Sanat Meclisi’nin hazırladığı, 2023 yılının Aralık ayında gerçekleşen hak ihlallerini içeren raporu okurlarımızla paylaşıyoruz:
Yıl bitti. Yasaklar son güne kadar sanat alanının yakasını bırakmadı. İşte 2023’ün son ayında sanat alanının başına gelenler:
- Ankara Devlet Tiyatrosu oyuncuları 8 Aralık akşamı Denizli Devlet Tiyatrosunun Pamukkale Üniversitesine (PAÜ) bağlı Hasan Kasapoğlu Kültür Merkezinde sahnelediği “Binbir Gece Masalları” oyunu sonrasında Denizli’den çekildiklerine ilişkin bir açıklama yaptı. Bunun nedeninin ise PAÜ’de Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi Yönetim Kurulu Üyesi ve kültür merkezinden sorumlu Prof. Dr. Fatih Yayla’nın, oyunculara karşı agresif tavırları olduğu belirtildi. PAÜ Rektörlüğü 9 Aralık’ta konuyla ilgili inceleme başlattıklarının ve Devlet Tiyatrolarının üniversitede oyunlarını sergilemeye devam edeceklerini duyurdu. Bununla beraber 15-16 Aralık’ta Denizli Devlet Tiyatrosu sahnesinde gerçekleşmesi planlanan “Gonzago’nun Öldürülmesi” oyununa bilet alan tiyatro izleyicilerine sabah oyunun iptal edildiği mesajı gitti. Mesajda, 7 gün içinde iade işlemi yapabilecekleri söyleniyordu.
- İstanbul Küçükçekmece Kaymakamlığı, Mezopotamya Kültür Merkezi (MKM)’nin yapmak istediği 32. yıl etkinliğini yasakladı. MKM, Kaymakamlığın yasaklamaya herhangi bir “gerekçe” sunmadığını belirtti. MKM’nin 2021 yılındaki 30. yıl etkinliği de Kadıköy Kaymakamlığı tarafından yasaklanmış, “Milli güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesi ihtimali, başkalarının hak ve özgürlüklerini tehlikeye sokacağı” gibi bir gerekçe açıklanmıştı. İstanbul 6. İdare Mahkemesi heyeti 31 Temmuz 2023 tarihinde verdiği kararla, Kadıköy Kaymakamlığı’nın etkinliği yasaklayarak “İfade özgürlüğü, bilim ve sanat özgürlüğü ve barışçıl toplantı hakkını ihlal ettiğine” hükmetmiş olsa da sonuçta oyun programlandığı zaman diliminde oynanamamıştı.
- Boğaziçi Üniversitesi Sinema Kulübünün (BÜSK) dün yapmayı planladığı, yönetmenliğini Boğaziçi Üniversitesinde ders vermesi engellenen akademisyen Can Candan’ın yaptığı “Benim Çocuğum” belgeselinin gösterimi üniversite yönetimi tarafından sansürlendi. Kulübün yaptığı açıklamaya göre gerekli izinler günler öncesinden atılmış olmasına rağmen etkinliğe izin verilmediği bilgisi gösterime 2 saat kala haber verildi. Okuldan bilgi alınmak istendiğinde ise “aynı belgeselin gösterilmesine daha önce izin verilmediği gibi şu anda da verilemeyeceği” söylendi. 2022’de de açık hava gösterimleri kapsamında belgesel gösterimi yine sansürlenmiş ve ilerleyen süreçte kulüp 1 ay süreyle kapatılmıştı. BÜSK, sansür karşısında tüm öğrenci kulüplerini dayanışmaya davet etti. Dayanışma çağrısı karşısında Yıldız Teknik Üniversitesi Sinema Kulübü, 5 Ocak’ta belgeselin gösterimini yapacağını duyurdu. Benim Çocuğum belgeseli, çocukları LGBTİ+ olan 7 ebeveynin yaşadıklarını anlatan ödüllü bir uzun metraj bir belgesel film. Belgeseli daha önce ülkenin ve dünyanın yüzlerce yerinde gösterdiklerini söyleyen Can Candan, “Kültür Bakanlığından eser işletme belgesine sahip olan belgeselimiz sinema salonlarında gösterime girmiş, belgeselimizin 3. baskısı yapılan ve tamamen tükenen DVD’leri aylarca piyasada satılmıştır. Mayıs 2013’te akademik galası, son seçilmiş rektörümüzün desteği ve katılımı ile Boğaziçi Üniversitesinde yapılan belgeselimiz Türkiye’de ve dünyada birçok üniversitede gösterilmiş ve de gösterilmekte, diğer üniversitelerde olduğu gibi Boğaziçi Üniversitesi’nde de derslerde ders malzemesi olarak halen kullanılmaktadır” dedi. Candan, belgeselin kayyum yönetim tarafından gerekçesiz ve sözlü olarak sansürlenmesinin başta öğrenciler olmak üzere herkesin film izleme hakkını ihlal eden ayrımcı, homofobik, keyfi ve zorbaca bir uygulama olduğunu belirtti: “Bu da bir kez daha Boğaziçi Üniversitesinin yönetilemediğini, özgürlüklere karşı devam eden bir saldırı altında olduğunu göstermektedir. Bu yaşananlar da herkesin sansüre karşı durması, sesini çıkarması ve özgürlüklerimizin korunması için mücadele etmesi gerektiğini gösteriyor.” BÜSK üyesi ve Boğaziçi Üniversitesi öğrencisi Tuluyhan ise, “Gidip neden yapamayacağımızı sorduğumuzda verecek bir cevapları olmadığı için bir süre etkinlik izinsiz diye diretiyorlar ancak sonunda ‘Burası bir devlet üniversitesi her şeyi gösteremeyiz burada’ sözleriyle sansürcü tutumlarını afişe ediyorlar” diye konuştu.
