Meltem Gürlevik: Kadın Oyunlarının Çok Olması ve İzlenmesi Önemli Bir Gösterge

Pinterest LinkedIn Tumblr +

Meltem Gürlevik’le proje tasarımını, yazarlığını ve oyunculuğunu üstlendiği “Herkes Yolunda” adlı oyununu konuştuk. Gürlevik, “Bu oyunda dört oyuncuyuz: Kadın karakter, ışık, dekor, bir de ses” dedi.

Proje tasarımını, yazarlığını ve oyunculuğunu Meltem Gürlevik’in üstlendiği “Herkes Yolunda” adlı oyun, gitme-kalma çelişkisi içinde giderek yalnızlaşan bir karakterin bozkıra, çocukluk evine, annesine dönme sürecini konu ediniyor.

Oyun iyi eleştirilerle yoluna devam ederken biz de Gürlevik’le bir araya geldik. Kendisine oyunun nasıl ortaya çıktığını, hikâye anlatımında biçimin önemini ve kadın oyunlarının günümüzdeki durumunu sorduk.

“Herkes Yolunda” nasıl ortaya çıktı? Yazım ve sahnelenme sürecine dair bize neler söylemek istersiniz?

2019’da temellerini attığım kısa kısa hikâyelerden açığa çıktı aslında. Hepsinin temelinde de gitmek ve bir anne-kız ilişkisi vardı. Bir kadın hikâyesiydi yani. Tek kişilik bir hikâye anlatımı düşünüyordum. İçinde müziğin, ışığın, dansın oyuncu olarak var olduğu bir metin arayışıyla yola çıktım. Oyundaki masallar falan zaten vardı ama bu benim ilk pratiğim olduğu için yazma cesaretine ve motivasyona ihtiyaç duyuyordum. Pandemi, hayat gailesi sonrasında 2022’de tekrar başına oturdum. İlk dikkatimi çeken şey, aradan geçen zamana karşın gitme mevzusunun güncelliğini katbekat artırmış olmasıydı.

Bütün metni doğaçlamalarla beraber prova ede ede yazdım. Yazıya dökülmeyecek dans gibi şeyler de fotoğraf olarak aklıma yazıldı. Ancak ekip kurup sahne üzerinde ciddi ciddi çalışmaya ekim ayında başladım. Ocak gibi de bitti zaten.

‘TEZER ÖZLÜ VE SEVGİ SOYSAL ETKİSİ’

Sevgi Soysal’ın ‘Tutkulu Perçem’ ve Tezer Özlü’nün ‘Yeniden Akdeniz’ öykülerinden ilham aldığınızı okuduk. Bize biraz bu süreci anlatır mısınız?

Ben öykü okumayı çok severim. Tezer Özlü, Leyla Erbil, Sevgi Soysal çok beslendiğim kadın yazarlardır. Örneğin Tezer Özlü’nün öykülerindeki isimsiz kadınlar gibi ben de bu oyundaki kadına bir isim vermedim. Herhangi bir kadın olabilir çünkü o. Pek çok kişi benzer şeyleri yaşıyor. Sevgi Soysal’dansa karakterin oyunsu yanını aldım. O bende hep yeni imajlar yaratıyor. Böyle kadınlar var. Belki ben de onlardan biriyim.

Bütün bunlarla beraber kadın karakterler, toplumsal olana karşı çıkışlarıyla beraber bana çok ilham verdiler. Öte yandan oyunda açık bazı referanslar var. Mesela benim karakterim Tezer Özlü okuyor. Yine oyunda Sevgi Soysal’ın cümlelerini duyuyoruz.

Oyunun senaryosu, yönetmenliği ve oyunculuğu size ait. Bu durumun avantajları ve dezavantajları nelerdir?

İşin başından beri kafamda belli imajlar vardı. Bir yönetmenle çalışıp ona bu imajları anlatmanın zor olduğu kanısına vardım. Oyun daha çok pratiğe ve provalara kalmıştı. Kendi işimi kolaylaştırmıştım yani, bunu bir avantaja dönüştürmüştüm. Çok güvendiğim insanlara özel bir gösterim yaptım, onlardan aldığım geri dönüşler neticesinde oyuna son halini verdim. İşin avantajı buydu.

Dezavantajı ise bazen kendimi yalnız hissediyordum. Bazen işin içinden çıkamadığım oluyordu. Bunu da bahsettiğim dış gözlerin yardımıyla kapattım. Yani çok bir dezavantajı olduğunu söyleyemem.

