Erdoğan Mitrani
Aslında Murat Mahmutyazıcıoğlu’nun yazdığı, Hira Tekindor’un yönettiği ‘Toz’, İKSV İstanbul Tiyatro Festivali’nin açılışını yapacaktı ama, Zerrin Tekindor’un provalar sırasında geçirdiği küçük bir sakatlık oyunun ertelenmesine sebep oldu.
Sonuçta ‘Toz’ olağanüstü oyunlar izlediğimiz festivale çok etkileyici bir final oluşturdu.
1989 yılında Ankara’da doğan Hira Tekindor, İstanbul’da Lycée Français Pierre Loti’de okurken plastik sanatlar dersi için yönettiği, senaryosu babası Çetin Tekindor‘a ait olan ‘Örümcek’ adlı kısa filmiyle Uluslararası Şili Kısa Film Festivali’nde En İyi Film Ödülünü kazandı. 2007 yılında kabul edildiği, İngiltere’nin University of Kent Film Studies bölümünden 2010 yılında mezun oldu.
İngiltere’de film çekmeyi sürdüren, Londra ile İstanbul’da yaşayan Hira Tekindor’u İstanbul seyircisi, çevirdiği ve yönettiği oyunlar sebebiyle tiyatrocu yönüyle tanır.
Tekindor, 2013’teki ilk yönetmenlik çalışması, Edward Albee‘nin ‘Kim Korkar Hain Kurttan’ oyununa getirdiği yorumla 2014 Yeni Tiyatro Dergisi Emek ve Başarı Ödülleri’nde Yılın Yönetmeni seçilirken, oyunun başrolünü üstlenen annesi Zerrin Tekindor da üçüncü kez Afife Jale En İyi Kadın Oyuncu ödülünü aldı.
Modern Tiyatronun 20. yüzyıl klasiklerine parlak çağcıl yorumlar getirmeyi 2015’te ‘Köprüden Görünüş’ü, 2017’de ‘Arzu Tramvayı’nı yöneterek sürdüren Tekindor, çoğu hâlâ sahnelenmekte olan ‘Nehir’, ‘Killology’, ‘Fotoğraf 51’, ‘Kalp’, ‘Kızlar ve Oğlanlar’, ‘Evlat’ ve ‘Lampedusa’ gibi güncel oyunları da başarıyla Türkçeye aktardı.
Pandemi öncesinde Zerrin Tekindor’u tek kişilik bir oyunda yönetmeye niyetlenen Hira Tekindor, Amerikalı bir kadının hikâyesi olan bir metni Türkiye’ye uyarlaması için, henüz tanışmadığı ancak ‘Sen İstanbul’dan Daha Güzelsin’ini çok beğendiği Murat Mahmutyazıcıoğlu’yla görüşür. Murat’ın “Bu oyunu uyarlamak yerine, sıfırdan yeni bir oyun yazsam ne dersin?” önerisine Hira’nın “Çok mutlu olurum” demesiyle de ‘Toz’un varoluş süreci başlar.
Pandemi öncesi hazır olan oyunu kapanmalar yüzünden ancak izleyebiliyoruz.
Geçen hafta ‘Meddah Üçlemesi’ni ele aldığım, genç kuşağın en üretken ve en etkileyici yazarlarından Mahmutyazıcıoğlu’nun bu son oyunu yetişkin bir kadının bugününden geçmişine yaptığı bir içsel yolculuk üzerinden, ülkenin içinden geçmiş olduğu zor dönemleri arka planda ele alışı ve şiddetin yapısına ve onu var eden koşullara odaklanışıyla, anlatıcı oyuncu temelli diğer oyunlarından epey farklı bir yerde duran bir metin.
Toz, kahramanımız Handan’ın günümüzde yaptığı bir metro yolculuğun paralelinde, 1960’lardaki geçmişine doğru yaptığı yolculuğun öyküsü. Güzeller güzeli ev kadını anne ile titiz avukat babanın tek kızı Handan, betonların göğü henüz delmediği zamanlarda büyük şehrin sokaklarında, apartman önlerinde büyüyen bir kız çocuğu… Sokakların da anne babasıyla yaşadığı evin içi gibi huzursuz olduğu zamanlardan geçerek büyüyen, kendi yolunu bulan bir genç kadın… Kafasının ve kalbinin içi seslerle dolu; çok uzaklardan gelen bir melodi, kuşlar, rayların sesi, sevinçli bir hediye paketinin hışırtısı, annesinin, babasının, babaannesinin, halasının sesi… Sonra birden fazla ‘çat’ sesi, farklı zamanlarda, farklı evlerin duvarlarında yankılanan…
Zerrin Tekindor, Şirin Dağtekin Yenen’in tasarladığı ferah evinin tozlanmış perdeli salonunda ve Yakup Çartık’ın dışık ve gölgeyle dahiyane var ettiği metronun bir vagonunda geçmişine doğru yola çıkarken, annesine, halasına ya da babasına dönüşerek darbe sonrasının huzursuz bilinmezliğini, kentin giderek kişiliğini yitirerek beton yığınlarına dönüşmesini ustalıkla yansıtıyor. En önemlisi, sadece bizde değil, tüm dünyada var olan, erkek egemen toplumun en eğitimli kesimlerinde bile kadına şiddetin neredeyse doğal karşılandığını hep duyumsatıyor, hiç unutturmuyor. Kendini bulması ve özgürleşmesi finale umutlu bir tat aşılarken de yaşanan ve yaşatılanların acısını içimize büyük doğallıkla oturtuyor.
Hira Tekindor, tabureye tünemiş tek bir kadın oyuncunun bir saati biraz aşkın monoloğunu, heyecanla izlenen, nefes kesici bir tempo ile sahneliyor. Sahneye koyduğu, ancak Zerrin Tekindor’un oynamadığı tek oyunu ‘Köprüden Görünüş’te çok usta bir oyuncu yönetmeni olduğunu kanıtlamış olsa da annesiyle çalışması performansa farklı, büyüleyici bir tat katıyor. Zerrin Tekindor, çok iyi bir yorumcu olmanın ötesinde hem sahnelerimizde, hem daha az da görünse sinemamızda aldığı tüm ödülleri fazlasıyla hak etmiş gerçek bir ‘büyük oyuncu’; yine de Martha’sının, Blanche’ının ve Handan’ının, benin kuşağın tabiriyle, farklı bir ‘rayihası’ var.
Sonuç olarak, çok kişiyle kesişen bu tek kişilik kadın oyunu, müthiş iyi yazılmış, çok iyi yönetilmiş, çok iyi oynanmış bir çalışma. Yazarına, yönetmenine ve oyuncusuna çok sayıda ödül getirmesi şaşırtıcı olmayacak
2-3 Aralık 19.00 & 21.00’de Alan Kadıköy, 8-9 Aralık 18.00 & 21.00’de Baba Sahne, 7-10- 11-15-22 Aralık 19.00 & 21.00’de ve 21 Aralık 20.00’de Zorlu PSM; 13-14 Aralık 19.00 & 21.00’de Maximum UNIQ’de ve 2022’de İstanbul sahnelerinde… Sezonun kesin kaçırılmazlarından!
Hepinize sağlıklı ve keyifli seyirler dilerim.