Tiyatro Hizmeti Üretimi-III / “Sistemi Zorlayan” Bir Model Önerisi

Pinterest LinkedIn Tumblr +

Sacit Hadi Akdede

Giriş

Daha önceki iki yazıda sistem içinde kalarak ve daha çok mali yardımların miktarı üzerinde önerilerde bulunmuştuk. Bu yazıda daha spekülatif ve kışkırtıcı bir ton oluşturmaya çalıştık; tartışmaların artması sonucunda en doğru model bulunabilsin… Buradaki önerilerimiz bu mahiyettedir. Tiyatrolara yapılan kamusal desteğin, buna devlet tiyatroları ve şehir tiyatroları da dahil, temel amaçları şunlar olabilir.

Yüksek kaliteli tiyatro sanatı üretmek. Karar almanın demokratikleştirilmesi. Seyirci sayısının arttırılması (özellikle biletli seyirci sayısının) ve tiyatro sanatının herkese (en yoksullara da) ulaştırılabilir olması. Sigortalı çalıştırılan sanatçı sayısının arttırılması. Sanatçılar arasında gelir eşitsizliklerinin azaltılması. Tiyatro hizmetinin bölgesel ve kentsel olarak dengeli dağılımı (turne). Dünyada prestij sağlayan oyunlar üretilmesi-festival oyunları. Yerli yazarların teşvik edilmesi.

Bu sıraladığımız amaçlar mevcut tiyatro hizmeti üretim yapısıyla gerçekleşmemektedir. Gerçekleşmediğine ilişkin kanıtlarımızı başka yazılarda dile getirdik.  Bu bakımdan bu amaçların gerçekleşmesine yardımcı olmak amacıyla, özellikle spekülatif ve kışkırtıcı olmak amacını güttüğümüz öneriler aşağıdadır.

Kültür ve Turizm Bakanlığı birbirinden ayrılmalı, iki ayrı bakanlık olarak örgütlenmelidir.  Turizm, Spor ve Gençlik Bakanlığı adı altında bir bakanlık oluşturulabilir.  Kültür Bakanlığı da ayrı bir bakanlık olarak örgütlenebilir. Kültür Bakanlığına bağlı bir Tiyatrolar Genel Müdürlüğü (TGM)kurulmalı, bu müdürlüğün bütçesi Kültür Bakanlığı bütçesinin yüzde 16’si seviyesine tekrar çıkarılmalı ve bu yüzde 16’nın yarısı, yani yüzde 8 bütçe büyükşehir belediyelerine sadece tiyatro faaliyeti için kullanılmak koşulu ile büyükşehir belediyelerinin nüfusları ile orantılı bir şekilde aktarılmalıdır.  Büyükşehir belediyelerine merkezden gelen bu fonun sadece tiyatro faaliyetleri için harcanması gereği hukuki metinlerle (yasa) garanti altına alınmalıdır.  Eğer böyle bir garantili durumun yaratılması konusunda bir şüphe oluşması durumundan TGM bu fonu belediyelere aktarmamalıdır.  Aynı şekilde bu fonu sadece tiyatro faaliyetine aktarmayan belediyeye bir sonraki yıl bu fon verilmemeli, bu fonu TGM kendisi kullanmalıdır.  Belediyelere verilen fonların bağımsız tiyatrolara nasıl aktarılacağı konusunu başka bir yazıya bırakarak devam edelim.

