Dikmen Gürün
Türkiye Tiyatro Vakfı (TTV) tarafından 5-6 Mayıs 2023 tarihlerinde Pera Müzesi’nde düzenlenen “Türkiye Yahudi Tiyatrosu Sempozyumu” alanlarında söz sahibi uluslararası isimlerin de katıldığı bir buluşmaydı. Pera Müzesi yöneticisi Özalp Birol Açılış konuşmasında müze-bellek ilişkisini vurgularken Türkiye Tiyatro Vakfı Kurucusu Esen Çamurdan vakfın asal amacının Türkiye Tiyatro Müzesi’nin kurulmasına yönelik olduğunu vurguluyordu. Tiyatrocu, müzisyen ve arşivci İzzet Bana da yine açılış konuşmasında Yahudi toplumunun günümüze kadar gelen çalışmalarının kaydını tutmak gerektiğini belirtiyor ve Yahudi kültürünü geleceğe taşımanın yanı sıra belleği korumanın önemi üzerinde duruyordu.
‘BİR BİLGİ ŞÖLENİ’
Bir bilgi şöleni olarak nitelendirilen sempozyumun amaçlarından biri farklı ülkelerden gelen akademisyen, araştırmacı ve sanatçıların bilgilerini, deneyimlerini bizim araştırmacı, akademisyen sanatçılarımızla paylaşmaktı. Bu bağlamda, Uluslararası Türkiye Yahudi Tiyatrosu Sempozyumu’nun alanında bir ilk olduğu söylenebilir. Zaten vakfın kuruluş amaçlarından biri de Türk tiyatrosuna önemli katkıda bulunmuş Ermeni, Rum ve Yahudi topluluklarının tiyatro kültürünü tüm katmanlarıyla bir araya getirmek ve görünürlüğü sağlamak, farkındalık yaratmak. Bu arada, 2021 yılında da Hrant Dink Vakfı ve Yapı Kredi Kültür Sanat’la birlikte tiyatromuzun önemli bir kişisi olan Hagop Ayvaz’ın arşivinden yola çıkarak çok ses getiren “Kulis: Bir Tiyatro Belleği” adlı serginin küratörlüğünü de yine Tiyatro Vakfı gerçekleştirmişti.
AYDINLATICI KONUŞMALAR
Türkiye Yahudi Tiyatrosu Sempozyumu İspanya’dan, İsrail’den, Avusturya’dan, ABD’den ve Türkiye’den isimleri buluşturdu. İlk oturum Madrid’den gelen Elena Romero’nun “Osmanlı İmparatorluğu’nda Sefarad Tiyatrosuna Genel Bakış” başlıklı konuşmasına ayrılmıştı. Rüstem Ertuğ Altınay’ın yönettiği “Geç Osmanlı ve Cumhuriyet Dönemi Sefarad Tiyatrosu” başlıklı oturumun konuşmacıları Kudüs’ten David M. Bunis ve Yitzchak Kerem’di. Kerem Karaboğa’nın yönettiği “II. Dünya Savaşı Sonrası Sefarad Sahnesi” başlıklı oturumda İzzet Bana’nın yanı sıra Vera Habif ve Rivka Bihar Waldman ilginç konuşmalarıyla yer aldılar… Üçüncü oturumda tema “Oyunlar, Oyuncular” olarak saptanmıştı. Duygu Dalyanoğlu, sempozyuma New York’tan zoom ile katılan İlker Hepkaner, Tel Aviv’den gelen Sarit Cofman Simhon araştırmalarıyla sahne üstünde ve çevresinde dolaştılar… Suna Suner’in yönettiği son oturum ise “Tiyatroda Yahudi Öznesi” odaklıydı. Bu oturumda Rüstem Ertuğ Altınay feminist bir oyun yazarı olarak Beki Behar’ın çalışmasını irdelerken Viyana Don Juan Arşivi sorumlusu Peri Efe’nin gölge tiyatromuzdaki Yahudi öznesi üzerine eğiliyordu.
Sempozyum konuşmaları kısa zamanda kitap haline getirilerek arşiv görevini yerine getirecek.
‘SANATA BOYUT KATMAK’
Türkiye Tiyatro Vakfının amacını sanata boyut katmak olarak belirliyor Esen Çamurdan. Ne var ki vakfın faaliyetlerini sürdürebilmesi, ileride bir Tiyatro Müzesi’nin açılabilmesi için her şeyden önce devlet kurumlarının, ilgili bakanlıklar ve de yerel yönetimlerin maddi destekleri kaçınılmazdır. Bugüne gelince Türkiye Yahudi Tiyatrosu Sempozyumu Pera Müzesi, Elele ve ERC (European Research Council), Kadir Has Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi ve 500. Yıl Vakfı Türk Musevileri Müzesi’nin ve de gönüllü gençlerin destekleriyle hayata geçti.
Bugün kızgınım, kırgınım, canım yanıyor. 14 Mayıs’ta yaşadığımız seçim süreci böylesi duygular uyandırdı bende… Bu ülkede artık bir şeylerin değişme zamanının geldiğini ve de geçmekte olduğunu düşünenlerden biri olarak, seçim sandıkları açıldığı, hele de onca canın yitip gittiği deprem bölgesindeki oy oranlarını gördüğüm andan itibaren şaşkınlığım daha da arttı. Bernard Shaw’ın şu sözlerini hatırlamadan edemiyorum: “Değişimlere karşı duruyoruz, onlar bizi yıkıncaya değin.” Evet, “iyi bir yönetici seçme bilmecesini” çözümleyemedik henüz toplum olarak, yine Shaw’ın sözleriyle…