Bahar Çuhadar
Geçen senelerin 8 Mart Gece Yürüyüşü’nün en akılda kalıcı sloganıydı; ‘Umutsuzluğa kapılırsan bu kalabalığı hatırla’. 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü sebebiyle yazının başlıklarında 8 Mart sloganları kullandım. Bu hafta sizi bir kadın oyunu izlemeye davet ediyorum, umutsuzluğa kapılırsak hayat dolu kalabalığımızda doğan hikâyelerimizden güç almak için…
GECELERİ DE SOKAKLARI DA MEYDANLARI DA…
‘NORA2’/BAHÇEGALATA
Henrik Ibsen’in ‘Nora’sı ‘feminist bilinçlenmesini’ yaşayıp evini, kocasını ve çocuklarını terk ettiğinde 1800’lerin dünyasında yaşıyordu. Bu kurmaca karaktere, Lucas Hnath eliyle bir ‘devam hikâyesi’ yazılmıştı. ‘Nora2’, Nora’yı kapıyı çarpıp çıktıktan 15 sene sonra bir zamanlar evi olan yere döndürüyor. Böylece seyirci de aradan geçen sürede bu cesur kadının kendine ait bir hayatı nasıl kurduğunu öğreniyor; geride bıraktığı kocası, kızı ve evlilik müessesesiyle hesaplaşmasına tanık oluyor. Saim Güveloğlu’nun yönetiminde Tülin Özen, Nihal Geyran Koldaş, Zeynep Çötelioğlu ve Tansu Biçer’in izlemesi çok keyifli, başarılı performanslarıyla… Yarın 20.30’da Alan Kadıköy’de.
Kadın cinayetleri politiktir
‘KÜVETTEKİ GELİNLER’/TATBİKAT SAHNESİ
Erkekler tarafından öldürülen kadınların cesetleri evlerinde, sokakta, çöp konteynerlerinde, denizlerin diplerinde, yol kenarlarında, bavullarda bulunuyor. Beth Graham ile Charlie Tomlinson’ın yazdığı oyun 1915’in İngiltere’sinde aynı erkek tarafından küvette boğularak öldürülmüş üç kadının (Bessie, Margaret, Alice) öyküsü esasen. Ama Erdal Beşikçioğlu yönetimindeki oyun gündemimizden, hayatımızdan hiç çıkmayan kadın cinayetlerini de anlatıyor. Hazal Türesan, Selin Zafertepe ve Naz Göktan su dolu küvetlerin içinde ve etrafında sınır zorlayıcı birer performans sergiliyor.
Yarın ve 13 Mart’ta 20.30’da Ankara Tatbikat Sahnesi’nde.
Kadın, yaşam, özgürlük!
‘CELİLE’/KADIKÖY HALK TİYATROSU
Yakın Türkiye tarihinin, hikâyesini öğrendikçe ondan aldığımız ilhamın arttığı sayısız kadınından biri. Osmanlı’nın ilk kadın ressamlarından, Nâzım Hikmet’in annesi Celile’nin saray soylusu olarak başlayan, Galata Köprüsü’nde açlık grevine uzanan şaşaa ve mücadele dolu hayatı… Ali Yalçıner’in yazıp yönettiği, müzik, şiir ve resimle anlatılan bu çarpıcı yaşamöyküsünde
Celile’yi Ayşegül Yalçıner canlandırıyor.
Yarın 20.30’da İstanbul Yunus Emre Kültür Merkezi’nde.
Görünmeyen emek, sesini yükselt!
‘BİR TATLI KAŞIĞI ÇAMUR’/NUSHU TİYATRO&ECHOES SAHNE
40’larında, hayatı mutfakta geçen bir kadın yaptığı yemeklerden, kocasından, babaannesinden, çocukluğundan, çocukluk aşkından bahsedecek. Kulağa ‘tipik bir kadın oyunu’ fikri gibi gelse de Elif Candan’ın eseri pek çok yönüyle seyirciyi ters köşe etmeye niyetli. Candan’ın, toplumsal cinsiyet üzerine yapılan akademik çalışmalar kapsamındaki röportajlar sonucunda yazdığı oyununu, fiziksel tiyatro alanında yoğunlaşan Pınar Akkuzu yönetiyor. Karakterin hem içerik hem biçimsel anlamda tüm kadınlara tercüman olduğu, seslerini çoğalttığı anlatıda oyuncular; fiziksel tiyatro teknikleriyle performatif oyunculuk ve çağdaş dans olanaklarından faydalanarak, sözlerin ve bedenin hareket ve anlam olasılıklarını araştırıyor. Seyirciye sık duyduklarını, pek duymadığı biçimde anlatıyor Bengisu İspir ile Cansu Canaslan. 17 Mart Cuma 20.30’da İstanbul Oyun Atölyesi’nde.
Çevir dünyayı, tersine dönsün
‘GIRLS’/DANDUN TİYATRO
Üç genç kadının tam bir sene önce kurduğu Dandun’un ikinci oyunu ‘Girls’ Boko Haram terör örgütünün 2014’te rehin aldığı 276 kız öğrenci arasından, 3 en yakın arkadaşın hikâyesini getiriyor seyircinin önüne. Theresa Ikoko’nun yazdığı oyun Nazlı İnan’ın yönetiminde, ekibin kendi ifadesiyle ‘Savaşa, kadınlara ve çocukların maruz kaldıklarına karşı bir protesto’ olarak sahneleniyor. Kızların önüne çekilen sınırlar ve örülen duvarlara karşı seslerini sahneden rengârenk bir atmosferle, kasvetten uzak bir yaklaşımla, didaktik değil gündelik bir dille yükseltiyorlar. Sahnede Bahar Seki, Deniz Ekinci ve Eda Akalın var. 14 Mart Salı 20.30’da İstanbul Koma Sahnesi’nde.