“İzBBŞT Kuruluş Sürecinde Düşünce ve Gözlemler”

Pinterest LinkedIn Tumblr +

Mimesis Haber / İzmir Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları (İzBBŞT) Genel Sanat Yönetmeni Yücel Erten, İzBBŞT kuruluş süreci ve oyuncu seçme sınavları hakkında açıklamalarda bulundu. Yücel Erten’in sosyal medya hesabı üzerinden üç bölüm halinde yayımladığı açıklamalar şu şekilde:

İzBBŞT KURULUŞ SÜRECİNDE DÜŞÜNCE VE GÖZLEMLER (I)

Tiyatro çok alımlı, çekici bir alandır. Bilir-bilmez, yakın-uzak, deneyimli-deneyimsiz, başarılı-başarısız pek çok insan, tiyatronun her alanında fikir beyan etmeye, eleştirmeye, yargı koymaya bayılır. Bunda bir kötülük yok tabii. Alanın çekiciliğini arttırır, daha renkli kılar.

Bu bağlamda benim tiyatro cephesindeki yürüyüşümü, siyasal tercihlerimi, kurumsal yaklaşımlarımı, düşünce ve savlarımı, üretimimi beğenmeyenler, eleştirenler olacaktır, doğaldır. Ben de vilayet binası önünde asker mektubu yazmadığım için, sadece önemsediğim konuları yanıtlarım. Şu sıralar çok önemli bir yanılgı var, onu yazmalıyım.

Görüyorum ki, tiyatro dünyamız bir gelişmeyi kavramakta zorlanıyor. Belki inanmayacaksınız ama, kuruluş çalışmalarını sürdürdüğümüz İzBBŞT (İzmir Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları) sanatsal anlamda özerk bir yapıdır. Bu konu, Türkiye’de ödenekli bir yerel yönetim tiyatrosunun yönetmeliğinde ilk kez güvence altına alınmıştır. Daha önce basında bunu dile getirmiştim ama, dikkatlerden kaçmış sanırım. Bu, ülkenin tiyatro pratiğinde dev bir adımdır. Hani biz tiyatrocular “Sanat özgür olmalı” diyoruz, “Vesayet altına alınmamalı” diyoruz, “Tiyatroyu tiyatrocular yönetir” diyoruz ya; işte bu özlemler doğrultusunda büyük bir hamledir. Demokrat ve sanatsever Sayın Başkan Soyer ve çalışma arkadaşları, bu ülkede ilk kez böyle cesur bir adımın atılmasını desteklediler. Kabul etmek gerekir ki, bu tür ilerici ve demokrat adımlar, salt tiyatro sanatının esenliği için yararlı olmakla kalmaz, toplumun geleceği için de referans oluşturur, ilerleme sağlar. “Merdiven basak basak” der o türkü…

Tiyatro sanatını bir kurum olarak öz erkine kavuşturmaktan çekinmeyen bu cesur adımın değerini, en azından tiyatrocularımızın anlaması beklenirdi. Ama alışkanlıklar insanların yakasını kolay bırakmıyor. İzBBŞT oyuncu seçmelerine yönetmelik gereği kabul edilmeyen veya seçmelerde elenen kimi tiyatrocular, Sayın Başkan’a başvuruyor ve kurumun tuttuğu yolu şikayet ediyorlar. Bence eleştirmelerinde ya da şikayet etmelerinde de bir sorun yok. Ama Sayın Başkan’ın talimatla işe el koyması, yönetmeliği değiştirmesi, birilerini tiyatroya alması, sınavları iptal etmesi gibi talepler ortaya dökülüyor. Telefonlar, mesajlar, imza toplama aracılığı ile kamuoyu baskısı oluşturarak, Sayın Başkan’dan bu yönde davranması isteniyor.
Sohbetimizi şöyle bir tesbitle sürdürelim: Yeni kurulan bir tiyatronun kadrolu sanatçılarını hangi yöntemle ve nasıl bir süreçte seçeceği, tümüyle sanatsal bir tercihtir. Beğenirsin, beğenmezsin, eleştirirsin ama; bir usulsüzlük yoksa ne siyasal erkin, ne bürokratların, ne de adayların ve yakınlarının konuya müdahalesi söz konusu olabilir.

