Dilan Kater
AnnaPurna Oyununda Yaratılan Gerçeklik
24 Şubat 2022’de Ankara Devlet Tiyatrosu’nda Sharr White’ın Annapurna adlı oyunu prömiyerini gerçekleştirdi. Kasım 2023’de ise İzmir’e turneyle geldi. İzmir seyircisi Dt salonunu, turne oyunlarıyla da dolduruyor anlaşılan. AnnaPurna iki kişilik bir oyun. Ulysses’i Levent Şenbay, Emma’yı ise Berna Konur canlandırmakta. Rejisör, İlham Yazar. Dekor tasarımı Murat Gülmez’e, kostüm tasarımını ise Funda Çebi’ye ait…
Seyirci, salona girer girmez sahneyi sağdan sola kaplayan bir karavanla karşılaşır. Karavanın seyirciye bakan tarafı açık olduğu için içerideki alan rahatça görünür. Reji, sahneye bir karavan kurarak gerçek bir an yakalama çalışmış anlaşılan. AnnaPurna’nın hikayesi iki kişi ekseninde şekillenmektedir. Oyun seyirciye, Emma ve Ulysses’in yirmi yıl önce evli olduklarını ancak Emma’nın bir gece, çocuklarını da alarak kaçtığı bilgisini yavaş yavaş verir. Oyun, Emma’nın yirmi yıl sonra Ulysses’i ziyarete gelmesiyle başlar. Tabi seyirci bunu ilk etapta bilmez.
Ulyyses tavada ucuz sosislerini pişirmekle meşgulken Emma apar topar, sanki birinden kaçar gibi içeri girer. Bu şekildeki hızlı ve tempolu girişler seyirciyi büyük bir beklentiye sokar kuşkusuz. Ancak oyunu başlatan temposu yüksek girişin ardından gelen replikler, hem ritmi düşürmekte hem de inandırıcılığı zedelemekte.
ULYSSES: (Şaşırmış, neşeli) Yok artık!!
EMMA (Gördüğü manzaradan şok olmuş, gergin bir gülümsemeyle) Anlıyorum!
(Ulysses bakar. Köpek havlar. Tava cızırdar.)
ULYSSES:Vay….beeee!
EMMA:…Biliyorum!
ULYSSES:…Vay Be!
EMMA: Söyleyeceğin tek şey bu mu?
ULYSSES: Şimdilik, evet! Vaaaaayyyy beeee! (Devlet Tiyatroları Dramaturgi Bürosu)
Evliliği kötü bir şekilde sonuçlanmış iki kişi, yirmi yıl sonra yeniden karşılaştıklarında gerçekten de bu tepkiyi mi verir, bu sözleri mi söyler? Yazar, Ulssyes kişisini mizahi bir noktada konumlandırmıştır ve bu üslupla da seyirciyi güldürmeyi hedeflemiştir. Repliklerden anlaşıldığı kadarıyla bu mizahi üslup, oyunun ilk dakikalarından itibaren seyirciye verilmek istenmiştir.
Oyun metninde ve Ankara DT’nin internet sitesinde “… Vejetaryenlerden özürle sosis ve sucuk parçalarının da oyun boyunca ortalıkta olması gerekmektedir.” uyarısı verilir. Tiyatroda bu gibi gerekli görülen unsurlar, metne hizmet etme görevi taşımaktadır. Eğer oyun içinde bir nesneye ya da oyunun herhangi bir öğesine, kimsenin karşı çıkmasına izin verilmeyecek şekilde işaret ediliyorsa, o öğenin yokluğunda oyunun bütün anlamının yok olacağı düşünülür. Sharr White’ın AnnaPurna için yarattığı vazgeçilemez öğe de sosistir. Aslında sosisin kullanımı, Amerika’daki Hot-Dog gibi ucuz sokak yemeklerine gönderme yapmasıyla, Ulssyes karakterinin ekonomik durumunu vurgulamak için işe yarar bir malzeme olabilir. Yine de Ulysses’in oldukça pis ve dağınık bir karavanda yaşıyor olması, karakterin sosyolojik durumunu tanımlayabilmek için yeterli bir etmen. Bu oyunda sosis kullanmanın asıl amacı, Ulysses’in güdüsel tavırlarına vurgu yapmaktır. Ulysses geçmişte, alkol bağımlılığı nedeniyle ilkel güdülere teslim olmuş bir karakterdir. Şiddet de bu güdülerin yansımasıdır. Ulyyses’in uzun, dağınık saçları ve pis kıyafetleri de bu ilkelliğe vurgu yapar niteliktedir.
Sahne sağdan sola doğru, hafif bir yükselti üzerindeki karavandan oluşur. Karavanın üst kısmında, karavanın içinden merdivenle çıkılan bir de veranda bulunmaktadır. Oyunun son anları bu verandada geçer. Sahneye bir karavan yerleştirilmesi, rejinin bir gerçeklik illüzyonu yaratma çabasıyla yola çıktığını gösterir. Yine de tiyatronun bütün öğeleri bu amaç ekseninde birleşmezse, hedefe ulaşılamaz.
Oyun, sabahtan akşama kadar olan, on iki saatlik bir zaman dilimini kapsamaktadır. Yine de gündüzü, öğleni ve geceyi vurgulayacak ışık değişimlerine yer verilmez. Sahnenin arkası ve verandanın yukarısını da kaplayan alan, sanki oyun sadece akşam vakitlerinde geçiyormuş gibi karanlıktır. Işıklamanın ihmal edilmesi, yaratmak istenilen gerçekçiliği baltalamaktadır. Aynı zamanda oyun içindeki üslubun, dilin ve tavırların ağdalı kullanımı, seyirciyi sanki bir tragedya sahnesine tanıklık ediyormuş gibi yabancılaştırmaktadır.
Bir tiyatro metnini sahnelemek üzere seçmeden önce sorulması gereken ilk soru, o metnin Türkiye’de hangi soruna karşılık geldiğidir. Gösterimde ele alınan sorun, seyirciyi vurgulanan kavram bağlamında düşünmeye iter. Bu nedenle tiyatro, ele aldığı kavramı ve yarattığı meseleyi toplumun içinde aramalıdır. Peki AnnaPurna oyununun Türk seyircisinde ne gibi bir karşılığı olabilir? Kadınların Yüzde kırk ikisinin hayatlarının herhangi bir döneminde fiziksel veya cinsel şiddete maruz kaldığı (Erden & Akdur, 2018, 129) bir dönemdeyiz ne yazık ki… O halde Türk seyircisi, şiddet dolu evliliğinden kaçan bir kadının yirmi yıl sonra yeniden eve dönüşünü mü izlemeli? Elbette tiyatro geçmişte şiddet uygulayan bir insanı, yıkımını ve pişmanlığını konu edinebilir. Ancak bunu yaparken karakterin geçmişi, karakteri, onu şiddete iten arka plan düzgün bir zemine oturtulmalıdır. Oysa Ulysses karakterinde şiddet yalnızca alkolle ilişkilendirilmiş, psikolojisine dair bir ipucu verilmemiş. Bu da karakteri yalnızca “geçmişte şiddet uygulayan bir kişi” olarak görmemize neden olmakta, farklı bir anlam üretilmemekte.
KAYNAKÇA
Sharr White, AnnaPurna, Devlet Tiyatroları Dramaturgi Bürosu
Erden, G., & Akdur, S. (2018). Türkiye’de kadına yönelik aile içi şiddet ve kadın cinayetleri. Klinik Psikoloji Dergisi, 2(3), 128-139.