Yaşam Kaya
Greg Kotis & Mark Hollman imzalı ‘Sidikli Kasabası Müzikali’ geçtiğimiz aylarda Zorlu PSM’de prömiyerini gerçekleştirdi. Tony ödüllü kült Broadway müzikali Barış Arman çevirisiyle ve Kayhan Berkin yönetiminde seyircisiyle buluşmalarını sürdürüyor. Füsun Demirel ve Settar Tanrıöğen gibi usta isimlerin haricinde yetenekli genç yıldızların da yer aldığı gösteri Türk tiyatro tarihinin tek resmi Broadway müzikali olma özelliğini gösteriyor. Bundan 12 yıl önce İstanbul Devlet Tiyatroları’nda sahnelendiğinde büyük dikkat çeken Sidikli Kasabası Müzikali bu sefer MON Yapım’ın yorumuyla bizlere sunuluyor. Yorgos Lantemos’un sinemadaki distopik dünyasına benzeyen konusuyla oyuna gelin birlikte bakalım.
Dünyanın kuraklıkla boğuştuğu, halkın tuvalet ihtiyacının özel bir şirketin denetimine verildiği bölgede, idrarını yapmak isteyenler özel şirkete tuvalet parasını ödeyemez iseler Sidikli Kasabası’na gönderiliyor. Yolda sidiğini tutamayıp altına kaçıranlar için ceza var. Bu arada Sidikli’ye gidenler ise bir daha geri dönemiyorlar. İdrar Yolları Anonim Şirketi’nin denetiminde insanların en temel ihtiyaçları kontrol altına alınıyor. Peki bu Sidikli dünyanın içinde insanlar ne yapıyor? İYAŞ’ın sahibi B. Cladwell (Settar Tanrıöğen) kalabalıkları yönetmeyi öğrenmesi için kızını yurt dışına üniversite okumaya gönderir. Cladwell’in kızı sosyal medya yıldızı olarak memleketine geri dönünce olaylar az biraz karışır. Börtü böcek seven Hope Cladwell (Ceren Gündoğdu), düzene başkaldıran Bobby Strong’a (Mehmet Aykaç) aşık olur ve işler çığrından çıkar.
Konuda para için gözü kararmış bir baba, yıllar önce annesini kaybettiğini zanneden bir kız ve inandıkları doğrular uğruna hayatını kaybeden karakterler var. Tüm bu olaylar dünyanın su sorununa bağlanıyor. Yani ortada bir keşmekeş varmış gibi görünüyor, ama öyle değil. Spoiler vermeye kalkarsam oyunu izlemek istemezseniz. Ama şunu diyebilirim; Yorgos Lantemos’un ‘Köpek Dişi’, ‘The Lobster’ filmlerini izler gibi, distopya içinde insanların neleri yaşadığını izliyoruz. Yönetmen Kayhan Berkin’in sinematografik sahne düzeni sizi müzikale hayran bırakıyor.
Murat Kodallı’nın müzik direktörlüğünde insanın yaşadığı dünyadaki kazanımlarını sorgulamaya iten müzikali iki unsur altında irdelemek lazım. Birincisi; en doğal hakkı elinden alınan insanların sessiz bekleyişi, İkincisi; geri dönüşüm, sürdürülebilirlik, küresel ısınma, doğal kaynakların azalması… gibi konuların aşkın içinde insanların yüzüne çarpılması. Bu iki olay içinde seyirci konuda savrulurken, Kayhan Berkin’in zekasından çıkan yönetimsel algıyla karşılaşıyoruz.
Anlatıcı rolündeki polis memuru Lockstock’u canlandıran Doruk Şengün’ün sahneleri oyunun nirengi noktaları. Onun anlatımları ile sahneler insanları fazlasıyla eğlendiriyor. Ceren Gündoğdu’nun sesine hayran kaldığımı söylemeliyim. O performans nedir gerçekten, büyüleyici! Mehmet Aykaç’ın geçmiş yorumdan izler taşıdığı karakterinde gösterdiği başarı son derece iyi. Bu arada sidik konuları içinde dinlediğimiz şarkılar birbirinden tebessümlü anları ortaya çıkarırken, özellikle yönetmenin tempoyu aksatmadan, sahne geçişlerini es vermeden yapması oyunun önünü açıyor. Gizem Erdem, Settar Tanrıöğen, Füsun Demirel… kısacası oyundaki herkes rolüne cuk diye oturmuş. İlk perdede grubun komedi anlamında performansını iyi bulduğumu, ikinci perdede ise daha çok mesaj vermek üzerine kurulu bir sistem oluştuğunu görüyorum.
Sidikli Kasabası müzikali, yıllar önce izlediğimiz İstanbul DT yorumumun tadını vermese de, 2022-2023 tiyatro sezonu içinde insanları sahnelere bağlayan yapıya sahip!