Sanat Meclisi’nin hazırladığı, Ekim ayında gerçekleşen hak ihlallerini içeren raporu okurlarımızla paylaşıyoruz:
Sanatta Hak İhlalleri / Eylül 2023
Sanat Meclisi
Sonbahar başladı. Ülkede iktidar sahipleri yazın baskı ve engellemelere doyamadıkları sanat
alanına yeni saldırılarla girişmeye başladılar. İşte Eylül ayında sanat alanının başına gelenler:
- İBB’nin “Ortadan Başlamak”; isimli sergisine soruşturma açıldı. Sanatçı ve akademisyenler “Bir yol ayrımındayız” diyor. Gerici çevreler, konserleri ve sergileri halkın genel talebiymiş gibi hedef gösterirken yargı, emniyet ve valilikler de gereğini hemen yapıyor. Saldırıya maruz kalan sergiler hakkında “halkı kin ve düşmanlığa tahrik suçundan“; soruşturma başlatılıyor. Sosyal yaşamdan kültür ve sanat etkinliklerine dek her alan gerici çevrelerin kuşatması altında! Soruşturmaya tepki gösteren İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ise “Utanç verici! Demokrasi adına bir kepazelik! Aklı başında insanları göreve davet ediyorum” dedi. Soruşturmaya ayrıca gerek sosyal medyada gerekse sanat ve siyaset camiasından da tepki yağdı. Soruşturmayı değerlendiren Ortadan Başlamak sergisini koordinatörü Feyyaz Yaman, “Bu durum sadece bu sergi kapsamında olan bir şey değil. Yaşam biçimlerine müdahale olarak toplumun her alanına yayılan bir tavır olarak yaygınlık kazandı. Kısacası bütün hak ve özgürlük arayışlarına doğru giderek yayılan bir çember söz konusudur. Bu toplumun her alanında tetikleniyor ve iktidarın siyasi stratejisine paralel olarak yürütülüyor. Onun için bu konuda hepimizin mağduriyeti ortaktır. Bu nedenle bizim sergimizi bir ayrıcalık olarak tanımlamak istemiyorum. Hak ve özgürlük mücadelesi, demokrasi mücadelesi bu, böyle devam eder” diye konuştu. Akademisyen Cangül Örnek ise, “İktidarın içerisinde olduğu planlı bir süreç işliyor Türkiye’de. Bu sürecin yürütücüleri de az çok belli. İletişim Başkanlığı bu süreçte çok kritik bir rol oynuyor gibi ve önümüze gelecek Anayasa sürecine hazırlanıyorlar. Buna karşı CHP’nin laiklik konusunda yoldan saptığını görüyoruz. Gerici danışman meselesinde şahit olduğumuz haliyle bu kuşatmayı aşması mümkün değil. İslamcı kitleleri küstürmeme kaygısıyla hareket ederseniz ideolojik mücadele veremezsiniz.” ifadelerini kullandı.
- Şener Levent’in 2017 yılında dönemin Afrika Gazetesi’nde yayımladığı bir heykelin Recep Tayyip Erdoğan’ın kafasına işediği karikatüre, Ankara 63. Asliye Mahkemesi’nden “Cumhurbaşkanına hakaret suçu” işlediği nedeniyle aleyhine 1 yıl hapis cezası geldi, “günlüğü takdiren 30 TL’den paraya çevrilerek” 9 bin TL’lik adli para cezasına çevrildi.
- TKP Kocaeli Özgürlük Semt Evi’nin, Gebze İnönü Mahallesi’nde bulunan Muhlis Akarsu Parkı’nda yapacağı filmi gösterimine polis müdahale etti. Senaryosu Ferhan Şensoy’a ait olan Mert Baykal’ın yönettiği “Pardon” filminin gösteriminin başlamasının ardından çevik kuvvet polisleri alana geldi. Müdahale eden polis, 13 kişiyi gözaltına aldı.