İşte bu tesbit ve yukarda sıraladığım davranışlarla, tiyatro dünyamızın karşısına çok yakıcı ve temel bir soru çıkıyor: Tiyatroya gönül vermiş bu sevgili ve değerli arkadaşlar, bir kurumun sanatsal tercihlerinin, siyasi müdahelelere açık olmasını mı savunuyorlar? Olağanüstü bir duyarlılıkla bundan kaçınmayı seçmiş ve tiyatro sanatına bir özgürlük alanı açmış olan saygıdeğer Tunç Soyer’den, bu soylu davranışını çiğnemesini mi istiyorlar? İyi ama, nerede kaldı bir sanat kurumunun sanatsal özerkliği? Hani ödenekli sanat kurumları siyasal erkin vesayeti altında olmasın istiyorduk? Hani tiyatroyu tiyatrocular yönetsin diyorduk? Bu ne yaman bir çelişki şimdi? Mantık nereye kaçtı? Aydın sorumluluğu nereye saklandı acaba?…

İşin kötüsü, sadece sonuçtan hoşnutsuz bireylerin değil, artık belli bir bilince ulaşmış olmasını beklediğimiz kurumsal yapılar ve toplulukların bile bu gaflete sürüklendiğini gözlemliyoruz. Oysa tiyatro dünyamızın özerklik özlemlerine yüreklilikle alan açan siyasal erki, müdahaleci bir tutum takınması için manevî baskı altına almaya çalışmak, tiyatromuzun esenliği açısından fevkalade tutarsız bir davranış.

Sanatınızın özgürlüğüne gerçekten düşkünseniz, vazgeçin bundan. Bakın, ben Kurucu Genel Sanat Yönetmeniyim. Oklarınızı bana çevirin, ben göğüslemeye hazırım. Ama siz de artık aydınlık görüşlü sanatçılar olarak, siyasetin sanat kurumları üzerinde vesayet kurmasını istemekten vazgeçin lütfen. Anlaştık mı?…

Yücel Erten 04.07.2021

İzBBŞT KURULUŞ SÜRECİNDE DÜŞÜNCE VE GÖZLEMLER (II)

İzBBŞT’nun sanatçı kadrosunu belirlemek için, sınav kurulundaki meslekdaşlarımla, eleme-seçme-sınav konusuna günde 8-10 saat arası doğrudan mesai harcamaktayım. Bugün aralıksız dokuzuncu gündü. Sadece oyunculuk kısmı daha 2 gün sürecek. Bu temponun içinde sosyal medyaya boca edilen anlamlı-anlamsız, akıllı-akılsız bütün sorulara cevap vermem düşünülemez. Ama ben yine de geriye kalan zamanda, elimden geldiğince, önemsediğim bazı konulara bireylerden bağımsız olarak değinmeyi sürdüreceğim. Tarihe kayıt düşülmüş olsun.

Merak etmeyin, “Neden öyle bir eleme yöntemi?” sorusunu da yanıtlayacağım. Ama önce ahlâki bir soruna değinmem gerekiyor. Çünkü akıl, soru ve sorunlarda önem sıralamasını önerir. Önce önemli bazı noktalarda anlaşıp, onları bir kenara koyabilmeliyiz ki; tartışma demagoji patinajına, boş bir lâf yarıştırmaya dönüşmesin.

Sorunu açıklamak için İzBBŞT Oyunculuk sınavının ilan edildiği tarihe dönelim. Sınava ilişkin bilgiler, son başvuru tarihinden 16 gün önce, yani 4 Haziran 2021’de şu şekilde ilan edilmişti:

“OYUNCULUK SINAVI

Adaylarda aranan nitelikler:

Üniversitelerin, konservatuvarların Oyunculuk Anasanat Dalını veya yurt dışında denkliği Milli Eğitim Bakanlığınca kabul edilmiş okulları bitirmiş olmak, tercihan ödenekli veya özel tiyatrolarda kendini kanıtlamış, deneyim kazanmış olmak.