- İstanbul Vakıflar 1. Bölge Müdürlüğü, Fox Tv’de yayınlanan ilk bölümünün ardından hedef gösterilen “Kızıl Goncalar” dizisinin iki mekân için alınan izinlerini iptal etti. Müdürlük gerekçe olarak, diziyle ilgili oluşan kamuoyu baskısı ve RTÜK’ün inceleme başlatmasını gösterdi. Dizi İsmailağa cemaati, dinci Misvak dergisi, Yeni Şafak gazetesi ve KADEM adli bir dernek tarafından “Kızıl Goncalar son bulmalı!” denilerek hedef gösterilmiş, bir set çalışanı, “Fatih’te çekim yaptığımız ana mekanlarımıza artık giremiyoruz” demişti. Bir süre sonra paylaşımını silen set çalışanı, “Afişlerimizin üstü çiziliyor, ekip arkadaşlarımıza saldırılıyor… Gerçekleri anlatmamız bu kadar mı kanınıza dokundu da ilk bölümden ekip olarak can güvenliğimizden endişelenmeye başladık?” paylaşımı yapmıştı.
- Yönetmenliğini yaptıkları “Bakûr” (Kuzey) belgeselinde “terör örgütü propagandası yapmak” iddiasıyla yargılanan gazeteci Ertuğrul Mavioğlu ve yönetmen Çayan Demirel’e 1 yıl 13 ay hapis cezası verildi. Savcının esas hakkındaki görüşünü kabul etmeyen Çayan Demirel, yaşadığı sağlık sorunları nedeniyle savunmasını avukatının yapacağını söyledi. Avukat Meral Hanbayat Yeşil şunları söyledi: “Ülkemizde görülmeyen yargı pratiğiyle karşı karşıyayız. Sanatsal ifade özgürlüğünü kullanan insanlar 4,5 yıl gibi bir cezayla karşı karşıya kaldı. Dosyamızda hem iddianame hem de gerekçeli kararda suç tarihi olarak 6 Mayıs 2015 görülüyor. O gün ‘Bakur’ belgesi gösterimi yapıldı ve gösterimi izleyen bir polisin tutanağıyla yargılama başladı. Müvekkilim bu sürecin ardından sağlık sorunları yaşadı ve uzun süre komada kaldı. Ardından yüzde 94 engelli olduğu ortaya çıktı. Soruşturma boyunca iki yıl içerisinde müvekkilim sağlık sorunları nedeniyle kendini ifade edemedi. Müvekkilimin engelli olduğuna dair birçok kez sağlık raporu alındı. Belgesel hiçbir şekilde mahkeme tarafından izlenmemiş ve bilirkişi raporu alınmamıştır. Bir polisin tutmuş olduğu tutanakla yıllardır bu yargılamayı sürdürüyoruz. Bu belgesel film o dönem sadece Batman’da gösterilmedi, yurtiçi ve yurtdışında birçok yerde gösterildi. Ama ne hikmetse sadece Batman’da yargılama başlatıldı” Kararını açıklayan mahkeme heyeti, Demirel ve Mavioğlu’a “terör örgütü propagandası yapmak” suçlamasıyla ayrı ayrı 1 yıl 13 ay hapis cezası verdi.