- Dersim’de FEDAŞ işçileri direnişlerinin 35. gününde Seyit Rıza Meydanı’nda dayanışma konseri düzenlemek istedi. Dayanışma konserine valilik “Uygun görülmemiştir” diyerek izin vermedi. Konsere katılacak sanatçılar ve açıklamaya katılan vatandaşlar hep beraber Zonguldak’ta iş cinayetinde hayatını kaybeden madenciler için Madenci türküsünü söyledi. Yapılan açıklamada konuşan Enerji-Sen Genel Sekreteri Emin Atsız, “Ölmemek için bir mücadele yürütüyorlar. Daha geçen ay 6 enerji işçisini iş cinayetinde kaybettik. Bu ay, biri Elazığ’da diğeri Bingöl’de olmak üzere iki enerji işçisi yine Fırat Aksa’ya bağlı işyerlerinde geçirdikleri iş kazaları nedeniyle yoğun bakımdalar. Buradaki enerji işçileri “İnsanca çalışma koşulları istiyoruz, çalışırken ölmek istemiyoruz diyorlar” dedi. Sanatçı Pınar Aydınlar da açıklamada yaptığı konuşmada, enerji işçilerinin yürüttüğü mücadeleye daha güçlü sarılmak gerektiğini belirterek, “Çünkü insanlar artık evlerine ekmek götüremezken, çocuklar yatağa aç girerken, yoksullukla sınanırken, bir taraf yatlarına, katlarına, zenginliklerine zenginlik katarken bu ülkenin çoğunluğu yoksulu bizleriz.” dedi. Müzisyen, Şenol Akdağ da bu ülkede ezilen işçi ve emekçilerin yanlarında olduklarını ve her zaman türküleriyle onların yanlarında olacaklarını söyledi. Enerji-Sen Genel Başkanı Süleyman Keskin, holding tarafından gün içerisinde arandıklarını belirterek, “Bize yanlış yapıyorsunuz diyenler, sizinle görüşmeleri reddediyoruz diyenler, bugün sendikamızın temsilcisi ve 4 işçi arkadaşımızla beraber bir görüşme gerçekleştirdiler. ‘Talepleriniz nedir’ diye sordular. Tek bir şey söyledik; 17 işçi arkadaşımız iş başı yapmadan hiçbir görüşmeyi yapmayız, hiçbir pazarlığın da parçası olmayız dedik. Bu işe başlarken 120 arkadaşımızla birlikte birbirimize söz verdik. Hiç kimseyi geride bırakmayız dedik. Bu işçiler işe alınmadan da diğer talepleri konuşmayız dedik. İstediğimiz rakamları bize teklif etseniz de atılan işçi arkadaşlarımız işe alınmadan kabul etmeyiz dedik.” dedi.
- Madımak olayının davasında duruşma savcısı, zaman aşımının uygulanmasını ve davanın talep etti. Mütalaanın ardından ara veren mahkeme heyeti, davanın zaman aşımından düşmesine karar verdi. Sivas’ta meydana gelen Madımak Olayı, 2 Temmuz 1993 tarihinde yaşanmıştı. Madımak Oteli yakılmış, oteldeki 33 yazar, ozan, düşünür ile 2 otel çalışanı yanarak ya da dumandan boğularak hayatlarını kaybetmişti.
- Diyarbakır’da sabah saatlerinde hastaneye tedavi olmak için giden Kürt sanatçı Emel Çiftçi, hakkında yakalama kararı olduğu gerekçesiyle gözaltına alındı. Ankara ve Batman’da başlatılan soruşturmalar gerekçesiyle gözaltına alınan Çiftçi, ilk olarak Ankara’da “bir gizli tanığın” verdiği beyanlar gerekçesiyle açılan soruşturma kapsamında ifade verdi. Çiftçi, kültür sanat faaliyetleri kapsamında “terör örgütü üyeliği ve yöneticiliği” iddiasıyla ifadesi alınan Çiftçi, tutuklandı, Diyarbakır Kadın Kapalı Cezaevine götürüldü. Çiftçi’nin kendisi ve avukatları tarafından rahim kanseri olduğuna ve acil ameliyat edilmesine dair sağlık raporları da sunuldu. Çitçi’nin Bağlar Devlet Hastanesinde tedavi gördüğü, sabit ikametgâhı olduğu söylense de hâkimlik, tutuklanmasına karar verdi.
- OHAL KHK’leriyle ihraç edilen iki kamu çalışanının mücadelesini belgeselleştiren yönetmen Nejla Demirci, Kanun Hükmü/The Decree isimli belgeselin 60. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nin Ulusal Belgesel Yarışma Seçkisinden kaldırıldığını duyurdu. Yönetmen Nejla Demirci sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi:”Doktor Yasemin Demirci ve Öğretmen Engin Karataş hakkında kesinleşmiş herhangi bir yargılama söz konusu değilken festival mazeret olarak belgeselin bir karakterinin yargı sürecinde olduğunu iddia ediyor. Belgeselimiz henüz yapım aşamasındayken yapımı yasaklanmış ve bu sebep ile yargıya başvurmuştuk. Nihayetinde AYM eserimi ifade özgürlüğü, bilim ve sanat özgürlüğü çerçevesinde değerlendirdi ve tarafıma tazminat ödenmesine karar verildi. Belgeselin konusu ise sivil direniş ve mücadele örneğidir. Bu yaşanan hukuksuzluk, açık seçik sansürün muhatabı sanat özgürlüğünden yararlanması gereken Türkiye toplumudur. Hukuk, demokrasi isteyen Türkiye toplumu mağdur edilmiştir.”
