Ferhan Şensoy’u Dostları Anlattı: ‘Tiyatronun Müthiş bir Dalı Kırıldı’

Pinterest LinkedIn Tumblr +

Burak Abatay’ın BBC Türkçe haberini paylaşıyoruz

Ferhan Şensoy arkasında sahnelenmiş ve yıllarca kapalı gişe oynamış onlarca tiyatro oyunu, denemeler, öyküler, şiirler, filmler ve Ses Tiyatrosu’nu bıraktı. Ölümünün ardından onu BBC Türkçe’ye anlatan dostları da, Türkiye’nin büyük bir sanat insanını kaybettiğini söyledi.

Oyuncu Müjdat Gezen: “Üzüntüm göz pınarlarımda”

Türk Tiyatrosu’nun önemli bir kilometretaşını kaybettik. Büyük bir yazardı. Sadece bir tiyatrocu değildi. Çok önemli bir kayıp. Üzüntüm haberi aldığımdan beri göz pınarlarımda. Ferhan’ı çok severdim. İnsan olarak da, aktör olarak da, tiyatro anlayışı olarak da, yazar olarak da…Tiyatromuza evrensel katkıları vardı. Çünkü evrensel olmanın yolu ulusal olmaktan geçer. Ferhan bunu becermişti.

Porno filmler gösterilen bir salonu aldı ve bütün parasını harcayarak tiyatro salonu olarak yeniden ayağa kaldırdı. Tiyatronun her dalında emek verdi. Bina yapmak, oyun yapmak, oyun yazmak, oyun yönetmek… Ferhangi Şeyler oyunu kaç kere oynandı sayısını unuttuk.

Tüm bu kayıpların ardından acı ve üzüntü hissediyorum. Alışamıyor insan. O gidenin yerine birinin geleceği inancı kolay olmuyor. Yetiştirdiğimiz öğrenciler bizden daha iyi olacak diyoruz her seferinde ama onlar da televizyona bölünüyor. Tiyatro, değerlerini kaybettiği zaman yerini kolay dolduramıyor. Ben eskiyle yaşamayan ve yeniye bakan biriyim ama gel de Ferhan Şensoy’un yerini doldur.

Müzisyen Nejat Yavaşoğulları: “Tiyatro tarihimizde yeni bir sayfa açtı”

Ferhan’la arkadaşlığımız Güzel Sanatlar Akademisi’ne rastlıyor. O da ben de mimarlık okuyorduk. Ben müzik idealleri taşıyordum, o da tiyatro idealleri taşıyordu. O yıllardan arkadaştık. Mimarlık eğitimini bırakarak Fransa’ya ve oradan da Kanada’ya gitti. Tiyatro üzerine yoğunlaşıp, Türkiye’ye dönüp Brechtyen tiyatroyu ülkemizde gerçekleştirdi. Tiyatro tarihimizde yeni bir sayfa açtı. Hem yazdığı oyunların farklılığı hem de sahnelenmesindeki epik tutum ile kendi çizgisini yarattı. İsminin Ortaoyuncuları olması bile bunu daha güçlendiren bir durumdu. Bu bakımdan hem arkadaşımı kaybettim hem de çok değerli bir insanı.

En son pandemiden önce birlikte, 30-40 yılın ardından Şahları Da Vururlar’ı da tekrar oynamak için provalara başlamıştık. Şan Tiyatrosu yanınca bir daha oynanamamıştı oyun. Birkaç gün içerisinde de oyun başlayacaktı ama pandemi yasakları başlayınca olmadı. Oyun için 1,5 aylık biletler de bitmişti. Kapalı gişeydi yani. Pandemi uzun sürmez sanıyorduk. 1,5 yılı geçtik ve Ferhan’ın sağlığı oyunu oynamaya el vermedi. Böyle de bir durum oldu. Her zaman tekrar sahneye koyacağız diye oyunu bekliyorduk. Ferhan da hastalandı ve sağlığı el vermedi.

Dramaturg Eren Aysan: “Şensoy bizim talihimizdi ama ne kadar değerlendirdik, o ayrı”
Ferhan Şensoy Haldun Taner’den el aldığı Kabare Tiyatrosu yapısını “Ferhanca” üslubuyla geliştirdi, yetkinleştirdi. Bunu hem çok başarılı olduğu yazarlık anlayışıyla hem de sahneleme gücüyle yaptı.

Kendine has bir oyunculuk anlayışını açık biçimle ve bize özgü geleneksel olanla birleştirerek sahnede ona hep hayran olmamızı sağladı. Her çalışması toplumun yeni bir sosyolojik yansımasıydı aynı zamanda.

