Nihal Kuyumcu
“Sanat ne işe yarar, sanat niçin vardır?”, diye sorar sanat eleştirmeni Herbert Read. Bu soruların cevabının zor olmasına, somut, herkesin birleştiği bir yanıtı olmamasına karşın birçok insan sanatın çeşitli alanlarında var olmaya çalışır kimi uygulayıcı, kimi yönetici, kimi de izleyici rolüne girerek. Sanat yaşamın bir parçasıdır ve bir ifade biçimidir. İnsan içinde bulunduğu dünyanın tanığı olarak ve tanığı olduğu olayları belli bir mekânda ve zamanda estetik kaygılarla yorumlayarak kendini ifade eder. Örneğin köyünde kilim tezgâhının başındaki kadın, hikâyesini ilmeklere renklere dökerek dünyasını güzelleştirmeğe çalışır. Bir oyuncu içine girdiği karakterde, bir ressam tuvalinde, bir başkası söylediği şarkıda kendini ifade eder. Aslında bu ifade biçimi sadece kendisiyle ilgili bir şey değildir. Çok daha derinlerde bir yerde, yaşadığı dünyaya, ülkeye, bölgeye, mekâna sahip çıkma, sanat yoluyla sanatın içinden geçerek gelişme, kendini, çevresini geliştirme, var olma ve varlık gösterme arzusu yatmaktadır. Bir başka deyişle sadece ortaya bir eser koymak değildir amaç, yaşadığı dünyayı da güzelleştirme isteğidir, hatta belki de içgüdüsüdür.
Bir eser yaratmayı sadece ekonomik nedenlere bağlayabilir miyiz? Elbette hayır. Örneğin tiyatro alanında genci yaşlısı tiyatro yapmak için ne zorluklara katlanırlar. Ne büyük sıkıntılar yaşarlar. Ne büyük yükleri sırtlayarak tiyatroyu yaşatmak ya da sahnede var olmak isterler. Bunun nedeni sadece para olabilir mi? Şan şöhret olabilir mi? Elbette hayır.
Van’da bir festival düzenleniyor 3. Üvercinka Tiyatro Festivali. Festival düzenleyicisi Fatih Taşdemir. Neden düzenliyor bu festivali? Şehrin onca sorunu varken, üç yüze yakın sanatçıyı kalacak yerlerinden ulaşımına kadar birçok detayı düşünerek bir araya getirmeye çalışıyor. Açtığı sanat merkezinde Vanlı gençlerin soluk almalarına yardım ediyor. Neden? Çünkü Van’ı sanat yoluyla var etmeğe, farklılık yaratmaya, Van’ın sesini duyurmaya çalışıyor. Sanat yoluyla talep yaratarak eksikliklerin görünür olmasını istiyor. Bunu da başarıyor. 10 gün süren bu festival programında üçü yurtdışından olmak üzere toplam 20 oyuna, 15 söyleşi ve birkaç atölyeye yer verildi. 300’e yakın sanatçı arasında uzun yıllar devam edecek bağlar kuruldu. İşin en güzel tarafı oyunları takip eden, ilgiyle, merakla gelen büyük bir genç kitlenin olması. Bir başka deyişle Van’da tiyatroya, sanata inanmış bir grup insan kendi evrenini yaratıyor.
Festival oyunları ağırlıklı olarak kadın hikâyelerinden oluşuyordu. Irak, İran, Gürcistan’ın dışında ülkemizden birçok grup festivali desteklemek amacıyla oradaydı. İDT “Tangopera”, Tiyatro Kalemi “Tuvaldeki Kadınlar”, Kadıköy Halk Tiyatrosu “Celile”, Amed Şehir Tiyatrosu “Scapin’in Dolapları”, Süheyl Behzat Uygur “Hey Gidi Günler”, Alt Kat Sahne “Ten Rengi” Tiyatro Proje No 2 “Bernarda”, Düşevi Oyuncuları “Sardunya Kokan Kadınlar” Üvercinka Tiyatro “Domuz Ahırı”, Betül Arım “Dışarda Hiçbir Şey Var”, Van Bölge Tiyatrosu “Cimri”, Fareler Tiyatrosu “Madonna Kürk Mantolu”, Tiyatro Poyraz “Yaralarım Aşktandır”, Yine Üvercinka tiyatrosu “Ceza sömürgesi” isimli oyunlarıyla festivalde yer aldılar. Ayrıca Grup Gündoğarken kapanışı Edremit meydanında güzel bir konserle gerçekleştirdiler.