 

Tiyatro bağlamında devlet ve toplum ilişkisi

Bu bölümün, aslında bu yazının, temel vurgusu devlet ve toplum arasındaki ilişkiyi sanat, özellikle tiyatro sanatı bağlamında daha dengeli hale getirmenin yollarını aramaktır. Diğer bir deyişle, devlet ve toplum güçlerinin (tiyatro camiası) arasındaki güç ilişkilerinin daha dengeli olması, merkezi yönetimin tepeden kültür dikte eden bir yapıda, asimetrik olarak daha güçlü olmaması, kendi dışındaki tiyatro camiasının gelişmesine olanak tanıması gerekmektedir. Burada birkaç olguyu dile getirmek gerekir.  Öncelikle bağımsız tiyatro kavramı üzerinde kısaca durmakta yarar olabilir. Bizim burada bağımsız tiyatrodan kastımız devletten neredeyse hiç ödenek almayan, piyasa mekanizması aracılığıyla da kâr getireceği düşünülen popüler işler yapmayan, öncelikle sanatsal kaygıyı dikkate alan, sanatsal derinliğe önem veren, toplumsal konular hakkında da genellikle eleştirel tutum takınan, politik içeriği de olan, sisteme muhalif olmaktan çekinmeyen, ama muhalifliği kuru propagandaya dönüştürmeyen, mali olarak da zar zor ayakta kalabilen tiyatrolardır.  Şimdi bu tiyatrolar hakkında bazı olguları sıralayabiliriz.

-Bağımsız tiyatrolar DT ve İŞT fiyatları ile rekabet edememektedirler

-Bağımsız tiyatrolar küçük salon ve sahnelere sıkışmış durumdadırlar

-Bağımsız tiyatrolar genellikle az oyunculu oyunlar oynamaktadırlar.

-Bağımsız tiyatrolarda sanatçıların sigortaları düzenli ve tam olarak yatırılamamaktadır. Sigortalı çalışan sanatçı sayısı çok azdır.

-Bağımsız tiyatrolarda sadece tiyatro oyunculuğu hatta sadece oyunculuk yaparak geçinebilen ve aile geçindirebilen sanatçı sayısı çok azdır

-Bağımsız tiyatrolar neredeyse sıfır dekor ve aksesuar ile oynamaktadırlar.

-Bağımsız tiyatroların çoğu kendi tiyatro sahnesine veya salonuna sahip değildir. Olanlar da genellikle mülk sahibi değil, kiracıdır.

-Bağımsız tiyatrolar sezon boyunca çok az temsil yapabilmektedirler. Bu durum hem sahne yokluğundan hem de sahne bulsalar bile sahne ve salon kirasını ödeyecek sayıda seyirci bulamamaktan kaynaklanmaktadır. Bu oyuncular sahneye çıkamadığı için tanınmamakta, tanınmadıkları için de seyirci bulamamakta, seyirci bulamayınca da oyun maliyetlerini çıkaramamaktadırlar. Bu kısır döngü devam etmektedir. Bu yüzden de birkaç yıl içinde kapanmakta ya da faaliyetlerine ara vermek zorundadırlar. Dolayısıyla bağımsız tiyatroların oyuncularının çoğu sahnede görünürlükleri çok düşük olduğundan kendilerini tanıtamamakta, TV’de, reklamlarda, seslendirmede iş bulmaları da zorlaşmaktadır.

-Bağımsız tiyatro oyuncularının zaman zaman DT ve ŞT’de sözleşmeli olarak çalışması mümkündür. Bunun yanında, oralarda başrol oynamaları ise çok az rastlanan bir durumdur.

-Bağımsız tiyatro sanatçılarının çok az bir yüzdesi TV ve dizilerde başrol ya da ikinci ana rollerde oynamaktadır.

-Oyuncu emek piyasasında bir “ikili yapı” oluşmuştur.  Ödenekli tiyatrolarda ve popüler ticari tiyatrolarda oyuncuların sahnede görünme olasılıkları daha fazla olduğundan ve bu tiyatrolar her daim hazır bir “oyuncu havuzunu” oluşturduğundan, TV ve dizi yapımcılarının oyuncu ihtiyacında ilk başvurdukları tiyatrolar olmuştur. Bu tiyatrolarda toplam 1000 (450 civarında DT, belki bir o kadar ŞT, belediye tiyatroları, popüler tiyatroların oyuncuları) civarında oyuncudan bahsetmek mümkün iken, bağımsız tiyatrolarda 5000’e yakın oyuncu ve diğer sahne sanatçıları, sayısını tam olarak bilemediğimiz işsiz ve artık iş aramaktan yorulmuş ve oyunculuk piyasasından çıkmış oyuncularla beraber belki de 8000’e yakın oyuncunun ya da sanatçının varlığını akılda tutmak gerekir.  Hayatında hiç tiyatro oyunculuğu yapmadan dizi oyunculuğu yapanlar ise tiyatro oyuncusu sayılmamalı gerekçesiyle, bu oyuncular için ayrıca bir üçüncü kategori oluşsa da burada özellikle analiz yapılmayacaktır.