Şahları Da Vururlar’da siyasal yapıyı bambaşka bir tarihselleştirme ve uzak açıyla ele aldı. İstanbulu Satıyorum’la bozulan İstanbul yapısına değindi. İçinden Tramvay Geçen Bir Şarkı da Haldun Taner’in ona verdiği Karl Valentine özyaşam öyküsü kitabından esinlenmeydi mesela. Ustalara saygıyı hep demledi. Haldun Taner Kabare de bunun bir örneğidir. Fişne Bahçesu’nda Çehov’u ustalıkla bugüne taşıyarak lezzetli bir komedi anlayışına dönüştürdü. Çok başarılı bir deneme yazarıydı.

Alnı açık bir sanatçı, her şeyiyle mükemmel bir tam tiyatro adamıydı. Onunla 2000’lerin başında tanıştık. Her zaman bize öğretici olurken aynı zamanda günlük yaşamda mizahını da koruyarak yaşantısını sürdürdü. Onu çok özleyeceğiz. Ferhan Şensoy gibisi 1000 yılda bir gelir. Bizim talihimizdi. Ama ne kadar değerlendirdik, o ayrı.

Oyuncu Doğa Rutkay: “Dünyada eşi benzeri olmayan bir ustaydı”

Çok kıymetli bir ustamızdı. Bize sahneyi sevdiren, mizahı öğreten bir ustamızdı. Her zor zamanda, ülkemizin geçtiği zor zamanlarda, özgür mizahıyla mesajını veren, bizi tiyatroyu alıştıran, Ses Tiyatrosu’nun büyüsünde her zaman bizi kucaklayan, her zaman kendi çizgisinde olan, bambaşka bir ustaydı. Dünyada eşi benzeri olmayan bir ustaydı. Benim için baba yadigarı. Çocukluğumun Ferhan Abisi. Kendi evlatlarıma bakınca kendimi şanslı hissediyorum. Ama çocuklarımı tanıştıracağım hiçbir ustam kalmadı. Ülkemizin önemli aydınlarındandı. Aydınlık yüzüydü.

Türk tiyatrosuna çok şey kattı. Kendi tiyatrosuna, kendi tiyatro bilincine sahip bir adamdı. O bir ekoldü. Müjdat Gezen gibi, babam gibi çok şey kattı. Kendi siyasi hicvi vardı. Tiyatronun müthiş bir dalı kırıldı. Ferhan Şensoy çok üzülmesin, onun ektiği fidanlar büyüyor. Biz Ferhan Şensoy’u izlemiş kocaman bir kuşağız. Onun mirası devam eder. Ama elbette kimse onun kelimelerini onun gibi yorumlayıp onun dizdiği gibi dizeleri kullanamaz. Buna rağmen onun gibi olumlu bakmak istiyorum: Ya olmasaydı? Bu ülke 40-50 sene onu izledi. Bir sürü çocuk yetişti onun sebebiyle. Ben de onu çocuklarıma anlatacağım.

Yazar Nedim Gürsel: “Kendine özgün bir tarz geliştirdi”
Yatılı okul boyunca Galatasaray Lisesi yıllarında tanıştığım çok değerli bir arkadaşımdı. Aynı sırada oturduğumuz da oldu. Yeni Ufuklar’da onun ilk öyküsünün yayımlanmasına ön ayak olmuştum. Bu ilk öykünün adını hatırlıyorum: “Dalgındır Hüsam Kusura Kalmayın”. Kendine özgün bir tarz geliştirdi. O tarz beğenildi. Büyük kitlelere yönelik çok başarılı bir tiyatro anlayışı getirdi. Çok üzgünüm.
Oyuncu Hakan Bilgin: “O ölümsüz bir insan”
Türk Tiyatrosu’nun son 50 yıllık sürecinde şu an oynamak ve yazmak için bir kuşağın feyz aldığı ustasıdır Ferhan Şensoy. Hem yazan hem yöneten hem oynayan hem de bir mekana sahip çıkan çok özel bir insan. Onu anlatmaya tarif yetmez. Bizim için çok kıymetli. Hiçbir zaman da öldüğüne inanmayacağımız, uzunca bir süre Bodrum’da yaşıyor ve hiçbir şeyle ilgilenmiyor diye içimden geçireceğim. Çünkü Ferhat abi kitaplarda, anılarda yaşıyor. O ölemez. O ölümsüz bir insan.

Hiçbir zaman duruşundan taviz vermedi. Hep saygı bekledi ve saygı gösterdi. Ona çok enteresan bir şekilde her kesimden insan gelirdi. Çünkü sadece doğruyu söylüyordu. Hiç kimsenin adamı olmadı. En çok eleştirdiği kişiler de kendi görüşünden insanlardı. Liyakat ve adalet onun için çok önemliydi. Ondan sadece tiyatro öğrenmedik. Hiçbir zaman sadece tiyatro öğrenmedik. Onun anılarını, hikayelerini, bize öğrettiklerini hem bizim kuşağımıza hem de sonraki kuşaklara anlatacağız. Bizim de görevimiz bu.

Paylaş.

Yanıtla