[Ezgi Sivrikaya’nın Gazete Duvar’da yayımlanan söyleşisini okurlarımızla paylaşıyoruz.]
Yeni yılla birlikte yapılan fahiş zamların ardından 7 bin liradan 20 bin liralara çıkan elektrik faturalarını ödemeyeceğini açıklayan Moda Sahnesi’nin elektriği ikinci defa kesildi. Zamları protesto edip faturaları ödemeyen Moda Sahnesi, ‘ışıldak’ların yardımıyla izleyicilerle buluşsa da dün ‘tiyatro sanatından ödün vererek sürdürdüğü süreci’ sonlandırdıklarını açıkladı.
Sosyal medya hesabından yapılan açıklamayla kendi enerji hakkını kendi kendine sağlamaya karar verdiğini duyuran Moda Sahnesi’nin Sanat Yönetmeni Kemal Aydoğan’la konuştuk.
Öncelikle en başa saralım istiyorum. Fatura ödememe kararını ilk olarak neden aldığınızı anlatabilir misiniz?
7 bin TL ile başlayan aralık ayı elektrik faturası, ocak ayında 20 bin TL’ye çıktı. Bu aradaki 13 bin liralık fark, bir tiyatronun karşılayacağı bir fark olmaktan çıktı. İlke olarak da çıktı çünkü biz bilet fiyatlarımızı üç katına çıkaramadık. Her zammı bilet fiyatına uygulamaya kalktığımızda ortada artık halk tarafından alınamaz bir bilet fiyatı çıkıyor. Biz seyircimize bu tutarı sunamayız. Çünkü bu tutar, seyirci ile aramızın açılması demek.
Zamlı faturayı ödemeyi düşünmemeye ilk olarak burada karar verdik. Ayrıca özel tiyatroların özel tiyatro ve ticarethane olarak değerlendirilmesinin de yanlış olduğunu düşünüyoruz. Burada bir tepki vermemiz gerekiyordu. Hem ekonomik olarak hem ilke olarak faturayı ödememeye karar verdik.
‘TOPLUMUN SANATLA OLAN İLİŞKİSİNİN DEVAM ETMESİNİ SAĞLAMAK ZORUNDAYIZ’
Elektriğiniz 10 Mart’ın ardından 6 Nisan’da ikinci kez kesildi. Ancak şartlar ne olursa olsun, oyunlar ‘ışıldaklarla’ da olsa oynanmaya devam ediyor. Bunun zorluklarından bahsedebilir misiniz, izleyiciler bu duruma ne diyor?
Işıksız oyun oynamanın zorluğu, oyunun atmosferinin bozuluyor, parçalanıyor olması. Bu hem seyirci açısından hem de tiyatro açısından olabilecek bir durum değil. Bunu kabul edemeyiz. Sadece bir süreliğine oldu ama uzun vadede sürdürülebilir bir şey değil. Seyirciye oyunları böyle sunamayız. Bu nedenle devam ettirmedik tavrımızı.
Çünkü oyunlardan, tiyatrodan vazgeçemeyiz. Tiyatronun hayat için, toplum için ne kadar gerekli olduğunu biz kendi adımıza biliyoruz ve bu konumundan da vazgeçmesini istemiyoruz. Herkesin de tiyatronun gerekli, hatta zorunlu olduğunu hissetmesini istiyoruz. Dolayısıyla önce zorunluk bizim için geçerli. Her koşulda oyunları sürdürmeyi bu nedenle görev biliyoruz.
Bir tür savaş halinde devam ediyor olmak gibi. Bu kriz de bizim için bir tür savaş hali. Toplumu cezalandıramayız, kendimizi de cezalandıramayız. Ama toplumun sanatla olan ilişkisinin devam etmesini sağlamak zorundayız. Ve tüm halkın, tiyatro sanatına ulaşabilmesi ulaşabilmesinin yollarını arıyoruz. Ama öncelikle tabii ki yolumuza devam etmeliyiz.
Son yayınladığınız açıklamada “Saatimizi kendi kendimize çalıştırıyoruz” dediniz. Kültür ve Turizm Bakanlığı, belediyeler, muhalefet, hepsinin dışında da tiyatro dünyası… Moda Sahnesi’nin direnişine hala örgütlü bir destek gelmiş değil. Bunu neye bağlıyorsunuz?
Kültür Bakanlığı’nın, belediyelerin ve tiyatroların destek vermeyişini yorumlamak yerine bunun onlara sorulmasının gerektiğini düşünüyoruz. Çünkü niye destek vermediklerini bilmiyoruz. Bu konuda anca yorum yapabiliriz fakat bu yorumdan öteye gitmez, gerçekliği açık etmez.
‘ÖZEL TİYATRO DİYE TANIMLAYINCA TİCARİ BİR KURULUŞ ANLAŞILIYOR’
Son açıklamada, “Özel tiyatro değiliz. Özerk kamusal tiyatroyuz” ifadesini de vurguladınız. Tiyatro toplumsal bir ihtiyaç, bu nedenle tiyatrolar da bir kamu hizmeti sunuyor diyebiliriz. Peki sizce bu durum, dışarıdan neden ‘lüks’ ve ya ticari bir durummuş gibi görülüyor? Moda Sahnesi’nin talepleri neler?
Özel tiyatro tanımlanmasında bir problem var. Özel tiyatro diye tanımlayınca ticari bir kuruluş anlaşılıyor. Oysa zaten tiyatro zaten kamusal, toplumsal bir sanattır. Türkiye’de yanlış tanımlanmış ve bu tanımdan da kimse vazgeçmiyor. Bir an önce bu tanımdan vazgeçilip başka tanım ya da tanımlar geliştirilmeli.
Biz ‘özerk kamusal tiyatro’ dedik. Özel ve ticari olandan bağımsızlaşıp başka bir model, özerk ve kamusal olan etrafında, şu an özel tiyatro denen şeyin yeniden inşa edilmesi gerekiyor. ‘Özel tiyatro’ tanımının ticari olandan, lüks olandan kurtulması için bu işlem acil olarak gerekli.