Sınav bilgisi:

Oyuncu sınavı ‘İlk Eleme’: Adayın kulak, ritm ve ses niteliğine bakılacak; hareket, dans ve bedensel esnekliği sınanacaktır.

Oyuncu sınavı ‘İkinci Eleme’: Mevcut sağlık koşulları nedeniyle, adaylar sınavın bu bölümünde performanslarını tek başlarına sunacaklardır. Yabancı ya da yerli oyunlardan seçilmiş (klasik-modern), bir dram, bir komedi parçanın oynanması istenecek ve oyunculuk performansı bu parçalar eşliğinde tüm yönleriyle değerlendirilecektir.

Oyuncu sınavı ‘Son Değerlendirme’: Bu aşamada gerekli görülürse ilk ve ikinci elemede istenen performansların tekrarı istenebilecek; jüri üyeleri tarafından mülakat niteliğinde gerekli sorular sorulabilecek ve eğer varsa adayların sunmak-söylemek istedikleri mesleki anlamda farklı yetenek ve özellikleri uygun görülürse izlenecektir.”

Elenmiş olan bazı adaylar, sınav tarihinin çok geç ilan edildiğini bir bahane ya da eksiklik olarak öne sürüyorlar ama bu haklı bir eleştiri değil; çünkü aynı ilanda şu ifade de yer alıyor:

“Sınav tarihleri, pandemi koşullarına ve aday sayısına göre, son başvuru tarihinden sonra ayrıca ilan edilecektir. Haziran ayının ortasında yapılacak olan bu ikinci duyuruda adaylara branşlara göre sınav tarihleri ile sınav yer ve mekânlarına ilişkin bilgi verilecektir.”

Yani o sınavlara girmeye karar vermiş olan bütün adayların, hazırlanmak için sınav tarihlerinin açıklandığı 22 Haziran tarihine kadar 18 gün, sonrasında da 4 gün olmak üzere toplam 3 hafta süresi vardı. Orada bir yumurta-kapı meselesi yaşandıysa, bunun sorumlusu kurum olamaz.

Peki, daha 4 Haziranda, ilk elemede “Adayın kulak, ritm ve ses niteliğine bakılacak; hareket, dans ve bedensel esnekliği sınanacaktır.” denilmiş mi? Denilmiş.

1000’i aşkın başvurudan 855 kişinin ilanda belirtilen kriterlere uyduğu görülmüş. Bir önemli ayrıntı daha verelim: Şikayet hummasına yakalanan bazı kişilerin iddia ettikleri gibi, ilk elemede 700-800 kişi falan elenmiş değil. Negatif şehir efsaneleri uydurmanın gereği yok. İlk elemeye ya da seçmeye 541 kişi katılmış. Bu adaylar 5 gün boyunca 8-10 saat süren ilk eleme sürecinde sınanmış, 158 kişiye ikinci aşamaya katılma hakkı tanınmıştır. Onu izleyen 4 günlük ikinci aşamada bu sayı yarıya indirilecek, 2 gün sürecek son aşamada da İzBBŞT’nin 36 kişilik oyuncu kadrosu seçilmiş olacaktır. Sınav ilanını okumuş herkesin bunun bir yöntem olduğunu kavramış olması beklenir.

Şimdi artık herkesin yüzleşmek zorunda olduğu ahlâki sorunumuzun adını koyabiliriz:

Eleme-seçme sürecinin nasıl işleyeceğini adayların belirlemesi gibi bir ihtimal bulunmadığına göre; kurumun belirlediği yöntemin güvenilir olup olmadığına aday kendisi karar verecektir. İlandaki bilgiye sahip olarak sınava girmek ya da girmemek her bireyin özgür iradesine kalmıştır. Bu yöntemi kamuoyu önünde eleştirmesinin, tartışmasının, reddetmesinin önünde de hiç bir engel yoktur. Demek ki 16 gün boyunca düşünüp değerlendirebilir, böyle bir yöntemi uygun bulmuyorsa başvurmayabilir, bu yarışa girmeyebilir. Ama sınava girmişse; uygulanacak yöntemi de kabullenmiş sayılır. Doğal ki her sınavdan başarılı çıkanlar da olacaktır, başaramayanlar da. Ama başarısız sayıldığını öğrendiği zaman, objektiviteden yoksun ifadelerle bu yönteme veryansın etmeye başlıyorsa, orada ahlâki bir sorun vardır. “Kazanırsam süper; kazanamazsam bu sınav, bu yöntem, bu jüri skandal!”…

Başlangıçta dediğim gibi, eleme ve seçme yönteminin gerekçelerini de açıklayacağım, diploma konusuna da döneceğim. Ama bence siz de bu saptamayı üstünkörü okuyup geçmeyin, hemen unutuvermeyin, konuyu başka sorunlara kaydırmayın; üstünde biraz durun: ‘Ahlâki bir sorun’…

Yücel Erten 05.05.2021

İzBBŞT KURULUŞ SÜRECİNDE DÜŞÜNCE VE GÖZLEMLER (III)

Bugün İzBBŞT oyuncu seçmelerinin 10. günüydü. Akşamında yakın bir dostumun evlilik törenine gitmedim. Sınav yöntemini alıngan, öfkeli ve bilgiden yoksun kalabalığa yazıyla anlatayım diye.

Tam da alışılmış beylik yöntemle sınav yapmaya kalksak, her adaya tiradını oynaması, bir şarkıcık söylemesi ve üç beş adımlık dans testinden geçmesi için 15 dakika süre verince; ramazandan daha uzun bir süre sınav yapmak zorunda kalacağımızın hesabını yapıyordum. Kim bilir kaçıncı kez, 36 sanatçı seçmek için 36 gün sınav yapmanın saçmalığına değiniyordum.

Birden değerli besteci İlkim Tongur’un, sayfamdaki bir paylaşımın altında yer alan analizini hatırladım. Tongur, su gibi berrak, çelik gibi sağlam analizi ile imdadıma yetişiyordu. Onu paylaşmaya karar verdim. Rasyonalitesi, ufku, nezaketi ve objektivitesi ile hayranlık duyulacak bir ders…

İzBBŞT oyuncu seçmelerinden şikayetçi olan herkesin dikkatle okumasını öneririm. Okumaktan kaçınan ya da bile isteye görmezden geleni, Diyonizos da Apollon da çarpar, ona göre. Merak edene not: İlkim ile bu konuda tek kelime konuşmadık, yazışmadık…
“”

Ali Yücel Küçük:

Babur Tongur / 750 kişi sahne performansına bakılmadan, şan ve dans sınavında elendi. Bu etik mi ? Yücel Erten orada bostan korkuluğu muydu ? Bir padişahım çok yaşa demediğiniz kalmış.

Ilkim Tongur:

Ali Yücel Küçük / Anlamıyorum, yani kulaksız, hareket edemeyen, dans edemeyen, şarkı söyleyemeyen tiyatrocuların sınavı geçmesi gerektiğini mi söylüyorsunuz?

Ilkim Tongur:

Ali Yücel Küçük / Ayrıca anlamak için soruyorum sizin eleştiriniz sınavın yapılışına mı Yücel beye mi?

Babur Tongur:

Ali Yücel Küçük / seçmeye katıldınız mı?

Ali Yücel Küçük:

Keşke katılmasaydım. Bu kadar adaletsiz, bu kadar lakayt olacağını bilseydim katılmazdım.

Ayşegül Tolgay:

Sizin ne denli adaletli ve liyakata değer veren bir tiyatro insanı olduğunuzdan haberdar değiller demek ki..

