Dikmen Gürün
XVI yüzyılda yaşamış olan Francis Bacon, Denemeler adlı kitabında “Bahçeler Üstüne” makalesine şu sözlerle başlar: “Yüce tanrı bir bahçe dikerek işe başladı. Gerçekten de bir bahçe en katıksız insanca kıvançların kaynağıdır. İnsan ruhunu en güzel yeniler, onsuz konaklar saraylar kupkuru birer el ustalığı olarak kalır.”* Bir ekip biçmek, yetiştirmek, işlemek sürecidir bu. Bir kültür sürecidir. Yazar, toprağın işlenmesiyle aklın işlenmesi arasında bağ kurar. Derin ve dalgalı bir deniz “kültür” denizi… Doğadan türemiş bir kavram olduğu için çoğulcu bir anlamlar bütünü… Terry Eagleton Kültür Yorumları** kitabında “kültür …dünyaya yaptıklarımız ve dünyanın bize yaptıkları arasındaki diyalektiğe işaret eder” derken bizi çok yönlü yorumlara sevk eder.
ACI GERÇEKLER
Yaşamakta olduğumuz yangınlar düşündürdü bunları: Günlerdir Akdeniz ve Ege’nin güzelim ormanları çıra gibi yanıyor. Türkiye yanıyor. Canlar yanıyor. Ocaklar sönüyor. İktidar partisi AKP, yıllardır hoyratça kullandığı doğanın ateşini söndüremiyor. Doğaya uygulanan şiddet insan zihninde de yansımalarını gösteriyor. Yıllardır ormanların böğrüne hoyratça dikilen betonlar, dere yataklarına ya da şehirlere umarsızca inşa edilen binalar yangınlarda, sellerde, depremlerde nice hayatlar söndürüyor.
Doğal afetler dünya döndükçe var olacak. Ama bunlarla başa çıkmak her şeyden önce ülkeyi yönetenlerin sorumluluk sahibi olmalarını gerektirir. Bilinç gerektirir. Bilgi gerektirir. Plan, proje gerektirir. Böyle durumlarda partizanlığa asla yer yoktur.
Eğer yüreklerimizi dağlayan bu yangının başladığı gün Türk Hava Kurumu uçakları hangarlarda, olması gerektiği gibi bakımları yapılmış olarak bekliyor olsalardı, yangın yayılmazdı, ateşler her yanı sarmazdı. Bu gerçekleri görmek, bilmek için allame olmak gerekmez! AKP iktidarının sırf Mustafa Kemal Atatürk’e duyduğu kin yüzünden Türk Hava Kurumu’nu eritmeye çalışması nasıl bir sevgisizliktir, saygısızlıktır insan anlamakta zorlanıyor.
VE BİR MEKTUP
Elimde sararmış bir mektup ve eski bir fotoğraf. Paylaşmak istiyorum mektuptan birkaç satırı, çünkü Atatürkümüzün sadece 1925 yılında kurduğu Türk Hava Kurumu’na değil, kadına verdiği önemi de gösteren bir belge.
23.8.1935 tarihli Cumhuriyet Halk Partisi Antalya İl Yönetim Kurulu tarafından, Bursa Lisesi’nde yatılı okuyan son sınıf öğrencisi anneme hitaben yazılmış bir mektup bu:
“Bayan Nihal Cemil Güzey, 30 Ağustos utku bayramı için hazırlanan kutlama programı gereğince, aynı zamanda Hava Bayramı olan bu bayram günü yapılacak tören sırasında Hava Kurumu adına da bir arkadaş söylev verecektir. Bu ödevi, izninizle size vermeyi uygun bulduk. Söylevde, Hava Bayramı için ordunun utku bayramı gününün seçilmesindeki anlamı, yani bundan sonraki utkuların havada kazanılacağı gerçeğini ve bundan ötürü de her Türkün Hava Kurumu’na yardım etmesinin ulusal yüksek bir ödev olduğunu belirtmek önemlidir…”
Fotoğraf da annem konuşmasını yaparken çekilmiş bir Türk Kuşu uçağının önünde…
Her fırsatta kadını yücelten, “kadınlar sosyal hayatta erkeklerle beraber yürüyerek birbirine destek ve yardımcı olacaktır” diyen Atatürk’e teşekkürlerimizin sonu gelmez, her şeyden önce, bizlere bahşettiği laik Türkiye Cumhuriyeti için…
İçinden geçmekte olduğumuz şu günlerde adeta kenetlenerek canla başla uğraşan, görevlisinden gönüllüsüne, köylüsünden kentlisine tüm insanlarımız için ne dense yetersiz kalır. Genciyle yaşlısıyla, kadınıyla erkeğiyle ileriye dönük umut kaynağımız onlar…
—————-
* Francis Bacon, Denemeler. (Çeviren Akşit Göktürk) YKY. 6. baskı Mart 2006. s181
** Terry Eagleton, Kültür Yorumları (Çeviren Özge Çelik) Ayrıntı. 2 basım 2011. s 11