[Sanat Meclisi’nin hazırladığı, Ocak ayında gerçekleşen hak ihlallerini içeren raporu okurlarımızla paylaşıyoruz:]
Sanat alanında yasaklar ve hak ihlalleri, yeni yılda da karşımıza dikiliverdi. İşte Ocak 2023’de sanat alanının başına gelenler:
- Mardin’in Nusaybin ilçesinde bir kafede Kürt sanatçı Kasım Taşdoğan’ın vereceği konser Nusaybin İlçe Emniyet Müdürlüğü ve kayyım yönetimindeki Nusaybin Belediyesi zabıta ekiplerinin tehditleri sonucu iptal edildi. Konserden 2 saat önce salona giden polisler ve zabıta, konser için izin olmadığını belirterek, konser yapılırsa müdahale edip salonu mühürleyeceklerini söylediler… Ve konser iptal edildi. Bir açıklama yapan sanatçı Taşdoğan ise, konserin gerekçesiz iptal edildiğine dikkat çekerek, “Üzgün değiliz, öfkeli değiliz, umurumuzda değil” tepkisinde bulundu.
- Yazar Murat Kahraman’ın ‘Bitmeyen Veda’ ve ‘Çığlık’ kitaplarına, ‘terör örgütü propagandası’ iddiasıyla toplatma kararı verildi. Tunceli Sulh Ceza Hâkimliği kitapların basım, dağıtım, satış yasağı ve tüm nüshalarına el konulmasını istedi ve karara itiraz yolunun açık olduğu belirtti. 2004’te yayınlanan Çığlık ve 2019’da yayınlanan Bitmeyen Veda kitaplarının yıllar sonra keyfi kararla yasaklanması tepki çekti. Kahraman, “İşlenen insanlık suçlarını dile getirmek suç olmadığı gibi insani bir görevdir. Uluslararası hukuku işleyeceğiz” dedi.
- Kamuda sözleşmeli olarak çalışan personellerin kadroya geçirilmesine dair kanun teklifi TBMM Genel Kurulu’nda kabul edildi, ancak Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı olarak çalışan figüran sözleşmeli personel kadro kapsamının dışında kalacak. Gerekçe olarak, figüranların kısmi zamanlı çalışması gösterildi. Oysa yasa, figüranlık hariç sanat kurumlarının tüm personelini, yani 4B’li personel, mahalli idareler personeli, teşkilat kanunlarına dayalı olarak çalışan sözleşmeli personel, Kültür ve Turizm Bakanlığı sanatçıları, kamu dışı aile sağlığı çalışanları, vekil imam hatip ve müezzin kayyımlar ile vekil ebe ve hemşireleri kapsıyor. Sözleşmeli personel alımında uygulanacak sınavlar ve istisnalar, bunlara ödenebilecek ücretlerin üst sınırları ile verilecek iş sonu tazminatı miktarı, kullandırılacak izinler, pozisyon unvan ve nitelikleri, sözleşme fesih halleri, pozisyonların iptali, istihdama dair hususlar ile yurt dışı teşkilatlarında istihdam edilecek personel için uygulanacak sözleşme esas ve usuller Cumhurbaşkanınca belirlenecek.
- Bir yılda yüzde 250 artan kâğıt maliyetleri birçok yayıncıyı çıkmaza soktu. Dışa bağımlı kâğıt ve baskı maliyetleri, Türk lirasının döviz karşısında değer yitirmesi nedeniyle yükseldi ve dergiler yayın hayatına son vermeye başladı. Socrates Dergisi: “Kâğıt, matbaa, dağıtım, kargo fiyatları çok fahiş noktalara geldi. Özellikle kâğıt ve matbaa ücretleri zaten avro ile endeksli. Sizin ekstra zamlar yapmanız lazım. Bu sefer okuyucuya durumu anlatmakta zorlanıyorsunuz. Basılı dergi umudu Socrates için tamamen rafa kalkmadı, yalnızca askıya alındı.” Geçmişi 90 yıla dayanan Varlık dergisi de mağduriyet yaşayanlar arasında: “Sürdürüyoruz ama çok zor. Kâğıt ve matbaa maliyetlerimiz katlanarak artıyor. Satışlar maliyetleri karşılamıyor. Arada mecburen fiyat artırmak zorunda kalıyoruz. O da satışları düşürüyor. Biz de ne yapacağımızı şaşırdık. Dergicilik hiçbir zaman destek görmedi zaten ama ekonomik kriz tuz biber oldu. Mevcut iktidarın kültüre karşı anlayışı da belli… Köstek olmasın yeter diye düşünüyoruz.” Yayıncılar Telif Hakları ve Lisanslama Meslek Birliği (YAYBİR) Başkanı Mustafa Aksoy: “10 yıl felsefe dergisi çıkarttım. Bana bir ev parasına patladı. Hele periyodik yayın yapmak çok zor. Süreli yayıncılık, kitap yayıncılığından çok daha zor… Günümüzde ilan almıyorsa çıkması neredeyse imkânsız! Kâğıt, matbaa maliyetlerinin ötesinde işletme maliyetleri de çok yükseldi. Bakanlık desteği ise abonelik sistemiyle çalışıyor. 100-150 arasında alım yapıyor.” Yayıncılar Kooperatifi (Yay-Koop) Yönetim Kurulu Başkanı Elif Akkaya: “Zaten üretim problemli, satamıyor. 10 aydır ne kadar ürettiysek onlar da elimizde bir finansal borç olarak duruyor. Önümüzdeki süreçte ciddi bir işçi kıyımı da gelecek. Bu son enflasyon artışları, asgari ücret zamları artık büyük ve orta ölçekli yayınevlerini zorda bırakıyor. Küçük yayıncılar zaten kendi emeğiyle tek başına sürdürüyordu. Onlar zaten kabuğuna çekildi. Orta ve büyük ölçekli olanlar iflasın eşiğinde. Kültür sanat dünyasının içinde olduğu bu darboğaz Kültür Bakanlığı’nın büyük bir utancı olmalı.”