Ilkim Tongur:

Yorumların çoğunluğunu okudum. Hala anlayamadığım şeyler var. Tam olarak neyin eleştirildiğini anlayamadım. Bir kaç ortak nokta tespit ettim, eksiklik varsa tamamlayabilirsiniz: 1- Sınav çok geç haber verildi. 2- Telefon mesajıyla haber verildi. 3- Şarkı söyletildi. 4- Oyunculuk becerilerinin gösterilmesi istenmedi. 5- Sınavda neler sorulacağı belirsizdi. 6- Jüri ile ilgili belirsiz sorunlar var !? 7- Tiyatronun duayenleri yaşlı. 8- Gençlerin önü açılmıyor. 9- İnsanlar başka şehirlerden sınava geldiler, 10- Dili ne kadar iyi kullanıp kullanamadığımızın bir önemi yok. 11- Diploma şartı vardı. Şimdi, bütün cumartesi sabahımı buna yatırdıktan sonra şu sonuçlara vardım. Yanlışlık, eksiklik varsa yazınız ve açıklayınız:

Ilkim Tongur:

1- Sınav yapılacağına ilişkin en geç 4 Haziran tarihli haberleri buldum. 4-20 haziran arasında başvurular yapılacak. Ve 20 Hazirandan sonra sınav tarihleri pandemi durumuna göre belli olacak. Yani siz 4 Haziranda başvuru yapabilirsiniz ve 21 Haziranda sınava girebilirsiniz. 19 Haziranda da başvuru yapabilirsiniz ve 21 Haziranda sınava girebilirsiniz. Bunu bilerek başvuruyu yapmış olmanız gerek.

Ilkim Tongur:

2- Telefon mesajı: Bu neden bir sorun anlamadım?

Ilkim Tongur:

3- Şarkı söylemek, dans etmek: Bu zaten yapmanız gerek bir şey değil mi? Bunun da neden bir sorun olduğunu anlamadım.

Ilkim Tongur:

4- Oyunculuk sınavı yapılmadı: Bu nasıl olabilir? Bunun açıklanması gerekir. Gerekçe sandığınızdan basit olabilir. Biz duyuş sınavı yaparken, yukarıda birinin iddia ettiği gibi, her şeyi sormadan da duyuş sorunları olduğunu kolayca anlayabiliyoruz. Yani 20 soru sormaya gerek olmayabiliyor bazen. Belli bir deneyimden sonra insan ilk 20 saniyede aradığını bulamadığını kolaylıkla anlayabiliyor. Ama yine de açıklamak lazım ki belki gençler de o anlayışı geliştirebilsinler.

Ilkim Tongur:

5- Sınavda neler sorulacağı: Hepiniz bunları bilerek girdiniz. https://www.izdoga.com.tr/CKYukl…/TiyatroPersonelAlimi.pdf

Ilkim Tongur:

6- Bununla ilgili bir şey bulamadım.

Ilkim Tongur:

7- Hmm… Bundan sonra 7-9 yaş arası duayenler bulmaya çalışırız. Yaş temelli ayrımcılık bir sürü ülkede artık ırkçılık kadar yanlış kabul edilmekle kalmıyor ayrıca ayıp. Kleabulos 2500 yıl önce demiş ki ‘Kendini bil.’ Bunu kimseyi küçültmek için söylemiyorum ama bu insanlar buralara birden bire gelmediler. Bazı kişiler kendi başkaldırı ihtiyaçlarını tatmin edecekler diye de bu duayenler küçülmüyorlar. Sadece kendinizi rezil edersiniz. Ama siz bilirsiniz.

Ilkim Tongur:

8- Haklısınız. Ancak sadece 30 kusür kadro varsa o kadar var ne yazık ki. Keşke binlerce kadro olsa, keşke her sanatçının belli bir geliri, sanat yapacak bir platformu olsa. Ama bu sorunun çözümü bu sınava saldırmak değil.

Ilkim Tongur:

9- Başka şehirlerden gelindi: Bu o kişilerin seçimi. Gelirsiniz, gelmezsiniz. Gelince işin içinde elenmek de var. Bunu bilerek gelmediniz mi? Ne konuda şikayet olduğunu anlamıyorum.