Burada önerilecek bir tiyatro modelinin oyuncular açısından en önemli noktası, her oyuncuya hem DT ve ŞT’lerde oynama hem de dizi ve TV’lerde rol alma şansının verilmesidir. Diğer bir ifade ile tiyatro oyuncuları/sanatçıları arasında gelir dengesizlerinin azaltılmasına, her sanatçıya her “oyunculuk mecrasında” (tiyatro, dizi, reklam, tv, vb.) eşit fırsat tanınmasına olanak sağlayacak bir model olmalıdır.

Kültür ve sanat sektörünün diğer sektörlerden farkı

Kültür ve sanat sektörü, tarım, imalat sanayi gibi sektörlerden farklıdır. İnsanların duyuş, düşünüş, hayat tarzı ile ilgili olan kültür ve sanat alanında devlet özellikle belli bir hayat tarzının, duyuş ya da düşünüş biçiminin temsilcisi olmamalıdır. Bu bakımdan kültür ve sanat alanının önemli bir ayağı olan tiyatro üretimi konusunda da oldukça objektif ve şeffaf kriterlerle bu alanı desteklemeli, içerik konusunda tiyatro sanatçılarına müdahale etmemelidir.  Burada DT hakkındaki öneriler mevcut Şehir Tiyatroları için de bazı ayrıntılar üzerine sonra dönmek koşulu ile geçerlidir.

Her sahne (tiyatro birimi) sanatsal ve idari olarak bağımsız olmalıdır. Her sahne için bir genel sanat yönetmeni bir de idari yönetmen atanmalıdır. Her sahneye en az bir dramaturg ataması yapılmalıdır.  Bu yönetmenler ast üst ilişkisi içinde olmamalıdır. Bu yönetmenler ve dramaturg 4 yıllığına ve üst üste üç defa atanabilmelidir. Ayrıca her sahne için bir elektrikçi bir de marangozluk, metal işleri ve benzeri işleri yapabilen teknik elemanlar atanmalıdır. Bunun yanında oyuncular bir ya da ikişer yıllık sözleşmelerle çalışmalı, Türkiye’deki her oyuncunun DT’de görev alabilme durumu olmalıdır. Bununla birlikte, bazı oyunlarda figüran gerekebilir. Figüranlar DT’nin içinde bulunduğu şehirden temin edilmeli ve figüranlar için yıllık ya da iki yıllık sözleşmeler değil, oyun oynandığı sürece oyun bazlı veya temsil bazlı ücretlendirme ve sigortalama politikası olmalıdır. Genel sanat yönetmenleri planlarını, repertuvarlarını iki yıllık olarak hazırlamalı, diğer bir ifade ile önümüzdeki iki sezonda hangi oyunları sahneye koyacaklarını planlamalı ve bu oyunlar için oyuncu seçmeleri Türkiye’deki bütün tiyatro oyuncularına açık olmalıdır. Genel sanat yönetmeni gereksiz başvuruları önlemek amacıyla oyuncu seçmelerine katılmak için bir ön şart (deneyim, daha önce aldığı roller, vb.) koyabilir. İsteyen oyuncular DT’de seçmelere katılıp görev alabilmelidir. Genel sanat yönetmeni seçme olmadan da bazı oyunculara karar verip, teklif götürebilmelidir.  DT her oyuncuyla aynı süreli sözleşme yapmak durumunda olmamalı, her oyuncu için 2 yılı geçmemek koşulu ile sözleşme yapabilmeli, iki yıllık sözleşmeler iki defa üst üste yenilenebilmeli, üçüncü defa 2 yıllık sözleşme, araya en az bir yıl DT dışında geçirmek koşulu ile mümkün olmalıdır.  Genel sanat yönetmeni ve idari yönetmen devlet bürokrasisindeki genel müdür düzeyinde maaş almalı, dramaturg devletin başka kurumlarında çalışan bir uzman düzeyinde maaş almalı ve genel sanat yönetmeni, idari yönetmen ve dramaturg başka işlerde çalışmamalıdır. Bu ekip kendi tiyatrolarını nasıl daha iyi yaparız düşüncesinde olmalıdır. Oyuncu ücretleri devlette çalışan bir lise öğretmeni maaşıyla aynı olmalı, DT’de görev alan oyuncuların, reklam, dizi, TV’de görev almaları, DT sözleşmesinin koşullarını yerine getirdikleri sürece, mümkün olmalıdır.