- Devlet Tiyatrosu’nda (DT) “sanatçı temsilcisi” göreve ilk kez seçimle değil atamayla getirildi. Genel Müdür Mustafa Kurt, yasada ne yazıyorsa onu uyguladıklarını söylüyor, ancak,“O halde 4 dönemdir siz neden yasada yazdığı şekilde atama yolu ile değil de seçim yoluyla gerçekleştiriyordunuz” sorusuna, “Boş verin bunları, böyle şeylerle kendinizi kullandırtmayın” yanıtını veriyor ve devam ediyor: “Ben toplantı odasına girdiğimde ayağa kalkmayan sanatçı temsilcileri gördüm. Yabancı bir topluluğun bizi ziyaretinde üstü başı, kılığı kıyafeti düzgün olmayan sanatçı temsilcileri gördüm. Ben artık bu gibi temsilcilerle çalışmak istemiyorum.”
- Yönetmen ve senarist Nuri Bilge Ceylan, Ahlat Ağacı filminde yer verdiği mektupta Polat Onat’a ait metni izinsiz kullandığı gerekçesiyle tazminata mahkum edildi. Mahkeme, “esere tecavüzün tespitine” kararı verdi. Mahkeme, eser sahibine maddi ve manevi tazminat ödenmesine hükmetti.
- 15 yıldan beri Kocaeli 2 No’lu F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevinde yatan ve Ozan Veli mahlasıyla bilinen Resul Sarıgöl’ün, şair Şükrü Erbaş’a göndermek istediği şiir kitabı “sakıncalı” bulundu. Cezaevinin Eğitim Kurulu heyeti, posta yolu ile dışarıya gönderilmek istenen ‘Otların Uğultusu Altında’ adlı kitabı incelemek için toplandı. İçerisinde cezaevi müdürü ile psikolog ve kütüphane memurunun da bulunduğu altı kişilik heyet, kitabın gönderilmeyip arşive kaldırılmasına karar verdi. Kararda, şu ifadeler yer aldı: “Kitap üzerine yazmış olduğu notlar, karşı tarafa mektup niteliğinde değerlendirilmiştir. İlgili hükümlünün ‘terör örgütü üyesi’ olması göz önünde bulundurulduğunda belirtilen bu notların örgütsel amaçlı faaliyet ve haberleşmelerine imkân sağlayabileceği, kurum güvenlik ve asayişini tehlikeye düşürebileceği anlaşılmıştır.” Şair Şükrü Erbaş, gelişmeye bir mesajla tepki gösterdi: “Ancak bu kişisel bir konu değil. Yaşadığımız cehennemin bin bir fotoğrafından birisi.”
- Tiyatro Kooperatifi, özel tiyatrolar için dört talep sıralandı: 1- Özel tiyatro biletlerindeki KDV oranı kalıcı olarak sıfırlanmalı veya en alt vergi diliminden değerlendirilmelidir. 2- Kurumlar Vergisi ile Gelir Vergisinin yüksek dilimleri; özel tiyatrolar üzerinde bir yüktür ve bu yük kaldırılmalıdır. 3- Özel tiyatrolara sponsor olan gerçek ve tüzel kişilerin yaptığı harcamalar, Kurumlar/ Gelir Vergisinden mahsup edilebilmelidir. 4- Özel tiyatroların bağış ve/veya yardım alabilmesi sağlanmalıdır.
- İcracı Sanatçılar ve Müzisyenler Meslek Birliği (TSMB) ve Müzik Yorumcuları Meslek Birliği (MÜYORBİR) temsilcilerinin katıldığı çalıştayda yapılan sunumda; müzisyenlerin yüzde 40’ının sağlık sigortasının olmadığı, yüzde 84’ünün yevmiyeli çalıştığı, yüzde 67’sinin ise kayıt dışı faaliyette bulunduğu anlatıldı. Düğün salonu ve lokanta federasyonları adına toplantıya katılan işveren temsilcileri ise en büyük sorunun kayıtdışı ve sigortasız müzisyen çalıştırmak olduğunu söylediler. Birçok müzisyen, devlet memuru ya da başka işlerde çalışıyor, bu yüzden sigorta yapılamıyor. Sonuç olarak işletmelere çok büyük cezalar kesiliyor. Kayıtdışı istihdam en büyük sorunları. Zira müzisyene ödenilen para gösterilemiyor. Mekânlarda çalan öğrenciler de aldıkları burs kesilmesin diye sigorta yaptırmak istemiyorlar. Verilen bilgiye göre Türkiye’de yılda 500 bin düğün oluyor ve toplamda 17 bin düğün salonu var. Buralarda 68 bin müzisyen sahne alıyor. Bunların kaçının kayıt altında olduğu bilinmiyor.
Gittikçe derinleşen kriz sanat alanında da hareketlenmelere yol açtı. Müzik alanı, tiyatro yöneticileri, yayıncılar krizden darbe yemeden çıkmanın yollarını tartışıyorlar. Bir kesim krize çare bulunamayacağı yaklaşımında, bir diğer kesim 2023 yılında yapılacak seçimlerden medet umuyor. Seçime doğru oy peşinde koşan siyasiler sanat alanının dertleriyle ilgilenir gibi görünüyorlar ama umudu sadece parlamentoya bağlayan sağdan sola bütün kesimler lafın sonunu “bize oy verirseniz dertlerinize çare buluruz”a getiriyorlar. Diğer yandan ise, kitaba ve konsere yasakla günler akıp gidiyor.