Fatih Taşdemir’le festivalin şehre getirdiği esintileri, yaşanan sorunları konuştuk. Öncelikle neden Üvercinka dedik ve Van’da sanatla ilgilenmek, tiyatro yapmak nasıl bir şey, zorlukları var mı? Var ise neler?, diye sorduk. “Üvercinka Cemal Süreya’nın bir şiiri. C.Süreya yaşamın mimarı kadın ile özgürlüğün sembolü güvercini birleştirmiştir bu sözcükte. Festivalimizde kadın oyunlarına ağırlık veriyoruz. Kendiliğinden ismi ile müsemma bir etkinlik çıktı ortaya. Sanatla, tiyatroyla ilgilenmenin zorluklarına gelince bu alanda tüm ülkede yaşanan zorlukların benzerini bizler de yaşıyoruz. Van özelinde konuşursak çevre iller içinde Van en fazla sanata ilgi gösteren bir potansiyele sahip bir il. Sanat alanında ne yaparsanız yapın mutlaka bir karşılık buluyor ilgi görüyor. Geriden gelen, bu alanda çalışmak isteyen öğrenmeye açık gençler var. Ama şehrin fiziki alt yapısı bu durum için yeterli değil. Sanatı gerektiği gibi üretebilmek ve sergileyebilmek için yeterli koşullar ve yeterli alt yapı yok. Yani bir kongre merkezimiz, bir tiyatro opera salonumuz, sağlıklı bir kültür merkezimiz yok. Bunun dışında şehir merkezinde insanların bir araya gelebileceği sosyal alan da yok. Böyle olunca insanlar kitlesel olarak bir araya gelemiyor ve sadece bireysel çabalarla birkaç kişi bir araya gelerek bir şeyler üretmeye çalışıyor. Van’da sivil inisiyatif çok zayıf. Neredeyse yok gibi. Bürokrasi de çok güçlü. Valilik, belediye, kaymakamlık burada dilediği kararın altına imza atabiliyor. Böyle olunca işin içine politika karışıyor ve işler çıkmaza girebiliyor. Ancak bu festivalde Kültür Bakanlığı, Van Valiliği ve Büyükşehir Belediyesi, Edremit İlçe Belediyesinin yanı sıra bazı özel kurumlar da bize destek oldular”.
Bu festivalin önemli bir paydaşı olarak “Tiyatromuz Yaşasın İnisiyatifi” festivale destek olma, yürütme gibi noktalarda önemli sorumluluklar aldı. İnisiyatifin yürütme kurulu üyelerinden Gizem Duman Şeşen festival hakkında şunları söyledi: “3. Üvercinka Festivalinin ev sahibi Fatih Taşdemir. Üçüncü olarak düzenlenen bu festival geçen yıl çok genç yaşta kaybettiğimiz TEB Başkanı Ragıp Ertuğrul’a ithaf edildi ve festival çok sayıda arkadaşı, dostları meslektaşları tarafından desteklendi. Bu nedenle hepimiz buradayız. Festival on gün sürdü oyunların yanı sıra atölyeler ve söyleşiler de yer aldı. Biz Fatih Taşdemir ve Ragıp Ertuğrul ile birlikte Tiyatromuz Yaşasın İnisiyatifi’nin yürütme kurulu üyeleriydik. Bu festivalde de tüm yürütme kurulu üyeleri aktif olarak yer aldılar. Bazılarımız festivalin yürütücülüğünü yaparak, bazılarımız oyunlarımızla bazılarımız da atölyelerle katkıda bulunduk. Kültür Bakanlığı, Van Valiliği, Van Büyükşehir ve Edremit Belediyesinin yanı sıra bazı özel kurumlar da festivale sahip çıktılar desteklediler. Özellikle valiliğin ve belediyenin desteği bizim için önemliydi. Aslında sadece Van’da değil tüm ülkede çok uzun süredir son dakikada konser, festival iptalleri söz konusu olabiliyor. Artık insanlar bu korkuyla üç günlük, iki günlük hatta bir günlük çok küçük organizasyonlar düzenlemeye başladı. Eğer iptal edilirse zararı da küçük olsun düşüncesiyle. İptal gerekçeleri her zaman çok mantıklı olmayabiliyor. Her zaman açıklanmayabiliyor. Bu tip ihtimaller bizim geriye sarabileceğimiz toparlayabileceğimiz durumlar değildi. Bu düşünceyle mikro düzeyde tutmaya çalıştık. Ayrıca herhangi bir oyunun iptal edilmesi durumunda ardından büyük sorunlar çıkabiliyor. Çok sayıda insanın mağduriyeti söz konusu olabiliyor. Bunu istemezdik. Bu nedenle Kültür Bakanlığı, Valiliğin ve Belediyenin bizi desteklemesi çok önemliydi. Aslında böylesi etkinliklerde kurumların az ya da çok mutlaka destek olması gerekir. Varlıklarıyla hem ekibe güç veriyorlar, işleri biraz kolaylaştırıyor yardımcı olabiliyorlar. Bu sebeple de biz burada onlarla paydaş olmaktan mutluyuz.”
Biz de katılarak mutlu olduk.
Ne diyelim Üvercinka çok yaşasın…. Nice festivallere!
1 Yorum
Evet, ben de katildim, Van’a ilk defa gittim ve cok guzel bir tiyatro festivaline 4 gun izleyici olarak katildim. Cok mutlu oldum, tum emeği gecenleri tebrik ediyor, calismalarin devamini cok gerekli, yararli ve anlamli buluyorum. Yaşasin tiyatro 👏😊