Bahar Çuhadar
HERKES KOCAMA BENZİYOR (BEŞ ÜZERİNDEN ÜÇ BUÇUK YILDIZ)
KADIKÖY EMEK TİYATROSU
◊ Yazan: Alis Çalışkan
◊ Yöneten: Hakan Emre Ünal
◊ Oyuncu: Pınar Güntürkün
◊ Süre: 70 dakika
◊ Ne zaman, nerede: 1 Ağustos Pazartesi 21.00’de Selamiçeşme Özgürlük Parkı’nda.
◊ Bilet fiyatı: 50 ve 70 lira
Kadın öyküleri anlatan oyunlar -özellikle de tek kişilik performanslar- gün geçtikçe artıyor. Ara ara klişelere saplanan, kadınların maruz kaldığı baskıları, şiddeti, tacizi kanırta kanırta anlatan işlerle karşılaşsak da neyse ki serinkanlı bakışıyla içimizi soğutan çok sayıda nitelikli kadın oyunu da var. ‘Herkes Kocama Benziyor’ tek kişilik kadın oyunları arasında sivrilenlerden biri. Alt sınıftan, üstelik pavyon gibi; koşulların, karakter öykülerinin çok sert olduğu bir mekândan gelen öfkeli bir anlatı bu. Ama o öfkeyi aktarırken metne yerleşen mizah dozu, daha mühimi, hikâyeyi sırtlayan Pınar Güntürkün’ün çok doğal ve etkili oyunculuğu, bu oyunu klişe ‘kadına yönelik şiddet’ öykülerinden ayırıyor.
Pavyonda tuvaletçi olarak çalışan, iki çocuklu Ayten’in hikâyesi bu. Son dönemin üretken, genç, yerli oyun yazarlarından Alis Çalışkan’ın kaleme aldığı oyun, Hakan Emre Ünal’ın yönetiminde sahneleniyor. Kocası çekip gidince çocuklarıyla bir başına hayat mücadelesinin içinde kalan Ayten’in yolu pavyona düşer, burada zorlu hayatlar sürdüren başka kadınlarla kesişir hayatı.
‘Herkes Kocama Benziyor’ temelde Ayten’in özsavunma hikâyesinin anlatısı. Ama bir yandan da müzik kulağı güçlü, sesi heybetli, türkülere sevdalı ve cesur bir kadın olan Ayten’den diğer kadınların öykülerinden kesitleri de dinleriz. Bu kesitler yer yer oyun akışında dağınıklığa sebep olmuşsa da oyuncunun sahneye ve seyirci alanına hâkimiyeti öyle güçlü ki metindeki kopukluklar göze batmıyor. Kendinizi “Ayten şimdi ne anlatacak acaba” diye heyecanla beklerken buluyorsunuz. Ayten’in içinde biriken öfke, ellerinden, gözlerinden dolaysız bir şekilde geçiyor seyirciye. Güntürkün’ün doğaçlamaları da oyuna ayrı bir katman ekliyor.
Öfkemizi diri tutarak kadın mücadelesinin sesini hep yüksek tutmamız gereken zamanlardan geçiyoruz. ‘Herkes Kocama Benziyor’dan yükselen öfke ve kadın gücü, bu sese ses katan işlerden biri.
Ayten’in içinde biriken öfke ellerinden, gözlerinden dolaysız bir şekilde geçiyor seyirciye.
BU HAFTA SAHNELERDE
Tarihi gerçeklerle dolu
Yaşamaya Dair/Dostlar Tiyatrosu
Genco Erkal ile Tülay Günal, Nâzım Hikmet’in yaşamından kesitleri Fazıl Say ve Zülfü Livaneli gibi bestecilerin eserleri eşliğinde aktarıyor. Şairin Bursa Cezaevi’ndeki yıllarına ve eşi Piraye Hanım’a olan tutkusuna odaklanan, tarihi gerçeklerle dolu bir oyun…
2 Ağustos Salı 21.00’de Bostanlı Suat Taşer Tiyatrosu’nda. 3 Ağustos Çarşamba 21.00’de Artur Tatil Köyü Açık Hava Sineması’nda.
Büyüyemeyen adam hikâyesi
Sıfır Telaş/Tiyatroperest
Onur Özaydın’ın yazdığı ve -ona eşlik eden dede heykeliyle kayıttan duyduğumuz sesler dışında- tek başına rol aldığı Doğu Akal yönetimindeki oyun, bir ‘tutunamayan/büyüyemeyen adam’ öyküsü. Yerel bir kanalda radyoculuk yapan Yamaç’ın şarkıları ve şakaları oyunu eğlenceli kılıyor. Özaydın’ın oyunculuğu da seyir zevkini yükseltiyor.
3 Ağustos Çarşamba 21.00’de Selamiçeşme Özgürlük Parkı’nda.
Bir sistem eleştirisi
Babamı Kim Öldürdü/Moda Sahnesi
Onur Ünsal oyunculuk kariyerinin en yüksek performanslarından birini bu tek kişilik oyunda sergiliyor. Fransız yazar Edouard Louis’nin işçi sınıfından bir babayla entelektüel oğlunun ilişkisi üzerinden yazdığı, Kemal Aydoğan’ın yönetimindeki oyun, erkekleri de, kadınları da, transları da, yoksulları da öğüten sistemin baba-oğula neler yaptığını anlatıyor. 3 Ağustos Çarşamba 21.00’de KüçükÇiftlik Park’ta.