Yaşam Kaya
Nazım Hikmet’in ölümsüz eseri “Şeyh Bedreddin Destanı” İstanbul Devlet Tiyatrosu oyuncusu usta isim İlkay Akdağlı tarafından sahne yolculuğunu sürdürüyor. Canım Tiyatro prodüksiyonunda seyircisi karşısına geçen gösteri, bundan tam 30 sene önce ülke tiyatrosunun ve sinemasının duayen ismi Tuncel Kurtiz tarafından sahnelenmiş, döneminde oyunu seyreden İlkay Akdağlı bu eşsiz yoruma kendi ritüellerini katarak bambaşka bir anlatım ortaya çıkarmış. Nazım Hikmet’in kaleminden çıkan anlatımın özellikle Şeyh Bedreddin dönemindeki kültürel ve dini inanç kapsamında sahneye yansıyor oluşu, oyunu biz eleştirmenler için daha bir anlamlı hale dönüştürüyor. Tuncel Kurtiz’in söylediği gibi, bu oyun gerçekten ‘Günümüz için bir ayin…”
Osmanlı’nın fetret devri dediğimiz, iç kargaşanın yaşandığı dönemde tasavvufunu Anadolu topraklarına yayan Bedreddin, kültürel ve dini olarak barışçıl bir aile yapısıyla dünyaya gelmiş, kendi tasavvufunu müridlerine anlatırken insancıl özellikleri ön plana çıkarmış, paylaşımı ve kardeşliği destekleyen anlatımıyla İznik ve Ege bölgesinde etnik kökenine bakmaksızın bir çok kişiyi çevresine toplamış bir alimdir. Şeyh Bedreddin Osmanlı Devleti’nin parçalanıp şehzadelerin birbirleriyle mücadele ettiği dönemde etkin faaliyetlerde bulunmuş, ilim ve erdemi etrafta duyulmuş, Edirne’de hükümdarlığını ilan etmiş olan Musa Çelebi tarafından 1411 yılında kazasker tayin edilmiştir. Çelebi Mehmet, kardeşi Musa Çelebi karşısında galip gelip 1413 yılında hükümdar olunca Şeyh Bedreddin kazaskerlik görevinden alınmış, ilim ve erdemine saygı duyulduğundan maaş bağlanarak İznik’te oturtulmuştur. Osmanlı’nın kargaşalarla dolu döneminde halkın yaşadığı yoksulluğa ve zulme daha fazla sessiz kalamayarak öğrencisi Börklüce Mustafa tarafından başlatılan isyanla Osmanlı’ya karşı müritleri aracılığıyla savaşmıştır. Daha sonra kendisine de Rum illerine gidip isyanına devam etmişse de, yakalanıp idam edilmiştir. Şeyh Bedreddin savunduğu ideolojisiyle dünya tarihindeki ilk sosyalist düşünür olma ünvanını elde etmiştir. Osmanlı Padişahı 1. Mehmed, Bedreddin’i öldürmek istemese de, ulemanın kararıyla bu eylemi gerçekleştirmiştir.
İlkay Akdağlı oyunu sahneye aktarırken o dönemin Anadolu’sunda yer alan Şaman kültüründen yola çıkıyor. Gerçi bunu Tuncel Kurtiz’in 30 sene önceki aktarımında da görüyoruz, ama oyuncunun Bektaşi/Alevi kültürünün ögelerini içini serptiği bu algı, şu anda sahnelerde pekte görmediğimiz yepyeni bir durum. Özellikle Bedreddin döneminde Türklerin salt Araplaşmış bir İslamiyet’e değil, kendi inançlarıyla yoğrulmuş bir dine inandıkları aşikar. Bu minvalde sahneye tek başına çıkan oyuncu, Şaman ayini yaparken, bir yandan modern meddah tekniklerini kullanarak muhteşem bir işe imza atıyor. Oyunun can alıcı noktası konuşmanın şiirsel ilerleyen yapısı eşliğinde, Osmanlı topraklarındaki etnik insanlara şahit olmamız. Börklüce Mustafa’ nın Karaburun civarında başlattığı isyana destek veren Musevi, Hıristiyan insanlar tek bir amaç uğruna bir araya geliyor: Kardeşlik!
İlkay Akdağlı, Bedreddin’in tüm insanları kucaklayan yapısını öylesine derinlikli sahneye aktarmış ki; siz sahnede tek başına devleşen oyuncunun tarihsel izini sürüyorsunuz.
Genç kuşağın Şeyh Bedreddin gibi önemli tarihsel figürleri bilmesi şart. İlkay Akdağlı sezonun en iyi, en kaliteli çalışmalarından birisine imza atarken, genç kuşağı Tuncel Kurtiz oyunculuğu ile buluşturuyor. Oyunun insanı cezbeden müziklerine ayrı bir parantez açmalı. Tüm bunların ışığında Şeyh Bedreddin Destanı 2023 yılının en iyi çalışmalarından bir tanesi olmuş. Oyunu not edin, mutlaka izleyin!
yasam.kaya@gmail.com