[Bahar Çuhadar’ın Hürriyet’te yayınlanan yazısının bir kısmını paylaşıyouz.] İstanbullu avukat Leon Vasilyadis, 77 yaşında hayata veda etti. Ölüm haberini İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Şehir Tiyatroları’nın sosyal medya hesaplarında gördük… İlk defa Şehir Tiyatrosu sayfalarından bir seyircinin vefat haberini alıyorduk. 1970’lerden beri tiyatronun en sadık ve tutkulu seyircisi olan Leon Bey’in tüm tiyatrocuların kalbinde özel bir yeri vardı…
İstanbul Şehir Tiyatroları’nın sosyal medya hesabından önceki gün alışılmışın dışında bir Vefat paylaşımı yapıldı. Twitter’da bir gençlik fotoğrafı eşliğinde kaybından duyulan derin üzüntünün, içten ifadelerle duyurulduğu kişi bu kez bir Şehir Tiyatrosu oyuncusu ya da teknik emektarı değil, sadık bir seyircisiydi:
“İBB Şehir Tiyatroları sanatsever ve sadık bir seyircisini kaybetti. Her temsilimizi, davet ettiği dostlarının ve çevresindeki tiyatroseverlerin de biletini satın alarak izleyen Leon Vasilyadis’in vefatından, Şehir Tiyatroları ailesi olarak duyduğumuz üzüntüyü bildirmek isteriz.”
Leon Vasilyadis, 77 yaşında bir İstanbulluydu. Avukattı. Ve kelimenin içini tamamen dolduracak şekilde bir Tiyatro tutkunuydu. 1970’lerden beri İstanbul’da önce şehir ve devlet tiyatrolarının, son yirmi senedir de bağımsız tiyatroların sadık bir seyircisiydi. İstanbul’daki tiyatro üretimini takip eden bir gazeteci ve eleştirmen olarak Leon Bey’le ayda en az bir oyunda karşılaşırdım. Şık kıyafetleri, ciddi yüz ifadesi, dikkat çekici yüzükleriyle her oyunda en ön sıradaki yerini alırdı. Yanında çoğu kez bir ya da birkaç arkadaşı, bilet alarak gelirdi. Oyunları sesli yorumlar yaparak izler, çıkışta ekiple olumlu-olumsuz görüşlerini muhakkak paylaşırdı.
ŞT’NİN İÇİNDEN BİRİYDİ
Leon Bey özellikle Şehir Tiyatroları’nın (ŞT) en tanınmış seyircisiydi, her kuşaktan oyuncu ve sahne teknisyeninin tanıdığı bir isimdi. Adeta ŞT ekibinin bir parçası olduğu halde davetiye beklemez, biletini ve prömiyer oyunuysa çiçeğini, tatlısını alır giderdi…
Vefat haberi, tüm ŞT ekibine mesajla iletilmiş. Ardından yukarıdaki tweet paylaşılmış. Bu vefa duygusunun ne kadar içten bir ihtiyaç olduğunu ŞT genel sanat yönetmeni Ayşegül İşsever’le konuşunca daha iyi anladım: “ŞT ailesi olarak evimize bu kadar değer veren bir insanın kaybı çok üzdü bizi. Kendisini 36 sene önce tanıdım. Hiçbir oyunu kaçırmazdı, dostlarını da getirirdi. En önden seyrederdi. 2015’te yönetmelikle ilgili değişiklik gündeme geldiğinde yaptığımız yürüyüşlerde de yanımızdaydı. Tiyatronun içindeki bütün sıkıntıları takip eder, destek verirdi. Çok vefalı ve sadık bir seyircimizi kaybettik. Prömiyerlerimizde, galalarımızda şimdi bir eksiğiz.”
TÜM ZAMANLARIN İZLEYİCİSİYDİ
Oyuncu Serdar Orçin onu ‘zamansız bir izleyici’ olarak tanımlıyor: “İnanamıyorum gittiğine çünkü o, tiyatroya girdiğimde benden önce vardı seyirci olarak, benden sonra da hep var olmaya devam edecek gibi geliyordu. Tüm zamanların izleyicisiydi. Çok zarif ve donanımlı bir izleyiciydi. İzlemediği oyun, takip etmediği oyuncu olamazdı. Bazı oyunları 10 defa, 15 defa izlerdi.”
İÇİNDE ATEŞİ TAŞIYAN SEYİRCİ
ŞT eski sanat yönetmeni, oyuncu Ayşenil Şamlıoğlu 90’lardan beri tanıdığı Leon Bey’i ‘içinde ateşi taşıyan bir seyirci’ olarak tarif ediyor: “Tiyatroya böylesine büyük aşkla bağlı olduğu için kendimi şanslı saymıştım onu izlerken. Evet, o bizi izlemeye geliyordu, ben de onu izlemeye bayılıyordum. Adeta tiyatronun kronolojisini tutardı ezberinde.”
– Oyuncu ve akademisyen Aslı Yılmaz hem eski komşusu hem de seyircisi olan Leon Bey’i gülümseyerek anlatıyor: “Sahnede oyun oynarken bir yandan da hayat hikâyemi dinlerdim, beni izlerken yanındakilere çocukluğumu anlatırdı çünkü. Yabancılaşırdım bir an. Yanında kimse yoksa da nidalarıyla izlerdi. Çok özel bir kişilikti…”
– Kendisi de tanınan seyircilerden olan Baysan Pamay, Leon Bey ile seneler önce Tekel Üsküdar Stüdyo Sahnesi’nde tanışmış: “Oyun sırasında en önde oturmuş, yanındaki arkadaşıyla sesli konuşuyordu, ikaz etmiştim. Sonra baktım bütün tiyatrocular onun konuşmasına alışkınlarmış. ‘Elbisesi şöyle, ayakkabı olmamış’ falan diye yorumlar yapardı. Muzırdı. İki koltuk alır, birine kendisi oturur, diğerine sevdiği birisi olmazsa kürkünü koyardı.”
– Oyuncu Ozan Ayhan, Leon Bey ile kariyerinin başlangıcında tanıştığını anlatıyor: “Biz oyuncular Leon Bey’le kariyerimizin başladığı gün tanışırız. Çünkü İstanbul’da bir oyun varsa Leon Bey ilgi çekici personasıyla seyirciler arasındadır. 60’ların ışıltılı tiyatro yıllarından ışınlanmışçasına bir hali vardı. Son derece şık, sofistike giyinirdi. İnandığı tiyatro seyirciliğini, hatta belki de inandığı tiyatroyu küçük bir baloncuk içinde seyirci koltuğunda yaşatırdı.”
İSMİ KOLTUKTA YAŞIYOR
Leon Bey Beyoğlu’nun bağımsız tiyatrolarından Tatavla Sahne’nin ilk destekçilerindendi. Tatavla Sahne’den Eraslan Sağlam, Leon Bey’in tiyatroyla kurduğu ilişkiyi ‘devrimci ve dinamik’ olarak tanımlıyor: “Sahnemize hemen destekçi olmayı kabul eden, yıllık destek bedelini biz hatırlatmadan getiren, her yıl zam yaparak desteğini aktaran biriydi. Oyunları birkaç defa izler, fikirlerini paylaşır, oyun ve cast önerisi yapardı. Tiyatronun varoluş biçimine müdahil olan biriydi.”