Erdoğan Mitrani
İki sıra dışı uyarlama Ekip Kafile Bertolt Brecht´e selam çakıyor: ´Onu Bir Su Birikintisine Atsan İki Günde Parmaklarının Arası Yüzgeç Gibi Deri Bağlar.
“Mahkeme size bir soru daha sormak istiyor. Galy Gay’i öldürmek suretiyle herhangi bir çıkar elde ettiniz mi?”
İstanbul’un yeni tiyatro topluluklarından Ekip Kafile, ilk 2018’de Boris Vian’ın savaşın ‘pür neşe’ halini sergilediği ‘Generallerin Beş Çayı’ oyunuyla seyirci karşısına çıktığında hem ödüller kazanmış hem izleyici ve eleştirmenlerce çok beğenilmişti. Generallerin Beş Çayı sahnelenmeye devam ederken, oyunu yöneten Erden Tunatekin ile Yasemin Ertorun 2019’da resmi olarak Ekip Kafile’yi kurmuşlardı.
Genç ve dinamik topluluk bu sezonda, anlayış ve arayışlarına uygun ikinci oyunları ‘Onu Bir Su Birikintisine Atsan İki Günde Parmaklarının Arası Yüzgeç Gibi Deri Bağlar’ ile karşımızda.
Oyun Bertolt Brecht’in tiyatro yazarlığının ilk dönem oyunlarından, Yılmaz Onay’ın çevirdiği ‘Mann ist Mann / Adam Adamdır’ ile, çevirisi Ayşe Selen’e ait ‘Die Ausnahme und die Regel / Kuraldışı ve Kural’ oyunlarından hareketle Cenk Dost Verdi tarafından uyarlanmış.
Brecht’in ilk Marksist oyunu Adam Adamdır’da (1926), hamal Galy Gay’in bir gece içerisinde emperyalist bir askere dönüşmesi üzerinden, bireyin sistem tarafından nasıl bambaşka bir insana çevrilerek yığının bir parçası haline getirilebileceği anlatılır. Kişiliği makinenin sökülebilen ve gerektiğinde yeniden monte edilebilen bir aksamı olarak gören düzenin, kişinin özgür irade ve kişiliğini yok ederek onu kitlenin bir parçası haline getirmesi, yaklaşan Hitler döneminin de kehanetidir.
Brecht’in 1930’da yazdığı Kuraldışı ve Kural, hayali bir çölde bir iş anlaşması için kılavuzu ve hamalıyla yola çıkan bir satıcının hikâyesidir. Adamlarına devamlı aşağılayan Satıcı, ‘otoritesi bile olmamakla suçladığı’ Kılavuz’u Hamal’la yakınlaştığını görünce kovar. Kılavuzsuz kalan Satıcı ile Hamal yollarını kaybeder. Suları bitmek üzereyken testisindeki suyu kendisine vermek isteyen Hamal’ın uzattığı testiyi saldırı amacıyla atacağı bir taş sanan Satıcı onu öldürür. Mahkemede yargıç, kendini tehlikede hisseden Satıcı’nın Hamal’ı öldürmesinin yasal savunma hakkı olduğunu söyleyerek onu beraat ettirir. Brecht, işçi sınıfının yönetenler tarafından sömürüldüğü absürt bir sınıfsal düzenlemede, zenginle fakir, güçlüyle zayıf karşı karşıya geldiğinde daima güçlünün kazandırıldığına dikkat çeker.
Brecht’in henüz ustalık dönemine girmediği, “düşünmeye alıştırmak, düşünmeyi öğretmek amaçlı öğretici oyunlarından” epey didaktik bu iki metni Cenk Dost Verdi, dramaturglar Tülin Ulutürk ve Yaşam Özlem Gülseven’in desteğiyle, iç içe geçirerek, bir kolajı aşan, hem derdini anlatan, hem de aşırı slogancılıktan da arındırılmış çok başarılı bir sentez yaratmış.
Gay’ın dönüştürüldüğü emperyalist askerin savaşa gidişine kadar Adam Adamdır’dan, Gay’in savaş bittiğinde, evine beş parasız dönmemek için Satıcı’nın taşıyıcılığını üstlenmesi sonrası yaşananları da Kuraldışı ve Kural’dan öğelerle aktarılan öykü, bütünlüğü olan akıcı, tutarlı, tempolu ve izlenmesi keyifli tek bir hikâyeye dönüştürülmüş.
Basit bir yükleme işçisi olan Galy Gay bir sabah balık almak için evinden çıkıyor, öğleyin bir fil sahibi olmak için adından, akşam da kurşuna dizilmemek için benliğinden vazgeçiyor. Sözde cenazesinin söylevini yapmasının ardından savaşa gidip sağ çıkıyor, sonra da gerçekten öldürülerek kendi katilinin yargılıyor ve onu serbest bırakıyor.
Absürt mü buldunuz? Pardon; sistemin kurallarına göre, düzenin uygun bulduğu, gücü elinde tutanın hep haklı çıkması absürt değil de Galy Gay’in öyküsü mü absürt?!!
Cenk Dost Verdi’nin uyarlaması kadar sahnelemesi de sıra dışı. Minimal efektle maksimal görsellik yaratıyor. Bir büyülü fenerden çıkarmış gibi, fondaki beyaz perdeye yansıyan siyah-beyaz dekor ve canlı oyuncuların siluetlerinin bu dekordaki devinimleri geleneksel gölge oyunumuza da bir saygı duruşu olan müthiş etkileyici bir görsellik oluşturuyor.
