[Işıl Çalışkan’ın Birgün’de yayımlanan yazısını okurlarımızla paylaşıyoruz.]
Tiyatro salonları yeni sezonu borçla açıyor. Kapalı gişe oynansa dahi giderlerin karşılanamayacağını ifade eden tiyatro işletmecileri, tiyatro desteğinin “kayırmacılık”tan uzak adil bir şekilde verilmesi gerektiğini söylüyor.
“Tiyatro yüzyıllar boyu neler gördü, neler geçirdi ama perdeler hep açıldı. Her zaman açılacak da” demişti bir söyleşisinde usta tiyatrocu Haldun Dormen. Ekonomik krizin gölgesinde akıllarda tek bir soru: “Peki ama nasıl?”
Borç yükünü kaldıramayıp kapanan onlarca tiyatro sahnesinde eklenen Müjdat Gezen Tiyatrosu’nun yankıları hâlâ sürüyor. Perde açmaya hazırlanan tiyatrolar, vergiden KDV’ye, kiradan faturalara kadar çok sayıda artan maliyetle karşı karşıya.
Özel tiyatrolara verilen son devlet desteğinden en çok payı alan topluluğun iktidara yakınlığıyla bilinen 1001 Sanat olduğu, bu topluluğa 250 bin TL yardım yapıldığı iddiaları tartışma konusu olmuştu.
Yüzyıllardır toplumların ‘deniz fenerleri’ olarak perde açan tiyatrolar, yeni bir mücadele yolunda sezona giriş yapıyor. Yeni sezonda kendilerini nelerin beklediğini sorduk.
BİRBİRİMİZDEN BAŞKA KİMSEMİZ YOK BİZİM
Şişli Tiyatrosu’nun işletmeciliğini 2020 yılının eylül ayında aldığını söyleyen Mustafa Kalkan, “Ardından pandemi patladı ve o zamandan bu yana belimizi doğrultamadık. Sonra deprem oldu, seçim süreci derken sezon bitti. Birikmiş borçla sezona başlayacağız” dedi. Yeni sezonda tiyatroyu ayakta tutmak adına tiyatro ve konser projelerinin düzenleneceğini ifade eden Kalkan, “Orhan Aydın ve Levent Üzümcü’nün Uğur Mumcu’nun hayatını anlatan “Unutma Bizi” isimli oyunun gelirleri tiyatroya bağışlanacak. Haluk Polat şefliğini yaptığı korolarla ayda iki kez konser verecek. Sezonda böyle yürüyeceğiz” ifadelerini kullandı.
Ciddi bir kira yükü ile karşı karşıya oldularını söyleyen Kalkan, ancak tek sorunun bu olmadığının altını çiziyor. Kalkan, sorunları şöyle anlattı: “Kira sorununun yanında çok ciddi maliyetlerimiz var. Yeni bir oyunun maliyetini sezonda çıkartamıyorsunuz. Dekor, kostüm, yönetmen, ışık tasarımı derken maliyet 250-300 bin lirayı buluyor. Bu para sezonda çıkmıyor. Tiyatrocu arkadaşlarla konuştuğumuzda 250 liradan aşağı bilet satmayacağını söylüyor. Bu paralara seyirci nasıl gelebilecek? Ayrıca 250 liradan kapalı gişe oynasanız bile giderleri karşılamaya yetmeyecek. Personel çalıştırıyorsunuz, onun sigortası, vergi giderleri, elektrik maliyetleri, suyu yakıtı… Devlet desteği zaten yok, yerel yönetimlerden de destek görmüyoruz. Devlet desteği’e başvurmak için vergi borcu olmaması lazım. Nasıl olacak o? Sürekli vergi kesiyorlar. Zorlu bir sezon olacak.”
Hem devlet hem de yerel yönetimlerin desteğinden mahrum bırakıldıklarını anlatan Kalkan, “Ben geçen sezon 115 yıldır yapılmamış yasaklı bir oyun çıkardım. Osmanı Dönemi’nde eşcinsel ilişkiyi anlatan bir oyundu. Sezon boyunca kendi salonumda 70-80 kişiye oynayabildim. Ancak oyuncuların giderini çıkarabildik. Farklı yerlerde sahnelenmesi için müracaat ettiğimizde hep olumsuz dönüş aldık” sözlerini kaydetti.