- Genel Sanat Yönetmeliği’ni Filiz Çevik’in yaptığı Bodrum Şehir Tiyatroları, işten çıkardığı sanatçılarla gündemde: Levent Tülek’in yazdığı, Ali Şahin’in ise yönettiği yeni sezon oyunu ‘Limonata’ üç kez kapalı gişe oynamasının ardından repertuvardan kaldırıldı. Daha sonra Bodrum Şehir Tiyatroları, aynı oyunun ekibinden beş kişinin işine son verdi. Ali Şahin, Duygu Şen Benveniste, Barış Hayta, Yerkan Kahraman ve Sinem Kurt bu isimler arasında. Benveniste, yaşananları şöyle anlattı: “Biz tiyatro eğitimi almış ve senelerdir tiyatro yapan bir ekibiz. Belediyeden destek almadan bu oyunu çıkardık. Ardından bize çok komik bir para verdiler. Belediye Başkanı dahil olmak üzere oyun övgüler aldı. Tiyatronun iyileştirilmesi adına belediye başkanı ile toplantı yaptık. Genel Sanat Yönetmeni Filiz Çevik, bize “tiyatronun askeri disiplinle yönetileceğini” söyledi. Biz iki arkadaş ‘istifa ediyoruz’ dedik ve salondan çıktık. Ertesi gün işimizin başına gittik fakat bize bildirilmeden teknik sebepler gerekçe gösterilerek oyunumuzu kaldırdılar. Bizi kovdurabilmek için her şey yapıldı.” Oyuncu Barış Hayta ise, “Beni en çok rahatsız eden şey bir tiyatro ahlakı neye yetmiyor da askeri disipline ihtiyaç duyuyorsunuz? Tiyatro disiplininin ne kadarını uyguladınız da böyle bir yönteme gidiyorsunuz? Her zaman sanata ve sanatçıya destek verilmesi gerektiğini söyleyen başkanımız kurumla ilgili sıkıntılarımız var dediğimizde bize sorunun kendisini çözüm olarak gösteriyor. Ben ne dersem o gibi bir zihniyetle bir sanat kurumu yönetilebilir mi?” şeklinde bir sitemde bulundu. Bodrum Belediye Başkanı Ahmet Aras ise yaşananlara dair şunları söyledi: “Ben yaptığımız toplantıda onlara “Arkadaşlar ben Filiz Hoca ile çalışacağım. Kendisi çok değerli bir hoca. Eğer kendisiyle çalışmak istemeyen varsa lütfen şimdi kendisini ifade etsin’ dedim. İki tanesi istifa etti, diğerleri de peşinden kalktı. Ardından oyunu oynayamayacağımıza dair bir duyuru yaptırdım. ‘İstifa edenlerin istifalarını alın, diğerlerinin de ilişiğini kesin’ dedim. Bu iş çocuk oyuncağı değil, biz bu işe ciddi bir emek harcıyoruz. Bu harekete karşı kayıtsız kalamazdım. Böyle bir olay yaşansın istemezdim ama bu şekilde gelişti.”
- Sanatçı Ali Baran’ın sosyal medya hesabından “Spiegel” gazetesinin bir karikatürünü “Resmi yapan iyi anlatmış, yapanın eline sağlık, eşeğini sağlama bağlayan rahat, bağlamayan hep ağlar” cümlelerini yazarak paylaşması ile ilgili hakkında “Cumhurbaşkanına hakaret” iddiasıyla dava açıldı. Baran hakkında hazırlanan açık kaynak araştırma inceleme ve değerlendirme tutanağında, “KURD olarak belirtilen bir şahsın Cumhurbaşkanımız tarafından NATO amblemine çivilerle çarmıha gerdiği resmedilerek örgütün propagandası doğrultusunda sözde ülkemizde Kürt vatandaşlarımıza eziyet edildiği lanse edilmeye çalışılmıştır” denildi.
365 gün sanat alanı üretip durdu. İktidar ise yasaklamaktan, engellemekten geri durmadı. 2023’te konser yasakları hızla sürerken bir de buna belgesel film yasakları eklendi. Bu yasak o kadar yaşamsal bir hale geldi ki 2023 Altın Portakal Film Festivali belgesel bir film yüzünden yapılamadı. Şimdi yasaklardan dizi filmler de nasibi almaya başlayacak gibi görünüyor. Sanat üretmek isteyenlerin önünde şimdi tek yol var; o da her şeyi göze alıp yasakları tanımamak, yasakları delip geçmek. Sanat Meclisi sanat alanını yasakları tanımamaya onları delip geçmeye çağırıyor.