[H. Ayhan Tinin’in Diken’de yayımlanan yazısının bir kısmını okurlarımızla paylaşıyoruz.]
Ama siz baştan yan role talip oluyorsunuz.
Hayatınızın bir döneminde…
Nasıl ve neden olduğunu hiç sorgulamadan…
En yakın arkadaşlarınız, bir rakibi daha elediklerini düşünürken dost ortamlarında; siz ikinci keman gibi hayata katılıp, kimsenin görmediği zamanlarda ağlamaktan katılıp, ‘ben aslında kendimle barışığım‘ cümlesiyle mağlubiyeti baştan kabullenmiş biçimde, bir sandalye çekiyorsunuz hayatın kıyısına…
Derinliklerinize gömdüğünüz bu halinizle uykuya dalıyorsunuz ama bir türlü uyku tutmuyor geceleri…
Ama yaşamın öğretmek için son bir yolu daha vardır. En beklemediğiniz zaman, rolünüzü en iyi oynadığınızı sandığınız anda parçalar kozanızı… En sevdiklerinizi vesile eder kendine!
Ya yüzleşirsiniz korkularınızla, canınız yanar, İkarus gibi kanatlarınızı kaybeder ama kendinizi kazanırsınız ya da korkularınızın dehlizlerinde kaybolup gidersiniz. Hayatın sizin yan rolünüze ihtiyacı yok.
Mitos Tiyatro’nun ‘Yan Rol’ oyunu, insan hayatının bu büyük yangınını; trajedi tuzağına düşmeden, zamanı kahkahalarla geçirirken, aslında neye güldüğünüzü sorgulatarak anlatıyor.
Bu hafta geçen sezondan eksik kaldığını düşündüğüm bir oyunun sahnesindeydim; ‘Yan Rol’.
Daha önce izlemeliymişim. Hata etmişim.
Öncelikle oyunun metninden başlayalım. Yerli bir metin. Deniz Madanoğlu yazmış. Son yıllarda izlediğim dramatik örgüsü, ifade biçimi, kelime ve metafor kullanımları en güçlü metinlerden biri… Zekice yazılmış. Hayatınızın bir yerine hemen dokunuyor. Ele aldığı bir kadınlık meselesi gibi görünse de cinsiyet ötesi, insana dair önemli şeyler söylemeye karar vermiş ve bunu başaran bir oyun!
Devamı için tıklayınız.