Ilkim Tongur:

10- Ben müzisyenim. En iyi yazabildiğim bu yukarıdaki kadar. Siz dille çalışıyorsunuz. İşiniz okumak, yazmak. Okuduğunuzu yazdığınızı oynamak ve insanlara anlatmak. Eğer herhangi düzlemde yazılı ifadenizin önemini kavrayamıyorsanız zaten tiyatronun içinde ne işiniz var? Bu konuda hiç acımam. Sonuna kadar yanlışsınız. Hadi oradan.

Ilkim Tongur:

11- Anlamıyorum. Niçin diploma şartı aranmasın? Ayrıca kurum açıyor bu sınavı istediği şartı koyar. Uyarsanız başvurursunuz, uymazsanız başvurmazsınız. Sorun nedir anlayamıyorum.

Ilkim Tongur:

Eğer bu yukarıdaki yazıyı takip edemiyorsanız da tiyatroyu bırakın zaten.

Ali Yücel Küçük::

Ilkim Tongur / Siz daha bunun bir oyunculuk sınavı olduğunu ve İnsanların emek vererek hazırladıkları, tiratları değerlendirme yapılmadan başvuran 850 kişiden 700 kişinin ilk aşamada elendiğini anlayamamışsınız. Elenen 700 kişi şarkı söylemeyi bilmiyor muydu ? Hangi bakış açısıyla yaklaşım gösterildi ? İnsanlar zaten sınav sistemini eleştiriyor. Bunları bilerek geldiniz demeyle haklı olunmuyor.

Ilkim Tongur:

Ali Yücel Küçük / Zaten ilk eleme öyle yapılır. Bu sınava giren herkes ikinci elemeye geçmeden önce birinci elemeden geçmeleri gerekeceğini bilerek girdi. Birinci eleme koşuları ilan edildiği gibi: ”Oyuncu sınavı ‘İlk Eleme’: Adayın kulak, ritim ve ses niteliğine bakılacak; hareket, dans ve bedensel esnekliği sınanacaktır.” Şimdi bazı kişiler bu konularda diğerlerinden daha başarılıysa geçmiş olmaları gerek. Eğer itirazınız ilk elemede elenen 700 kişi geçen 150 kişiden daha iyi şarkı söyledi, kulağı daha iyiydi, daha esnekti, daha iyi dans etti, daha iyi hareket etti ve yine de elendiler ise onu konuşabiliriz. Bu mudur söylemek istediğiniz?

Metin Ünal:

Ilkim Tongur / ilkim cigim yeğenim girdiği için yakından izledim, gayet fair idi her şey

Ali Yücel Küçük:

İzmir Şehir Tiyatrosu oyunculuk sınavında hiç bir tirat izlenmeden 700 kişinin 1. aşamada elenmesi tiyatroculara haksızlıktır. Bu bir Opera veya bir müzikalin seçmesi olsaydı, ilk aşamada şan ve dans ile eleme yapılması anlaşılırdı. Bunu anlatmaya çalışıyoruz.

Ali Yücel Küçük:

Metin Ünal / Ne kadar yakından izlediniz ?

Ilkim Tongur:

Ali Yücel Küçük / Anlıyorum. İki sorum var: Sizin için kulaksız ve hareket yeteneği sınırlı tiyatrocular kolayca kabul edilebilir bir şey mi? Bir kişinin sınavının ne uzunlukta sürmesini öngörüyorsunuz?

Ali Yücel Küçük:

Konservatuvarda 4 yıl eğitim almış oyuncuların kulaksız ve hareket yeteneği sınırlı olması çok nadir bir şeydir. Sınav süresinin her adayın içini rahatlatacak şekilde o an ki performansın tamamlanmasıyla gerçekleşebilirdi. İki aşamanın not ortalaması alınması gerekirdi. En azından herkesin oyunculuk performansı izlenmeliydi.

