27 Mart Dünya Tiyatrolar Gününe Buruk Bir Kutlama

Pinterest LinkedIn Tumblr +

Erdoğan Mitrani

1948’de UNESCO ve uluslararası tiyatro toplumu tarafından Prag‘da kurulan Uluslararası Tiyatrolar Birliği (International Theatre Institute – ITI), Dünya Tiyatrolar Günü, kabul edilişinden bu yana her yıl, Uluslar Tiyatrosu’nun (Theatre of Nations) Paris’te 1962’de açılmış olduğu 27 Mart günü, ITI’nin şu an sayısı 100’ü bulan dünya çapındaki merkezlerinde çeşitli etkinliklerle kutlanmaktadır. Kutlamalarda yer alan çok sayıda ulusal ve uluslararası etkinliğin en önemlilerinden biri dünya çapında başarı kazanmış bir tiyatro oyuncusu, yönetmeni veya yazarın yazdığı evrensel bildirgedir.

İlk bildirge 1962’de Jean Cocteau tarafından yazılmıştır. Bu yılın uluslararası bildirgesini hem tiyatroda, hem de sinemada ve televizyonda yaptığı çalışmalarla ün yapmış 1932 doğumlu Mısırlı aktris Samiha Ayoub, ulusal bildirgeyi de1941 İstanbul doğumlu tiyatro eleştirmeni, yazar, akademisyen, çevirmen. Prof. Dr. Ayşegül Yüksel kaleme almışlardır.

Yenilerde yaşadığımız deprem felaketinin şokunu henüz atlatamamış da olsak, tiyatronun özgürleştirici ve teselli edici gücüne sığınarak ve “her şeye rağmen sanat” diyerek, bu çok önemli günü, buruk da olsa coşkuyla, tabii ki bir oyun izleyerek kutladık.

(Serkan Abeş’in yazdığı, yönettiği, oynadığı, sahne ve ışık tasarımını üstlendiği “Absürt Senfoni”ye ait izlenimlerimi yakında yazacağım ama siz arada oyunu mutlaka izleyin derim.

07 & 08 Nisan Apartman Sahne ve 26 Nisan Kadıköy Emek Tiyatrosunda)

Ama kutlamanın keyfini pek de sürdüremedik. Sanayi mahallesinin kuruluğunu 6 yıldır çölde bir vaha gibi ışıl ışıl aydınlatmış olan, hem kendi yapımlarından hem misafir topluluklardan çok sayıda üst düzey oyuna ev sahipliği yapan K! Kültüral Performing Arts’ın kamuoyuna duyurusu içimizi acıttı.

Önce duyuruyu paylaşayım:

Kültüral Performing Arts Tiyatrosu olarak siz tiyatro severlerle hem tiyatromuz, hem de şehrimiz İstanbul’un sanatsal ve kültürel değerine yönelik olarak paylaşacağımız önemli bir haberimiz var. 

Levent Sanayi’de yer alan ve seyircisiyle buluşmaya “bizzat inşa ettiğimiz” kucağında, 2017 yılında başladığımız sahnemizde, Şubat 2023 itibariyle tüm mekânsal faaliyetlerimizi sona erdirmek durumunda kaldık. 

Açıldığımız günden bu yana iç yapımlarımızın yanı sıra çok sayıda bağımsız tiyatro ile birlikte perde açan bir sahne olduk; 400’den fazla oyun, özel gösterimler ve atölyeler…

Sanayi bölgesine yerleştirip “yoktan var ettiğimiz” tiyatromuzun dili, teatral üslubumuz ve tercihlerimiz son altı yıldır İstanbul bağımsız tiyatrolar hareketine önemli bir ivme kazandırdı. Sahnemize büyük zaman, emek ve şahsi bütçelerimizden önemli maddi yatırımlar yaptık. Önceliğimiz ticari hesaplar yerine, sanatın devamlılığı ve nitelik oldu.

Ancak…

Sahnemizin mülk paydaşlarından ve tiyatromuzun kurucularından biri olan destekçimiz, tek muhatabımız Yakup Almelek ile Ağustos 2022’den itibaren sağlıklı iletişim kuramadık. Bu süreçte Almelek ailesinin konuyla ilgili yeterli bilgisi olmayan fertleri tarafından tüm iletişim kanalları kapatıldı, ekibimiz aylar boyunca süren ağır bir mobbinge maruz bırakıldı. 

Binamızın “resmî mülk sahipleri” olan Almelek hisse ortakları tarafından, tiyatronun “kurucu yazarı” ve “destekçisi” Yakup Almelek ile görüşmemiz engellendi.

Bu süreçte, tarafımıza gönderileceğine dair söz verilen kira sözleşmesi yanıltıcı, oyalayıcı beyanların ardından gönderilmeyerek teknik, fiziki ve hukuki olarak işimizi sürdürmemiz imkânsız hale getirildi. 

Almelek ailesine asla ulaşılamadı.

