Yaşam Kaya
Kumbaracı 50’nin yeni projesi olarak sahnelerdeki yerini almaya devam eden Muamma, Gaye Boralıoğlu’nun; “Mübarek Kadınlar” ve “Hepsi Hikaye” öykü kitaplarından 4 hikayeyi İsmail Sağır’ın oyunlaştırması ve yönetmesiyle ortaya çıkan bir proje. Alaçatı Sakin Ev’de muhteşem bir doğanın ve sakinliğin içinde izlediğim oyun, üç kadının anlattığı hikayelerden bir bütün oluşturuyor. Sizler trenin vagonlarında seyehat ederken Ayşegül Uraz, Gülhan Kadim ve Sinem Öcalır kadın gerçeğini tüm çıplaklığıyla bizlere aktarıyor. Sahnede bulunan üç modern kadın meddahla derin bir yolculuğa çıkıyoruz.
İnsan kaynaklarında çalışan, evinde yaşadığı yalnızlığı yenmek için kendisine yeni dünyalar uyduran, maddi olanaksızlıkların yarattığı dünyadan kaçmaya çalışan, kocasının elinde kendisine yabancılaşan… Yani uzun lafın kısası kendi kimliğini bulmaya çalışan kadınların hikayeleri var karşımızda. İsmail Sağır, öyküleri oyunlaştırırken mümkün olduğunca psikolojik detayları gözümüzün önüne getiriyor. Mi Hatice’ nin hikayesiyle başlıyor konu. Sahnedeki kadınlar Mi Hatice ile iç içe geçen 3 hikayeyi birbirine iliştirerek istasyondan istasyona gidiyor. Burada dikkat çeken en önemli nokta, aslında tüm kadınların kaderinin aynı noktada birleşiyor olması. Tabi ki olaylar banliyö dediğimiz trende cereyan edince, İstanbul’un orta-alt sınıfında hayatta kalmaya çalışan kadınların hikayelerine ulaşıyoruz.
Yönetmenin kadın sorunsalı yaratmaktan çok öte, metropol içinde kendisini bulmaya çalışan, uyanış yaşayarak iç sesini dinlemeye çalışan kadınları aktarıyor olması oyunu diğer benzerlerinden ayıran en önemli faktör. Bizler bu tarz bir yönetim algısını Sen İstanbul’dan Daha Güzelsin oyununda izlemiş, inanılmaz beğenmiştik. Sahnede yine üç kadın var; ama buradaki fark anlatılan olaylar birbirinden bağımsız. Gösteride kendi ekseninde sürüklenen bir kişinin dönemsel anlatısı yok. Muamma öykülerin birleşiminden oluşan doğal yapısıyla sahnede müthiş bir özgünlük yakalıyor. İsmail Sağır’ın üç tane eşarp üzerinden karakter yaratımdaki ustalığını ayakta alkışlamak gerekli. Gösteride, senaryo yazımındaki bölümde yer alan esprilerle dünyanın gerçekliği öylesine keskin birleşiyor ki, oyuncuların bir bütün halinde karakterlere eğiliyor olmaları, sahnedeki eksiklikleri bizlere hiç mi hiç hissettirmedi. Ayşegül Uraz, Sinem Öcalır ve Gülhan Kadim birbiriyle o kadar uyumlu bir ekip olmuş ki, sahnede karakter yaratmakta usta üç oyuncu var. Karakter Oyuncusu olmak zor bir zanaat, insan kendi rol yeteneklerini keşfetmeli, Muamma oyununda olduğu gibi gösteri sürerken zorluk çekmeden değişime açık olmalı oyuncu.
Tren raylarının üzerinde sallantılı yolculuk yapan aslında bizler olduk. Öyküyü hayal ederken trenden inen kadının arkasına bakmadan yürüyüp gidişi, aslında kadının kendi özgürlüğüne gidişinin hikayesidir. Kumbaracı 50’nin üç muhteşem kadın oyuncusu Muamma’da anlatacakları ile sizleri sahnede bekliyor. Bu çarpıcı, başarılı oyunu kaçırmayın!