[Öznur Oğraş Çolak’ın Cumhuriyet’te yayımlanan söyleşisini okurlarımızla paylaşıyoruz.]
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür Sanat Daire Başkanlığı’na, daha önce Ataşehir Belediyesi’nde başarılı işlere imza atan Tolga Volkan Aslan getirildi. Aslan, en önemli amaçlarından birinin bu şehirde yaşayan herkesin kültür ve sanata rahatça ulaşabilmesi olduğunun altını çiziyor.
Kolektif çalışma anlayışını benimsediğini vurgulayan, Metro Han’da buluştuğumuz Aslan ile yeni sanat mekãnlarını ve bu mekânlarda nasıl bir üretim süreci olacağını konuştuk.
Şu an Metro Han’dayız. Siz göreve gelmeden önce tamamlanmış bir proje burası ama asıl önemli olan nasıl bir program ile ilerleyecek ve sanatçılar ya da sanat öğrencileri buraları kullanmak istediklerinde bir ücret ödeyecekler mi?
Evet sizin de söylediğiniz gibi buradaki Metro Han gibi kültür varlıklarının bu şekilde restore ettiği yerlerin, kültürel hayata kazandırılması aslında başlı başına, benden önce başlamış ve çok doğru da yürüyen bir şey! İşte bu alan, kendi restorasyonunu görmüş, şimdi de sanatçılarıyla buluşmuş bir alan.
Buradaki temel perspektif, yakın zamanda serginin dışında yeni bir program başlayacak; Metro Han Günlükleri diye! Sanat buluşmaları, şiir matinesi, konserler vs. özel programlarla Metro Han, kendi vizyonunu yansıtarak sonrasında ise asıl buradaki en önemli amaçlardan biri yani kültürel alanların faaliyete geçirilmesindeki bizim en önemsediğimiz şey kültürün demokratikleşmesi, kültür hakkının demokratikleşmesi!
HALKA VE SANATÇIYA AÇIK!
Ve… Hayır ücret ödemeyecekler. Bir program dahilinde! Kültürü yönetme biçimimizden bahsetmek lazım burada! Kültürü yönetme biçimimizin kendisini bağımsızlaştırmaya çalışıyoruz. Derdimiz o! Burayı bizlerin yönettiği değil, sanatçıların, öğrencilerin, katılımcıların yönettiği yerler hale getirmek! Ona göre kendi programlarını, kendi içerisinde yapabilecek inisiyatifleri oluşturabilmek.
‘Kültür hakkının demokratikleşmesi’ derken neden bahsediyorsunuz?
Bir, halkın, vatandaşın kültüre her türlü şekilde ulaşabilmesi, bunu bir hak olarak, her şekilde özellikle yoksul kesimler de dâhil olmak üzere… Biz bunun için çalışıyoruz ve bunu da başarıyoruz diye düşünüyorum.
HAYDİ GELİN!
“Kültür hakkının demokratikleşmesi” sanatçı için de geçerli!
Evet zaten, ikinci olarak da kültür çalışanlarının, kültür emekçilerinin, kültür kurumlarının bu alanlarda bir şeyler üretebilmesi.
Bizim temelde baktığımız şey, bizim ürettiğimiz ve bizim yaptığımız “Hadi sizde buyurun gelin” dediğimiz bir şeyden ziyade üretecek mekanizmaların, yani tiyatrocuların, ressamların, heykeltıraşların bu alanları bağımsız bir şekilde kullanabilir hale gelmesi temel hedefimiz bu!
Şu an için düşündüğünüz daha doğrusu misyonum bu diye anlattıklarınız, sanatçılar için de büyük bir umut. İstanbul’da ciddi bir sahne sorunu var.
Açtığımız alanların kullanılması bizim için çok önemli! Yani şurada bir prova stüdyosunu yapalım gelsinler provalarını yapsınlar. Tiyatro alanları en önemli sorunlardan biri… Tiyatroların gerçekten üç dört tane İstanbul’daki temel sorununu çözdükten sonra geriye bir şey kalmıyor. Nedir; prova alanları istiyorlar bizden, bunu sağlamak zorundayız. Oyun oynayacak sahneler istiyorlar.
‘PROVA ALANLARI AÇTIK’
Bol bol sahne açacağız ama “o sahneyi de açtım gel sen kirala” gibi yaptığınızda da olmuyor. Sahnelerinizi, prova alanlarınızı açmak gibi yükümlülükleriniz var ki kısmen bunları başladık yapmaya! Fatih’te Ali Emiri Efendi Kültür Merkezi’nin bir alanını prova alanı olarak açtık.
Burada Metro Han var, Casa Botter açılıyor, Kenter Tiyatrosu, Muammer Karaca, Beyoğlu Sineması muazzam bir kültürel sıçrama alanına geldik. Tükenmeye başlamış olan kültürel kimliğini buranın, yeniden kazandırmak ama bunu biz olarak yapabilmek. O kişi, bu kişi, yöneten, mekanizma, erk değil. Hep beraber oturup konuşabildiğimiz, beraber karar verebildiğimiz, katılımcılara açabildiğimiz bir şekilde oturup sanatçılarla, inisiyatiflerle yapabilmek ki bunlar böyle, paket gibi tık tık açıldıkça siz de göreceksiniz.
KENTER TİYATROSU’NDAKİ SORUN TEKNİK!
Tiyatrocuların sahneye ihtiyaçları var. Ama buna rağmen, uzun bir süredir Kenter Tiyatrosu’na çivi çakılmadı ya da Muammer Karaca Tiyatrosu verilen tarihte bitecek mi? Bu konuda ne söylemek istersiniz?
Kenter Tiyatrosu, teknik olarak benim alanım değil. Çünkü teknik bir konusu da var oranın. Benim meselem, tıpkı burada Metro Han’da olduğu gibi restorasyonu tamamlanan kültür ve sanat alanlarının kullanma meselesi! Muammer Karaca Tiyatrosu için son tarih Şubat 2024 olarak görünüyor.
MUAMMER KARACA TİYATROSU!
Kenter Tiyatrosu için İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin bir açıklama borçlu olduğunu düşünüyorum. Bizleri, kamuyu aydınlatıcı ayrıntılı bir açıklama gelirse bu bizler için bir soru işareti olarak bir kenarda durmaz, açıklamaya göre sorularımız şekillenir.
Muammer Karaca Tiyatrosu’na gelecek olursak verilen son tarih 2024’ün şubat ayı. Hatta sahne ismi düşünüldü mü bilmiyorum. Genco Erkal Sahnesi olursa ne kadar yerinde bir karar olur.
Tiyatro için bize yapılan açıklama ise şöyle;
- Olası İstanbul depreminde yıkılma riski taşıyan betonarme bölümünün yıkılarak yeniden inşa edilmesi.
- Mevcut dikdörtgen sahne yerine, koltuk düzeni ve sahne görüş açısıyla uluslararası standartları yansıtan, çağdaş mimari özelliklerine sahip yeni nesil bir sahne tasarlandı.
- Salonun seyirci kapasitesi, 168 kişilik parter ve 43 kişilik balkonuyla toplamda 211 kişiye ulaşacak.
- Yatay ve düşey hareket edebilen döner sahne, aşağı yukarı hareket edebilen orkestra çukuru…
- Mevcut akustik tavan panelleri korundu.
- Tarihi tonozlu mekân ise sergi alanı olacak.