Her tiyatro birimi yılın en az üçte birinde (120 gün) temsil yapmalıdır. Eğer bu temsil sayısını kendi sahnelerinde yapmak mümkün değilse, turne yapmalıdır.  Tiyatro bilet fiyatları öğrenciler için şehirdeki ortalama sinema bileti fiyatı kadar olmalıdır. Tam bilet fiyatları da öğrenci bilet fiyatının bir buçuk ya da iki katı olabilir.  DT, ŞT ve bağımsız tiyatroların uyguladıkları fiyatlar birbirine eşit olmalıdır; bu gruplar arasında bir fiyat rekabeti ya da fiyattan kaynaklanan bir haksız rekabet olmamalıdır.

DT’deki her birim tiyatro ya da sahnenin genel sanat yönetmeni ve idari yönetmeni iki yıllık planlarını ve projelerini bütün maliyet öğelerini dikkate alarak TGM’ye sunar. Her tiyatro birimi TGM’nin yüzde 8’lik bütçesini sahne koltuk kapasitesiyle orantılı olarak paylaşırlar. Örneğin varsayalım ki İzmir’deki tiyatro sahnesinin koltuk kapasitesi 250’dir.  TGM’ye bağlı DT’lerin toplam koltuk kapasitesi ise 10000 (on bin) olsun. Bu durumda eğer örneğin TGM’deki yüzde 8’lik bütçe  200 milyon TL ise, bu 200 milyon TL’nin (200000000x(250/10000))= 5 milyon TL’si yıllık bütçe olarak İzmir DT birimine tahsis edilir. Eğer iki müdürün her biri ayda 15’şer bin TL brüt maaş alıyor ise 360000 TL müdür maaşları, teknik ekip (2 kişi), diğer idari personel ( 3kişi)  ve dramaturgla ( 1 kişi) beraber varsayalım ki 500000 TL brüt maaş da ilgili çalışanlara gidiyor, eğer salon kira ise ayda 45000 TL kira ve bakım onarım, elektrik-su giderlerinden yıllık toplam  540000 TL de kira ve bakım onarıma, elektrik suya gittiğini varsayalım. Bu durumda 1400000 TL ( 1 milyon 400 bin) ilgili DT biriminin oyunculuk dışındaki sabit giderleri oluşacaktır. Eğer bu tiyatro birimi 30 oyuncuyu (Bu oyuncuların bazıları birkaç cümlelik roller veya sözsüz bir iki dakikalığına görünen rollerde görev almış olabilir ve bu oyuncuların ücretlendirmeleri ve sigorta primleri oyun bazlı ya da temsil bazlı olacaktır) çalıştırıyor ve onlara toplam sigorta primleri ile beraber maaş olarak brüt ortalama 6000 TL’den yıllık 2160000 TL ( 2 milyon 160 bin) de oyunculuk gideri eklenince 3200000 TL ( 3 milyon 200 bin) maliyete ulaşılır. Geriye kalan 1 milyon 800 bin TL’nin bir kısmı da diğer sanatçı (ışık tasarımı, dekor tasarımı, yazar telif ücreti, müzik telif ücreti, dekor-kostüm giderleri, vb. için harcanacak ve toplam maliyetleri oluşturacaktır. Varsayalım ki 800000 TL yukarıda saydığımız diğer sanatçı giderlerine harcanmıştır.  İlgili DT birimi belki de bütçeyi tam olarak harcayamayacaktır.  Bizim buradaki örnekte harcamamıştır. Toplam 4 milyon TL harcanmıştır. Artan bütçe, ilgili DT birimine gelir kaydedilir ve bir sonraki seneye devredilir.