‘BU OYUNDA DÖRT OYUNCUYUZ: KADIN KARAKTER, IŞIK, DEKOR, BİR DE SES’

Oyundaki ses ve renk kullanımı da ayrıca dikkat çekici. Biraz da bundan bahsedelim mi?

Yola çıkarken hedefim hikâye anlatıcılığıydı ama bunu başka bir biçimde anlatmak istiyordum. Bu oyunda dört oyuncuyuz. Bir kadın karakter var, bir ışık var, bir dekor var, bir de ses var. Öyle bir şey yaratmak istedim ki biri birinden kopuk olmasın. Biri çıktığında oyun çökecek derecede hem de. Ses tasarımcımız Doruk, ondan istediğim şeyi muhteşem şekilde yaptı. Işığı yapan arkadaşım Seril de aynı şekilde. Aklımdaki atmosferi renklerle çok güzel bir şekilde buluşturduk. Böylece istediğim birliktelik yaratılmış oldu. Bu açıdan şanslıyım. Ekibime de buradan çok teşekkür ediyorum.

“Herkes Yolunda” bir kadın hikâyesi. Gitmek isteyen ve türlü badireden sonra buna cüret eden bir kadının hikâyesi. Peki bir kavram olarak “gitmek” size ne ifade ediyor?

“Gitmek” meselesi son üç yıldır hayatımda. Oyundaki karakter gibi hayatıma bir anda dahil oldu. Arkadaşlarım ülkeden gidince bunun üzerimdeki etkisi tahminimden de büyük oldu. Beri yandan işin bir de “kalmak” boyutu var. Gitmek kolay değil, kalmak da öyle. İkisi de bir mücadele yöntemi. İkisi de arayışa dair. Bir kadın olarak var olma çabası ise ekstra bir yük yaratıyor. Eril zihniyet her yeri kuşatmış durumda.

Oyunu oluştururken “gitmek” meselesini çok yönlü olarak anlatmaya çalıştım. Mesela önce bir erkek olarak babası gidiyor, sonra arkadaşları gidiyor falan. Karakter de bozkıra, çocukluğuna, dişil ve anaç olana, yani anneye gitmek istiyor.

‘KADIN OYUNLARININ ÇOK OLMASI VE İZLENMESİ DE ÖNEMLİ BİR GÖSTERGE’

Sahnelerde giderek daha çok kadın hikâyesi izliyoruz. Bir muhalefet ve mücadele yöntemi olarak tiyatro sizin için ne ifade ediyor?

Bence çok geç kaldık. 2023 yılında “Kadın oyunları arttı” diye bir cümle kuruyoruz, ne acı ki bu bizim gerçeğimiz. Yurt dışında da bir sürü oyun izliyoruz, orada mesele bambaşka bir yere gelmiş. Orada kadın meselesi yok mu? Tabii ki var ama tartıştığımız meseleler başka. Biz hâlâ temel şeylerin peşindeyiz, bunların aşılmış olması gerekiyordu.

Kadın oyunlarının çok olması ve izlenmesi de önemli bir gösterge. Demek ki bu bir ihtiyaç. Herkes tarafından takip ediliyor. Tiyatro bu noktada benim için önemli bir mücadele alanı tabii ki. Ben kadınlardan ilham alarak ilerliyorum.

Bize tavsiye edeceğiniz oyunlar hangileri?

“Bir Tatlı Kaşığı Çamur” var. Bu da bir kadın hikâyesi. Rejisi ve oyuncuları da kadınlardan oluşuyor. Sahnede ortaya koydukları biçim çok güzel. “Istırap Korosu” da çok dinamik bir oyun. İki oyuncunun arasında pinpon topu gibi akıyor oyun. “Tilkiler ve Kötü Kalpli İtler” de güzel bir oyun. O da göçmen bir kadının hikâyesi.

Son zamanlarda neler yapıyorsunuz? Yeni projelerinizden konuşalım biraz da.

Diziler, kısa film projeleri oluyor tabii. Bunun haricinde ben şehir plancıyım bir yandan da. Bu da benim için ekstra bir parametre. Sabah sekiz akşam beş bir mesaiyi tamamlayıp oradan oyun provalarına gide gele büyük bir emekle çıktı mesela bu oyun. Oyunumuz daha taze, bir süre bunun tadını çıkaralım. Sonra devamı gelecek elbet.

DUVAR

Paylaş.

Yazarın bütün yazıları için: Hüseyin (Yönetici)

Yanıtla