Yakup Almelek ve Yağmur Yağmur’un öncülüğünde kurulan Kültüral Performing Arts’tan ani bir şekilde ayrılan Yakup Almelek, mekânın tiyatromuzun sahnesi olarak kullanılmaya devam edeceğine yönelik olarak verdiği sözü de maalesef tutmadı.

Tüm bunlarla her gün mücadele ederken, büyük özveriyle kurduğumuz yapının devamlılığı düşüncesiyle sahneyi yaşatmak bizim sorumluluğumuzdu. 

Kültüral Performing Arts Tiyatrosu olarak kurucu sanat yönetmenimiz Yağmur Yağmur‘un şahsi inisiyatifi ve yaratılan maddi kaynaklarla 2022-2023 sezonunu açtık ve Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat deprem felaketlerine değin aralıksız olarak program yapmaya devam ettik. 

Ancak sonrası için farklı bir tasarrufumuz olamazdı. Büyük emekle bağlı olduğumuz sahnemizi, her santimiyle vedalaşarak tahliye ettik.

Artık sahnesi olmayan bir tiyatroyuz. 

Ve yeni bir yolculuğa çıkıyoruz. Kırgın, üzgün ve hatta öfkeliyiz.

Tiyatro mekanları sayıca o kadar az ve İstanbul için o kadar değerli ki… Paylaştığımız inanca göre sahnelerimizin her biri özel statülü birer kamusal alan. Tiyatro yapan ödeneksiz topluluklar maddi manevi müthiş zorluklar içinde, fedakârca anlatıyor hikâyelerini. 

Bizim başımıza gelen bu dolambaçlı ihaneti hiçbir sanat topluluğunun tecrübe etmesini istemiyoruz. Son olsun hatta.

Tiyatro sermayeye yenilmesin. Yenilmemeli. Korunmalı ve yaşatılmalı. 

Altı yıldır bizi hiçbir koşulda yalnız bırakmayan, oyunlarımızı alkışlayan, salonumuzu şereflendiren, dijital gösterimlerimizi ve aylık programlarımızı takip eden kıymetli seyircimize, beraber çalıştığımız ekiplere ve kültür sanat kamuoyuna saygıyla duyururuz.

Biz artık evimizde yokuz.

Sahnemiz boş. 

Temsil ettiğimiz “alternatif tiyatro düşüncesi” artık o mekânda perde açmayacak. 

Çok sevdiğimiz mahallemiz Sanayi’nin kapkaranlık sokaklarını tiyatroyla aydınlattığımız ve kapımızda kesilen ağacın yerine diktiğimiz ıhlamur ağacı için mutluyuz.

Yarın kıyamet kopacağını bilsem, bugün yeni bir tiyatro daha açardım, diyen Muhsin Ertuğrul’a saygımızla, selamımızla devam edeceğiz. 

Bize yapılanı ve yaşatılanı elbette unutmayacak ve unutturmayacağız. 

YAŞASIN EMEK!

YAŞASIN TİYATRO!

YAŞASIN TAM BAĞIMSIZ SANAT!

Hoşçakalın, sağlıcakla kalın. 

K! Kültüral Performing Arts Tiyatrosu 

Olayı uzun uzun Yağmur Yağmur ile konuştum. Anladığım kadarıyla, mülk sahipleriyle sorunlar çıkmasından bir süre sonra, sanatsever bir yazar olarak tanıdığım, bu mekânı var etmekten çok mutlu olduğunu ve gurur duyduğunu defalarca belirtmiş olan Yakup Almelek, Yağmur’u telefonla arayarak bu olaylara çok üzüldüğünü, en kısa zamanda gelip her şeyi düzelteceğini ve eskisi gibi devam edileceğini belirtmiş. Ancak bu telefon konuşmasının ardından her türlü iletişim engellenmiş, gerek Yakup beye gerekse Almelek hisse ortaklarına ulaşmak kesinlikle mümkün olamamış.

Sohbet etme fırsatı bulduğumda, edebiyata ve tiyatroya sevgi ve saygıyla bağlı bir insan olarak tanıdığım, tiyatronun “kurucu yazarı” ve “destekçisi” Yakup Almelek’in, Yağmur Yağmur ile görüşememesi, ya da binanın “resmî mülk sahipleri”nce görüştürülmemesi, bir sanat insanı olarak bilip sevdiğim Yakup Almelek’i, bu kez dolaylı olarak sanat düşmanı pozisyonuna sokuyor.

Tabii ki, sadece ulaşabildiklerimden aldığım bilgilerle kimseyi şu veya bu şekilde itham etmek ya da töhmet altında bırakmak istemem. Bu sebeple, duruma açıklık getirmek isterlerse, bu sütunların gerek sayın Almelek’e gerekse diğer hisse ortaklarına her zaman açık olduğunu, konuyla ilgili açıklamak istedikleri her türlü bilgi ve cevabı burada aynen yayınlayacağımı özellikle belirtmek isterim.

Dünya Tiyatro Günü kutlu olsun.

NOT : Bu yazı Mimesis Sahne Sanatları Portali için hazırlanmıştır.

Paylaş.

Yazarın bütün yazıları için: Erdoğan Mitrani

Yanıtla