Bu durumda bilet gelirleri açısında da örneğimize devam edelim. Varsayalım ki 250 koltuk kapasiteli salonda toplam 120 temsil yapılmıştır. Bu durumda toplam seyirci kapasitesi 30000 yapacaktır (120×250). Varsayalım ki her temsil yüzde yüz doluluk oranı ile oynanmıştır ve bilet fiyatları ortalama 30 TL’dir. Elde edilen toplam gelir 900000 TL (dokuz yüz bin) olacaktır.  Bu gelir de ilgili DT’nin bütçesine gelir kaydedilip ertesi yıl harcama bütçesine eklenecektir.  Diğer bir deyişle giderlerin yüzde 22.5 (900000/4000000=0.225) kısmı bilet fiyatları ile karşılanmıştır.

DT’deki her sahne

Her sahne için sanat yönetmenini ve idari yönetmeni DT’de oluşturulacak bir komisyon atamalı. Bu komisyon 9 üyeden oluşmalı ve DT genel müdürü komisyon başkanı olmalıdır. Komisyon üyelerinin atanması, TBMM’de üyeleri bulunan siyasi partilerin temsil oranlarına göre belirlenmelidir. Örneğin 9 kişilik komisyon TBMM temsil edilen varsayalım ki 3 siyasi partinin milletvekili sayısı oranlarına göre aşağıdaki gibi belirlenecektir.

1 parti milletvekili yüzdesi:60.  Komisyon üyesi 0.60×9=5.4.  Bu rakam en yakın tam sayıya yuvarlanacaktır: 5

2 parti milletvekili yüzdesi:30.  Komisyon üyesi 0.30×9=2.7. En yakın tam sayı 3

3 parti milletvekili yüzdesi:10. Komisyon üyesi 0.10×9=0.9.  En yakın tam sayı 1

Komisyon üyesi toplamları:5+3+1=9

Bu komisyon salt çoğunluk değil, nitelikli çoğunlukla (2/3) karar alacaktır. Diğer bir ifadeyle her sahnenin sanat ve idari yönetmenlerini atayabilmek için 9 üyeden 6 üye olumlu oy kullanması gerekmektedir. Bu komisyonda görev alacak kişiler, sanatçılar, akademisyenler, kültür ve sanat bürokratları arasından atanacaktır. Komisyon üyeleri milletvekili arasından seçilemez. Sadece siyasi partiler mecliste temsil edilme oranları ile orantılı sayıda aday teklif edebilirler.

Her sahne veya sanat yönetmeni kendi repertuvarını kendi belirlemeli, bu sahneler birbirlerinden bağımsız karar almalıdırlar.  Öncelik elbette daha çok yerli yazarların oyunlarının oynanmasıdır. Mevcut yüzde 51 yerli yazar oranı Türk tiyatrosuna yapılmış bir haksızlıktır.  DT’nin farklı sahnelerinin değerlendirme ölçütleri de farklı olacaktır. DT’nin her sahnesi veya salonu birbirine eş değildir.  Konuya önümüzdeki yazılarda devam edilecektir.

Paylaş.

Yazarın bütün yazıları için: Sacit Hadi Akdede

Yanıtla