Konuyla ilgili 22 Eylül’de açıklama yapan Antalya Altın Portakal Film Festivali Yönetmeni Ahmet Boyacıoğlu, yargı süreci bitene kadar filmin festivalden çıkarıldığını duyurmuştu. Ardından festivalin jüri üyeleri bu şekilde görevlerini yerine getiremeyeceklerini açıklamış, festivaldeki bazı yarışma filmleri de festivalden çekilmişti. 28 Eylül sabahı ise festivalden yapılan açıklamada, “Kanun Hükmü adlı belgesel filmde yer alan kişi ile ilgili yargılama sürecinin devam etmediği tarafımızca belgelendiği için filmin yarışma seçkisine geri alınmasına karar verilmiştir.” denilmişti. Filmin geri alınması üzerine Kültür ve Turizm Bakanlığı festivalden çekildiğini açıklarken, bakanlığın ardından festival sponsorları da art arda festivalden çekilme kararı aldı. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nden yapılan son açıklamada ise, “Herhangi bir terör örgütünün destekçisi olarak tarif edilmeyi kabul etmemiz mümkün değildir. Bu aşamada yeni bir karar alarak Kanun Hükmü adlı belgeseli 60. Antalya Altın Portakal Film Festivali seçkisinden çıkarıyoruz.“denildi. Daha sonra Gençlik ve Spor Bakanlığı da Kültür Bakanlığı’nın asılsız iddialarını tekrarlayarak festivalden çekildiklerini duyurdu. Kanun Hükmü‘nün sansürlenmesinden tatmin olmayan Gençlik ve Spor Bakanlığı, Antalya Spor Salonu’nun tahsisinin de iptal edildiğini açıkladı. Oyuncu Demet Akbağ, uygulanan sansürle gündemde kalmaya devam eden 60. Antalya Altın Portakal Film Festivali jüri başkanlığından ayrıldığını duyurdu. Festivale davet edilen sanatçılar, festivalde filmleri gösterilecek olan yönetmenler tepkilerini dile getirirken Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek festivalin iptal edildiğini duyurdu.60 yıllık bir film festivali sansürcü iktidar ve korkak bir belediye başkanı yüzünden bu yıl iptal oldu. Geleceği ise meçhul!
- Toplu sözleşme görüşmelerinde çıkmaza giren İstanbul Şehir Tiyatrosu sanatçıları ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi arasında ipler gerildi. İstanbul Şehir Tiyatrosu Sanatçıları Derneği (İŞTİSAN) üyeleri, toplu iş sözleşmesi görüşmelerinin ücret konusunda anlaşılamaması üzerine tıkandığı ve grev kararı alındığını ancak buna rağmen gece yarısı sözleşmenin imzalandığını belirterek tepki gösterdi. İŞTİSAN tarafından yapılan açıklamada, “Toplu İş Sözleşmesi görüşmeleri ücret konusunda tıkandığı için grev kararı alınmışken, neden gecenin üçünde Türk-İş Genel Başkanı’nın bizzat müdahalesi sonucu, reddedilen sözleşme imzalanmıştır.” diye soruldu:
1. İçinde bizim de yer aldığımız Toplu İş Sözleşmesi görüşmeleri ücret konusunda tıkandığı için grev kararı alınmışken, neden gecenin üçünde Türk-İş Genel Başkanı'nın bizzat müdahalesi sonucu, reddedilen sözleşme imzalanmıştır?
2. Neden Belediye Başkan Sayın Ekrem İmamoğlu medyada, İstanbul’da yaşam maliyetini rakamsal olarak defalarca belirttiği halde, Toplu İş Sözleşmesine müdahil olmamış, çalışanlarının insanca yaşam koşulları yerine açlığa mahkûm edilmesini onaylamıştır?
