Ferhangi Tiyatroyu Özledik

Pinterest LinkedIn Tumblr +

[Ayşegül Yüksel’in Cumhuriyet’te yayımlanan yazısını okurlarımızla paylaşıyoruz]

Ölümünün ikinci yılında Ferhan Şensoy’u tiyatromuzun başına gelen en büyük güzelliklerden biri olarak saygıyla, sevgiyle, özlemle anıyoruz.

Tiyatro, sinema, dizi oyuncusu, yazar, yönetmen, besteci, dekor tasarımcısı, Ortaoyuncular topluluğunu kuran ve tarihsel Ses (1885) Tiyatrosu’nu -1989’da- yeniden işlerliğe kavuşturan, sözcüklerin efendisi Ferhan Şensoy’u 2021’in 31 Ağustos’unda yitirmiştik. Topluluğun ilk oyunu olan “Şahları da Vururlar”ın yeni yapımı, 2022 yılı İstanbul Tiyatro Festivali’nde Ferhansız sunuluyordu. 40 yıllık köklü bir topluluğun ve 50’yi aşkın oyun yazmış bir ustanın susuvermesi söz konusu değildir kuşkusuz. Ortaoyuncular’dan ve başka tiyatrolardan, Şensoy’un tarih yazmış oyunlarının yeni yapımlarla sahnede -canlı olarak- sürdürülmesini bekliyoruz.

1980’li yılların başında, Ankara’da yaşayan eleştirmenlere Ortaoyuncular’dan bir genel mektup gelmişti. Topluluk, ilk oyunları “Şahları de Vururlar”ı başkente ilk kez getirdiklerini, mektubun ilişiğindeki “davetiye”yi kullanarak oyunu herhangi bir gece izleyebileceğimizi bildiriyordu.

UMUTLU SESLENİŞTEN KARAMSARLIĞA YOLCULUK

Mektupta, bu oyunu izlemiş olan İran İslam Cumhuriyeti İstanbul Başkonsolosu’nun “övgü”lerine ve “İslami tür örtünme biçimi olarak” nitelediği “çarşaf”ın güldürü konusu yapılmasına ilişkin “olumsuz eleştiri”sine de yer verilmişti. Ayrıca belirtildiğine göre, Ortaoyuncular, başkonsolosu ziyaret ederek oyunlarına gösterdiği ilgiden dolayı teşekkür etmişler, “olumsuz eleştiri”sini de şöyle yanıtlamışlar: “Biz bir İslam cumhuriyeti değiliz, Atatürk Devrimleri geçirmiş laik bir ülkeyiz, 20. yüzyılın sonunda Türk kadınının kara çarşafa bürünmesi tasvip etmemiz mümkün olmayan özelliklerden biridir.”

Mektup, Ortaoyuncular’ın barış çağrısıyla sürüyordu: “Gönlümüz istiyor ki İran-Irak savaşı artık son bulsun.” Ortaoyuncular’ın bu metninde baştan sona iyimser bir yaklaşım sergilenmişti. “İstanbul’dan sizlere, umut, sevinç ve saygılar getirdik” diyorlardı bize de.

2000’li yılların tek kişilik “Fername”sinde ise “umut”tan eser yoktur. “Fername” bir “şikâyetname”dir. Ortaoyuncular’ın yıllar önce noktalanması umudunu taşıdığı Ortadoğu coğrafyasındaki savaşların günümüzde bölgeyi cehenneme çevirmiş olması, Ferhanca karamsarlığın kaynaklarından yalnızca biridir. Toplumumuzdaki, siyasetteki, yaşama biçimimizdeki tatsız oluşumlar, artık yazarı daha sık “kara güldürü”ye yöneltecektir (“2019”, “Masal Müfettişi”). “Fername”nin yer yer içerdiği burukluk (pathos), Şensoy tiyatrosunun “Batılı duruş”unu yansıtır. Sanatçı, seyirlik geleneğimizin ustalık simgesi olagelmiş “kavuk”un sahiplerinden biri olarak, bir yandan geleneksel giysiler içinde, elinde “tef”, bir gösteriye “çığırtkanlık” yaparken (“Sahibinden Satılık Ortaoyunu”), bir yandan da “Ferhanca” yazar-oyuncu kimliğine Batı kültürünün “insanoğlu” simgesi “palyaço”nun neşe-hüzün karışımı duyarlığını sindirmiştir (“Beni Ben mi Delirttim?”).

1980’LERDEN 2020’YE ULAŞIRKEN

Şensoy’un tiyatroculuk uğraşını 1980’lerden 2020’ye dek sarıp sarmalayan ve 2 bin 500’e yaklaşan gösterim sayısıyla dünya rekoruna ulaşmış tek kişilik “Ferhangi Şeyler”, seyircisini yıllar boyunca peşinden koşturdu. Şensoy, 40 yıl içinde yüzlerce kez “yenileyerek yinelediği” “Ferhangi Şeyler” oyunuyla Türkiye’nin tansiyonunu ölçmekteydi. 40 yıl boyunca, basında yer alan olaylarla günbegün beslenerek ve söylemini hiç durmadan tazeleyerek, ülkenin toplumsal, ekinsel, politik, ekonomik sorunlarını gündelik yaşamın dokusuna sindirerek sunmuştu izleyicisine.

Şensoy, “alışılagelmişe koşullanmamış” süper-zekâsıyla oyunlarını üst düzeyde bir dilsel kıvraklık üstüne kurmuştu. “Dil”i “keskince” ve/ya da “esnekçe” kullanarak oluşturduğu “söz güldürüsü”nü, kendisine özgü biçemiyle, “taşlama”dan başlayıp “kara alay”a ulaşan bir çizgide kotarmaktaydı. Anadiline nesnel-eleştirel bir uzaklıktan bakabilen, sözcüklerin, deyişlerin, kalıpların duygusal-düşünsel, sessel, çağrışımsal özelliklerini algılama duyarlığı alabildiğine gelişmiş olan sanatçı, Ferhanca dil kullanımı yoluyla, güncel politik gülmeceden arı gülmeceye uzanan, fars öğeleri yanında tersinleyici (ironik) öğeler de içeren geniş bir anlatım alanı oluşturmuştu.

Ölümünün ikinci yılında Ferhan Şensoy’u tiyatromuzun başına gelen en büyük güzelliklerden biri olarak saygıyla, sevgiyle, özlemle anıyoruz.

Cumhuriyet

Paylaş.

Yanıtla