HER TİYATRO SEZONU ÖNCEKİNİ ARATIR OLDU
Sanatın ve sanatçının üzerinden ekonomik kaygıların son bulduğu takdirde daha nitelikli yapımlar ortaya çıkarabileceğini vurgulayan Ankara Devinim Tiyatro kurucu genel sanat yönetmeni Ahmet Yapar, “2023 / 2024 tiyatro sezonunu daha yüksek oranda vergi, kira ve SGK / Bağkur ödemeleri ile karşılıyoruz” dedi.
Bakanlığın her yıl “rekor düzeyde ödenek dağıttık” açıklamasının enflasyon oranına göre devede kulak kaldığına işaret eden Yapar, “Devletin tiyatro kurumlarına salon / turne desteğini arttırması ve bunu “tanıdık, eş dost akraba / ünlü – popüler tiyatro” ayrımı yapmadan adil bir şekilde tiyatrolara sunması lazım” dedi.
Salon kiralarının yanında turnelerin de bir o kadar maliyetli olduğuna değinen Yapar, yaşanan sıkıntıları şöyle sıraladı: “Kaldı ki vergi, SGK ödemesi / borcu ile beli kırılmış kurumların ödeneğe başvurması için “vergi borcu yoktur” yazısı istemeleri de devletin sağ cebinden alıp sol cebine koymasından başka bir şey değil. Sanatçılar ve sanat kurumları anlık yaşıyor, günü kurtarmaya çalışıyor. Her sezon bir öncekini aratır oldu. Zamların sürekli “güncellenmesi(!)” salonların kira, doğalgaz, elektrik gibi temel giderlerine yansıyor haliyle. Tahsis yapan tiyatrolar da bundan dolayı mecburen bilet ücretlerini yükseltiyor. Halkın alım gücü günden güne düştüğü için bilet alma tercihi daha da azalıyor. Yerleşik sahnesi olmayan tiyatrolar dekor, kostüm, ışık gibi temel prodüksiyon masrafından kısmaya, az karakterli, kolay taşınabilir” butik” oyunlar yapmaya yöneldi. Benzine, mazota gelen yüksek zam oranı turne yapmayı daha da zorlaştırdı. Bugün bir tiyatro ekibi Anadolu’ya tiyatro götürmek için kırk dereden su getirir halde.”
SEYİRCİNİN VE OYUNLARIN O SALONLARA İHTİYACI VAR
Tiyatromuz Yaşasın İnsiyatifi adına konuşan Gizem Duman Şeşen, şu ifadeleri kullandı: “Sezona tüm tiyatrolar borçla başlayacak. Bu bizim normalimiz oldu artık. Artış sadece bilet fiyatlarında olsa seyirciyi zorlamayacak fakat evden dışarı adım attığınız anda rakamlar her gün değişiyor. Yerel yönetimlerin kültür ve sanata ciddi lojistik katkı sağlaması gerekiyor. Özellikle seyircinin Ulaşımı ve tiyatronun nakliyesi konularında ciddi kolaylıklar gerekli. Bunun için görüşmelerimiz devam ediyor. Sezona güzel haberler vereceğimizi düşünüyorum.
150 liranın altında özel tiyatrolardan bilet alınması mümkün olmayacak. Oyuncu ödemeleri, sigortalar, vergiler, kiralar aldı başını gidiyor. Başından beri önerilerimiz ortada. Mal sahipleri ile yerel yönetimler uzlaşabilir böylece kiralar makul düzeye çekilebilir. Sigorta çalışmaları Bakanlık’ta hâlâ sürüyor. Hepimiz bu yükün altında eziliyoruz ve çözümü birlikte bulmak zorundayız. Sahnelerin hepsi bizim. Seyircilerin ve de tiyatroların o sahnelere ihtiyacı var. Onları korumalı ve devamlılığını sağlamamız gerekiyor.”