3. Neden yirmi yılın üzerinde İBB’ye emek vermiş Belediye-İş üyesi işçiler bu tavırla yok sayılıp onursuzlaştırılarak Toplu İş Sözleşmesi’nde görüşülüp reddedilen en düşük ücretle açlığa mahkûm edilmiştir?
4. Neden tüm işçilerin ve temsilcilerin iradesi yok sayılarak, grev kararı asılmadan eylem kırıcılığı yapılmıştır?
5. Bu işten, kim, neden, nasıl, ne gibi fayda sağlamıştır?
6. Neden hala, Şehir Tiyatrosu Sanatçıları olarak, Anayasal hak olan eşit işe eşit ücret karşılığı değil, açlığa mahkûm edilerek çalıştırılıyoruz? Sayın İstanbul Büyükşehir Belediyesi Yöneticileri, sürekli dile getirdiğiniz “Sanatın ve sanatçının yanındayız.” cümlesine istinaden soruyoruz: Gerçekten yanımızda mısınız? - Müzisyen Kadir Çat yargılandı. Konserde seslendirdiği “Kemal Pir” şarkısı nedeniyle gözaltına alınan sanatçı Kadir Çat hakkında takipsizlik kararı verildi. Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti) Riha Gençlik Meclisi’nin, “Li dijî şerê taybet têkoşînek bi heybet” (Özel savaşa karşı görkemli direniş) kampanyası kapsamında 7 Eylül’de düzenlediği konserde sahne alan sanatçı Kadir Çat, konser sonrası gözaltına alınmıştı. Konserde seslendirdiği “Kemal Pir Yoldaş” şarkısıyla “Örgüt propagandası” yaptığı gerekçesiyle ifade veren Çat, aynı gün serbest bırakılmıştı.Urfa Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturmada, Çat hakkında “kovuşturmaya yer olmadığı” kararı verildi. Çatın avukatlarına tebliğ edilen kararda, suçun yasal unsurlarının oluşmadığı, kamu davası açmaya yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilemediği belirtildi. Kararı sanal medya hesabından paylaşan Çat, “7 Eylül günü Urfa konseri sonrasında Kemal Pir eseri için keyfi bir şekilde gözaltına alındım. İncelemeler sonrası Urfa savcılığı tarafından kovuşturmaya yer olmadığına karar verildi. (yani suç değil)” ifadelerini kullandı.
- Mahalle adlı filmin senaryosu yargılanıyor. Yurtdışında değişik ülkelerde izleyici ile buluşan Mahalle adlı filmin senaryosu yargılanıyor. Senaryonun yazarları arasında bulunan yazar, avukat Selçuk Kozağaçlı da senaryo ile ilgili yargılandı. Başka bir dosyada yaklaşık altı yıldır tutuklu olan Avukat Selçuk Kozağaçlı, “Mahalle” filminin senaryosunu yazdığı iddiasıyla “örgüt propagandası” suçlamasından yargılandığı davada, delil yetersizliğinden beraat etti. Çağdaş Hukukçular Derneği’nin (ÇHD) tutuklu Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı’ya, yurtdışında gösterime giren Mahalle isimli filmin senaryo ekibinde yer aldığı için “terör örgütü propagandası yapmak” suçlamasıyla açılan davada karar çıktı. Mahkeme, delil yetersizliğinden Kozağaçlı’nın beraatine karar verdi. 2017’den beri tutuklu olan Kozağaçlı’ya, Serdar Orçin, Selma Altın ve Defne Halman gibi ünlü oyuncuların da kadrosunda olduğu, kentsel dönüşümü konu edinen ve bir kısmı animasyonla tamamlanan Mahalle filminin senaryosunu yazdığı iddiasıyla “örgüt propagandası” suçlamasından dava açılmıştı.Belgesel yönetmeni Sibel Tekin’in de iddianamesini hazırlayan savcı, Türkiye’de yayınlanmayan, ancak filme ait olduğu iddia edilen 114 dakikalık ham görüntülerin nasıl elde edildiğini belirtmeden Kozağaçlı’nın cezalandırılmasını istemişti. Ankara 29. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki davanın üçüncü duruşması 27 Eylül 2023’te görüldü. Esas hakkındaki mütalaasını açıklayan savcı, suçun işlendiğine dair yeterli delil bulunmadığını belirterek, beraat kararı verilmesini talep etti. Kozağaçlı: Görüntülerin kimin tarafından elde edilip konulduğu belirsiz. Tutuklu bulunduğu Silivri Cezaevi’nden SEGBİS aracılığıyla duruşmaya bağlanan Kozağaçlı, savunmasında, ceza yargılaması yürütmek için dosyada yeterli delil bulunmadığını, bu yönden savcının görüşüne katıldığını söyledi. Davaya konu olan filmin gösterilemediği için ispatlanamadığını ve kendisinin senaryosunu yazdığına dair de bir kanıt olmadığını söyleyen Kozağaçlı, aksi durumda dahi dava açılmaması gerektiğini belirtti. Kozağaçlı, şunları söyledi:“Uyuşturucu sorunu, kentsel dönüşüm Yeşilçam’dan bu yana 50 yıldır gündemde, bunlar yokmuş gibi davranamayız. Dosyadaki fiziki delili Emniyet Genel Müdürlüğü dahi üstlenemiyor. Görüntünün kimin tarafından elde edilerek dosyaya konduğu belirsiz, emniyet ‘Biz bilmiyoruz’ diyor. Savcılık, bu görüntünün nereden bulunarak dosyaya eklendiğini açıklamalıydı.”