Ulaştığı dört dörtlük ekip oyuncuğunda, göreceli olarak doğal makyajı ve giysiyle Anıl İnce, Galy Gay’e parlak bir yorum getirirken, abartılı makyajları, karakter değişimine uygun uçuk kaçık kostümleriyle Erden Tunatekin, Müzeyyen Durgun ve Yasemin Ertorun oyunun bütün diğer kişilerini (dolayısıyla tüm düzeni) canlandırıyorlar. Anıl İnce’nin doğal oyunculuğuyla diğerlerinin dozunda abartılı yorumlarının karşıtlığı birey-toplum çatışmasının da altını çiziyor. Satıcı’nın mahkemesinde yargıcı Galy Gay’ın üstlenerek, maktulün katilini yargılaması çok parlak bir fikir.
Keyifle izlenen, yazarının mesajını başarıyla aktaran bir çalışma. Son zamanlarda izlediğim en ustalıklı Brecht yorumlarından biri. Sakın kaçırmayın.
15.06 Boa Sahne’de, 27.06 Moda Sahnesi’nde ve gelecek sezon İstanbul sahnelerinde.
Arsız Kumpanya’nın Goethe yorumu: ‘Faust’
“Az anlaşılır, çok uydurma ve bir damlacık da gerçek.”
Pandemi öncesi İBBŞT gençlik günlerinde 2019’da Mimar Sinan Güzel Sanatlar Tiyatro Anasanat Dalından yeni mezun olmuş gençlerin mezuniyet oyunu ‘Faust’u heyecanla izlemiş, gerek oyunu uyarlayan ve yöneten Yiğit Sertdemir’e, gerek o gece tanıştığım bu gencecik oyunculara böylesine düzeyli ve heyecan verici bir çalışmanın mutlaka daha geniş izleyici kitlesine ulaştırılması gerektiğini söylemiştim.
Bütün gayeleri, uyumları, dostlukları, fikirleri ve ortaklıkları baki kalsın isteyerek, hiçbir şeyi yadırgamadan, utanıp sıkılmadan birlikte tiyatro yapmak, sahnede olmak olan bu sekiz arkadaş Eylül 2019’da Arsız Kumpanya’yı kurmuşlar. Hep aynı görüşte, aynı eylemde birleştikleri için Kumpanya, sorgulamadan kabul etmedikleri için de Arsız adını yeğlemişler.
Pandemi sonrasında ilk profesyonel çalışmaları olarak da söz etmiş olduğum müthiş Faust ile seyirci karşısına çıkmışlar.
Johann Wolfgang von Goethe’nin ünlü oyununu özgürce uyarlayan Sertdemir’in yönetmenliğini, dekor ve ışık tasarımlarını üstlendiği, kostüm ve maske tasarımı Zanna Abasova’ya, koreografisi Büşra Firidin’e, canlı olarak Emrecan Karakurum, Yiğit Atak ve Eren Dinç’in çaldığı müzik tasarımı İrem Alnıaçık ve Mekin Sezer’e ait olan oyunda, İrem Alnıaçık, Öykü Naz Altay, İbrahim Arıcı, Tuğra Can Bıçak, Cihan Durmaz, Mekin Sezer ve Alara Turan rol alıyor.
Sertdemir’in olağanüstü yaratıcı uyarlamasında, olay akışı özgün metni izlerken hikâye, interaktif bir epik anlatımla traji-komik boyutta görsel işitsel bir şenliğe dönüşüyor. Ağır makyajların üzerine geçirilen her maskenin farklı bir ‘personayı / kişiliği’ simgelediği oyunda her oyuncu değişe değişe taktığı maskenin karakterine bürünüyor.
Herkes birisinin şeytanı olabilir dercesine, neredeyse bütün ekibin sırayla Mefistofeles’e dönüştüğü yorumda sadece Faust maskesini ve yorumunu hep aynı oyuncu (İ.Arıcı) üstleniyor. Herkesin herkese dönüştüğü bu yorumun ekip oyunculuğu gerçekten kusursuz. Sadece sözel ve bedensel ifadeleriyle değil, bedenlerinin dört tekerlekli sandıktan oluşan dekorla bütünleşmesiyle de müthişler.
Anlatması zor, izlenmesi müthiş keyifli, iki saatlik sürenin su gibi aktığı heyecan verici bir çalışma. Sonuna yaklaştığımız bu sezon ara verseler de gelecek sezonda devam edecekler. Sakın kaçırmayın derim.
Arsız Kumpanya önümüzdeki sezon Şişli, Koca Mansur Sokak’ta kendi mekânlarında çalışmayı sürdürecek. Gelecek tiyatro mevsiminde oynayacakları, İbrahim Arıcı’nın yazdığı, yönettiği, oynadığı tek kişilik ‘Barazek’ geçen hafta ilk kez seyirci karşısına çıktı. Bu müthiş heyecan verici oyunla ilgili izlenimlerimi yeni sezondaki normal sahneleme sürecinde paylaşacağım. Ancak Barazek’i izlerken, Faust’un başarısının kesinlikle rastlantısal olmadığını, bu yepyeni ve gencecik topluluğun söyleyecek çok sözü olduğunu, gelecekte tiyatromuza çok başarılı işler getireceklerini düşündüğümü belirtmek isterim.
Arsız Kumpanya İstanbul sahnelerine hoş geldi. Yolları açık, alkışları çok bol olsun.
Gelecek sezona kadar sabretmek istemeyenler için Barazek 24.06 Boa Sahne’de.
Sağlıklı ve keyifli seyirler dilerim.