncu harikulade yorumluyor. DasDas’ın başarılı çalışmasını kaçırmayın!