Kendisinin yazdığı iddia edilen senaryonun da dosyaya bir türlü eklenmediğini söyleyen Kozağaçlı, beraatini talep etti. Savunma avukatları da savcının görüşüne katılarak, beraat talep etti. Mahkeme, Mahalle filminin senaryosunu yazdığı iddiasıyla yargılanan Kozağaçlı’nın delil yetersizliğinden beraatine karar verdi. Kozağaçlı, yargılandığı ana davada tutuklu olduğu için cezaevinde kalmaya devam edecek.
- Cezaevindeki Yazara Kendi Kitabı Verilmiyor. Kayseri T Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutuklu bulunan İsa Kaya’nın Mayıs ayında Aryen Yayınevi’nden çıkan Kürtçe romanı Mîrxas, aylardır kendisine verilmiyor. Arjen Erez mahlasıyla basılan kitap, 12 Haziran’da kargoyla cezaevine gönderildi. 23 Eylül’de ailesiyle telefon görüşmesi gerçekleştiren Kaya, kitabın hala kendisine ulaşmadığını aktardı. Kaya, aylardır cezaevi idaresinden istediği kitabının “inceleme aşamasında” gerekçesiyle verilmediğini belirtti. Kardeşi Nahide Bingöl, ağabeyinin 424 sayfalık bir kitabın incelemesinin bir türlü bitmediğini söyleyerek, bu hukuksuzluğa son verilmesini istediğini kaydetti. Bingöl, “Kendi yazdığı kitabı verilmiyor. Bu nasıl bir hukuk, uyduruk bir gerekçede sunuyorlar. Bir kitap 3 aydan fazla bir süredir neyin incelemesindedir. Roman da bir gencin başında geçen olaylar anlatılıyor. Olay Erzurum ve İstanbul’da geçiyor. Zaten 4 duvar arasında yaşıyorlar. Her türlü hukuksuzluk ile karşı karşıyalar. Bu hukuksuzlukların sona ermesi için herkesin duyarlı olması lazım.” çağrısında bulundu.
Cumhuriyet’in 100. yılına yaklaşırken ülkede her şey çığırından çıktı. Pahalılık geniş kitlelere soluk aldırmazken kış öncesi sokakta kalanların sayısı her geçen gün artıyor. Sanat alanında ise tam bir rezalet yaşanıyor. Sansür ve yasaklama iyice çığırdan çıktı. Kısa metrajlı bir filme konulan sansür 60 yıllık bir film festivalinin sonu oldu. Yıllardır gerek Antalya Altın Portakal ve Adana Altın Koza film festivallerinde yaşanan sansür bu kez jürinin ve film yönetmenlerinin toptan tepkisi ile karşılaştı. Bir zamanlar Yılmaz Güney’in ödülünü elinden almak toplumcu filmleri kırpmakla iktidar emirlerini eksiksiz uygulayan festival yöneticileri bu kez esaslı bir tokat yediler. Ülke sanatçısı 100 yıldır bedel öderken bu kez toptan isyanı seçti. Jüri de iktidar yalakası iki yönetmen ve bir de Devlet Tiyatrosu Genel Müdürü Tamer Karadağlı, film yönetmeni İsmail Güneş dışında sansürü savunan çıkmadı. Ülke sanatçıları bundan böyle sansüre konser, oyun yasaklarına plastik sanatlara saldırılara karşı omuz omuza mücadele ederse sanatta hak ihlallerinde bir yol almamız mümkün olacak.