Röportaj: Ayşe Draz & Mehmet Kerem Özel
İstanbul Fringe Festival, Fiziksel formatındaki gösterimlerine devam ediyor. Festivalde gösterilerini canlı sunan sanatçılarla yaptığımız sohbetlerin bu haftaki konuğu Volitant adlı dans gösterisi ile 26 ve 27 Şubat’ta İstanbul seyircisiyle buluşmuş olan Góbi Dance topluluğunun kurucusu Rita Góbi.
Volitant, Koreografi ve dans: Rita Gobi, Müzik: David Szegő, Işık tasarımı: Pavla Beranová (CZ), Kostüm tasarımı: Judit Sinkovics, Yaratıcı yapımcı: Ágnes Bakk, Fotoğraf: Marcell Piti
İstanbul’da gösteri sanatları sezonunun başlangıcını şenlikli bir hale getiren İstanbul Fringe Festival’in üçüncüsü, 18-26 Eylül 2021 tarihleri arasında Fiziksel, Çevrimiçi ve Dijital olmak üzere üç formatta sunulacak gösterilerden oluşan hibrit bir programla gerçekleşti. Ayrıca mevcut pandemi koşullarına da hızlıca adapte olan festival, tiyatro sezonuna yayılan Fiziksel formatındaki gösterimlerine devam ediyor. Bizler de festivalin Fiziksel başlıklı formatında, gösterilerini canlı sunacak sanatçılarla yaptığımız sohbetlere devam ediyoruz. Festivalin 2022 Şubat etkinliklerinin ilk konuğu, Volitant adlı dans gösterisi ile 26 ve 27 Şubat’ta Kadıköy Belediyesi Alan Kadıköy’ün katkılarıyla İstanbul seyircisiyle buluşmuş olan Góbi Dance’ın kurucusu Rita Góbi. Bize bir metamorfoz dünyasında rehberlik ederek “şimdiden burada değil” ve “henüz orada değil” geçiş durumunu çağrıştırarak koreografinin özenle hazırlanmış minimalist hareketlerinden, Dávid Szegő’nin Mors alfabesinden ilham alan elektronik kompozisyonlarından ve Pavla Beranová’nın organik ışık tasarımından oluşan bu yapıt, Gobi’nin ayaklarından göz kapaklarına kadar bedeninin her parçasını harekete dahil etmesiyle hayvanların, -özellikle kuşların- içgüdülerinin elektroniği olgusunu ele alan ve minimalist araçlarla tasarlanmış teatral bir deneyim sundu.
Volitant, Koreografi ve dans: Rita Gobi, Müzik: David Szegő, Işık tasarımı: Pavla Beranová (CZ), Kostüm tasarımı: Judit Sinkovics, Yaratıcı yapımcı: Ágnes Bakk, Fotoğraf: Marcell Piti
Performansın özü sizce nedir?
Benim için performansın özü, yoğunlaştırılmış enerji, bakışları üzerine çeken mevcudiyet ve hayatın farklı unsurlarını birbiriyle paylaşmaktır.
Sanatın dönüştürücü gücüne inanıyor musunuz? Nasıl?
Sanatın sizi aynı anda hem sakinleştirebileceğine hem de harekete geçirebileceğine, düşündürebileceğine, bir meditasyon misali günlük yaşamınıza bir şeyler katabileceğine inanıyorum. Sanat, düşüncelerinizin özgürce uçmasını ve yapıtı kendi hayatınız doğrultusunda görmenizi sağlar. Sanatın sizi açmasına izin verirseniz, onu kucaklayabilirsiniz.
Bir iş üretirken hangi kaynaklardan beslenir, nelerden ilham alırsınız? Rüyalarınızın işlerinize etkisi olur mu?
Her zaman bir sürü fikrim oluyor, bana kolayca geliyorlar. Kendimi onlara kaptırıyorum ve yapıt kendini yazmaya başlıyor. Başlangıçta yorumlamaya çalışmıyorum, “sadece” uçmayı seçiyorum. Bir süre sonra durup çizdiklerime, bedenimle neleri yonttuğuma bakıyorum. Oynarken kale inşa eden bir çocuk misali.
Volitant, Koreografi ve dans: Rita Gobi, Müzik: David Szegő, Işık tasarımı: Pavla Beranová (CZ), Kostüm tasarımı: Judit Sinkovics, Yaratıcı yapımcı: Ágnes Bakk, Fotoğraf: Marcell Piti
Eğer zaten halihazırda bir adı yoksa, üzerinde çalışmakta olduğunuz yapıta adını vermeye ne zaman karar verirsiniz?
Başlık her zaman izleyicinin düşüncelerini belirli bir yoruma yönlendirdiği için genellikle “çalışma başlığını” çıkış noktası olarak seçiyorum ve nihai kararı, yaratımımın ana yönünü artık net gördüğümde veriyorum. Başlığı yaratım sürecinin en sonunda kesinleştirmek en iyisi olurda ancak pratik nedenlerden dolayı bu imkânsız.
“Ustam” olarak tanımlayabileceğiniz veya size ilham verdiğini düşündüğünüz biri/leri var mı, varsa kimler?
Herkesin ve her şeyin üzerimde büyük bir etkisi olduğunu söylemeliyim, bir sivrisinek bile bana ilham verebilir. Bedenimi nasıl ısıtacağımı, güçlendireceğimi ve esneteceğimi, bunların hepsini yaşça benden büyük meslektaşlarımı gözlemleyerek öğrendim; her şey bana ilham verebilir. Bol bol performans izliyorum, etraftaki tüm prömiyerlere gidiyorum, dans arşivlerini araştırıyorum, televizyonda dünyanın her yerinden dans gösterileri izliyorum, dans kurslarına ve atölye çalışmalarına katılıyorum – sürekli öğrenmeye devam ediyorum. Çok genç yaşımda Macar Dans Akademisi’nde okurken aldığım en büyük hediye, hocalarımızın yaratmamıza izin vermesi ve böylece sahnede ve televizyonda gösterilen bazı koreografiler gerçekleştirebilmemdi.
Söyleşinin devamını okumak için tıklayın.