Ilkim Tongur:

Ali Yücel Küçük / Belki, ama herkesin yetenek düzeyleri de farklı farklı olabiliyor. Belki bunu hazmetmek herkes için kolay olmayabilir, ama gerçek. Benim bildiğim bütün bu tip sınavlarda birinci elemede elenirseniz ikinci elemeye giremezsiniz. Bu anlaşılması kolay bir şey. Burada yıl sonu sınavı yapılmıyor ki neden ortalama alınsın? Amaç size not vermek değil, amaç sizi elemek. Siz kendinizin böyle bir sınav yaptığınızı düşünün. Her oyuncuya kaç dakika ayırmak sizce uygun olurdu. Rastgele bir yanıt değil bir dakika miktarı bekliyorum. Dakika dışında verdiğiniz bütün yanıtları sıyırtma girişimi olarak göreceğim.

Ali Yücel Küçük:

Oyunculuk, dans ve şan sınavlarını birlikte yaparsınız. Sonra sonuçları değerlendirirsiniz. Bu sınavda bu yapılmadı.

Ilkim Tongur:

Ali Yücel Küçük / (Sıyırtma 1) Tamam kaç dakika adam başına?

Ali Yücel Küçük:

Ilkim Tongur (Iska1) / Süresi önemli değil. Sınavın değerlendirme metodu yanlış.

Ilkim Tongur:

Ali Yücel Küçük / (sıyırtma 2) Hayır, tamamen yanlışsınız. Sizinki tamamen amatör bir bakış açısı. Sınavın süresi çok önemli. Adam başına kaç dakika ayırmak gerekir? Unutmayın amacınız sınava girenlerin egolarını tatmin etmek ya da onlara sanatlarını konuşturabilecekleri bir sahne sağlamak ya da onlara kendilerini iyi hissettirmek değil. Sınava girenleri teknik olarak elemek. Basit teknik bir soru soruyorum ama bilmediğiniz için olabilir ya da hesabını yaptığınız için olabilir yanıtlamıyorsunuz. Ayrıca sınavın değerlendirme metodu da yanlış değil. Onu ayrıca açıklarım sonra. Kıvırtmadan yanıtlamanız için bir şans daha vereceğim. Sizce kişi başına kaç dakika ayırmak gerekirdi?

Ali Yücel Küçük:

Sanırım üslubunuz karakterinizi yansıtıyor. Ayrıca siz biliyorsanız adam başı kaç dakika gerekiyor diye, sınava katılan meslektaşlarıma sorun bakalım, onlara ne kadar zaman ayırmışlar. Çoğunun yüzlerine bile bakmamışlar. Uzaktan ahkam kesmek kolay. Sınava biz girdik. Haksızlığa biz uğradık. Yücel Erten’in savunması siz yapıyorsunuz. İzmir Şehir Tiyatrosunun muhatapları cevap versin. Burada sizinle olan polemiği bitiriyorum.

Ilkim Tongur:

Ali Yücel Küçük / (Sıyırtma 3) Üslubumda ne bir kusur mu buldunuz, anlayamadım? Burada tutacak bir çamur değil o kusura bakmayın. Madem bu sizin için duygusal bir konu bunu yiğitçe kabul edin. Sanki teknik bir sorun varmış gibi bilmediğiniz konuda suçlamalar getirmeden önce. Bakınız, ben basit bir hesap yaptım dedim ki her kişiye 10 dakika ayırsalar 8500 dakika eder. Her gün sekiz saat öğle arası vermeden sınav yapasalar 18 gün sınav yapmaları gerekir. Ben size bu tip sınavlarda jüri olarak bulunmuş biri olarak söyleyebilirim ki beşinci günden sonra o jürinin beyni çamur olur lahanaya döner, o sınavdan da bir hayır gelmez. Bu bir.

Ilkim Tongur:

İkincisi, sınavın amacı sizi elemek. Bunun neresini anlamak zor bilmiyorum. Bu sizin sanatçılığınızı da sınırlamaz. Elenmek kimseyi kötü sanatçı da yapmaz. Belki aradıkları kişi ve tip değilsiniz. Neden bu kadar zor bunu kabul etmek?

