Ayşe Draz & Mehmet Kerem Özel
Türkiye’den ve dünyadan tiyatro, dans ve performans disiplinlerinde üretilen alternatif işlerin yanı sıra atölyelerin, konuşmaların, partilerin yer aldığı ve bu yıl tekrar tamamen fiziksel olarak 17-24 Eylül tarihleri arasında gerçekleşen Istanbul Fringe Festival programının Brezilya’dan gelen konuğu Giro8 Cia. de Dança idi. Kuruluşundan bu yana topluluğun sanat yönetmenliğini ve koreograflığını yapan Joisy Amorim ünlü Brezilyalı ve uluslararası öğretmenler ile yaratıcılardan kurslar aldı. İlk gösterisini 2011 yılında sahneleyen Giro8 Cia. de Dança beş yıl içinde Goiás Eyaleti Hükümeti’nin (Brezilya) Kültürel Liyakat Madalyası’nı aldı. Istanbul Fringe Festival kapsamında 22 Eylül’de Enka Oditoryumu’nda sahneledikleri son gösterileri Sr. Will, prömiyer yaptığı Haziran 2017’den bu yana Goiânia’da (BR) ve dört İspanyol şehrinde sahnelendi.
Performansın özü sizce nedir?
Performans, gerçekliğin temsilini sahneye taşır, onu yeniden yaratır ve izleyiciyi, yaşamın olduğu kadar varoluşun kendisini de takdir etmeye yönlendirir. Performansın içinden dans ederek geçmek, bir insanın en mahrem arzuları ve hayalleriyle bağ kurmasına yardımcı olur. Ayrıca, daha iyi bir gelecek inancına bağlı olarak, değişim arzusunu büyüterek, mutluluk ve tatmin duygusuna neden olur.
Sanatın dönüştürücü gücüne inanıyor musunuz? Nasıl?
Evet. Sanatın derin düşünmeyi desteklediğine ve hayatın eylemlerine yeni anlamlar getirdiğine inanıyorum. Sanat, yaşam sürecine içkin. Onun sayesinde fikirleri ve dolayısıyla bir bütün olarak insanları ve toplumu dönüştürebiliriz.
Bir iş üretirken hangi kaynaklardan beslenir, nelerden ilham alırsınız? Rüyalarınızın işlerinizde etkisi olur mu?
Hayallerim işimi besliyor. Dans benim için bedenimi kullanarak daha iyi bir dünyayı hedefleyebileceğim bir araç. Yaratıcı süreçlerimde bana en çok ilham veren şeyin hayat olduğunu düşünüyorum. Çağdaş toplumun karşılaştığı dönüşümler, dayatmalar ve zorluklar araştırma süreçlerimi doğrudan etkiliyor. Böylece, hafızamla, kendimi içinde bulduğum zaman ve mekânla bağlantılı beden işleri geliştirmek bir çeşit “direnç bedeni” kazandırıyor. Her gösterinin kendine ait özel bir bağlamı oluyor. Bu nedenle benim için dans hayal etmek, kavranabilir, duyarlı, anlaşılır ve halkla paylaşılabilir bir dil geliştirmek demek.
Sanatınızı etkilediğini düşündüğünüz biri veya bir sanatçı var mı, varsa kim?
Evet, birkaç sanatçı sanatsal çalışmalarımı etkiledi. Öncelikle, çocukluğumdan profesyonel eğitimime kadar sahip olduğum öğretmenlerim. Daha sonra çokça çalıştığım ve her gün bana ilham veren iki koreograf: dansın bir dil olarak büyüklüğüne şahit olduğum Dans Tiyatrosu ile Pina Bausch ve beden araştırmamı doğrudan etkileyen Ohad Naharin.
Söyleşinin devamını okumak için
tıklayın.