Ilkim Tongur:

Ayrıca söz verdiğim gibi açıklayayım. Benim şu ana kadar topladığım verilere dayanarak söyleyebilirim ki sınavın yöntemi doğrudur. Yüksek miktarda insanı kısa sürede elemek için teknik olarak en kolay belirlenebilir ölçüt duyuştur. Tartışılacak bir tarafı yoktur, açık seçiktir. A kişisinin duyuşu bu kadardır, B kişisinin duyuşu bu kadardır. Sonra hareket yeteneği gelir. Gayet kolay olarak A ve B kişilerini ayırt edelebilirsiniz. Şimdi bu elenen herkes yeteneksiz mi demek? Hayır kesinlikle o anlama gelmez. Diyelim ki ben bir duyuş sınavı yapıyorum ve 20 kişi alabilirim. Kurumun kapasitesi bu. 2000 kişi sınava giriyor. Herkesi 100 puan üzerinden değerlendirdiğimizi var sayalım. Eğer biz 90 ile 100 arasında puan alan 80 kişi bulduysak yukarıdan yirmisini kesip gerisine kusura bakmayın demek zorundayız. Bunların arasında 95 alan bile olabilir. Kurumun kapasitesi ne yazık ki belirleyicidir.

Burcu Balamir:

DT sınavında 15 dk verildiğini duymuştum.

Bu üç yeteneğin aynı anda anlaşılabileceği bir parça hazırlanın denilebilirdi. Yücel Bey şu an kullanılan yöntemi seçmiş. Yöntemi uygulama kısmına eleştiri var. Sınavın iptalini isteyenler bunu şu an istediği için bu gerçekleşemez çünkü aşama alanların elinden haklarını alamazsınız. Sonuçta ortada kazanılan bir hak var. Kazananlara saldırmak manasız elenenlerin işi bu kişilerle değil, 3 dk’dan kısa süren eleme ve oyunculuklarını hiç gösterme şansı yakalayamamış olmalarıyla alakalı. Tv’de, tiyatro’da iş yapanlar var aralarında bu bölümü bitirmiş olanlar yani eğitim alanlar girmek için yine bir sınava girmiş olanlar var ne kadar kötü dans ediyor ya da ne kadar kötü sese sahip olabilirler ? Daha iyileri var mıdır elbette vardır. 3 aşamaya da 800 kişi taşınmamasını istemek anlaşılabilir bir durum ama eleme şekli maalesef olmamış. Bunları anlatılanlardan biliyoruz belki tamamı yanlış neden kuruldan/jüriden bir kişi de çıkıp herkesi tatmin edecek dört dörtlük bir açıklama yapmadı? Biz mesela bu yorumu niçin size yapıyoruz? Niçin maddeler halinde açıklama yapan kişi sizsiniz de sınavda eleyen kadrodan kimse değil? İşler bu noktaya gelmeden resmî bir duyuru yapılsa fena mı olurdu? Bale yapan, viyolonsel çalabilen birini elemişler örneğin hatta daha önce müzikalde oynayan biri daha elenmiş daha iyisi yok mudur seçmede vardır ama daha iyisini seçerken gösterilen tutum bu olmamalıdır.

Ilkim Tongur:

Buradaki sorun sizlerin kişisel egolarınızın incinmiş olmasıdır. Sınav ya da yöntemi değil. Bunu yiğitçe kabul edenleriniz olgunlaşacak diğerleri böyle devam edecek. İyi günler dilerim.

Ilkim Tongur:

Burcu Balamir / Neden bu açıklamaları yapan benim? Çok iyi bir soru bu! Ben sadece mantık ve bilgi hatalarını ortaya koydum. Bu mantık ve bilgi hatalarını bir tek gören ben değilim. Bir çok insan duygusal ve çok yakınında bu olayın. Dolayısıyla dedikoduyla bilgiyi, dilekle tekniği ayıramıyorlar. Ben o kadar yakın değilim. Dolayısıyla mantık ve bilgi hatalarını görmek benim için daha kolay belki… Bir de bugün tatilimin ilk günü belki dedim birinin bir şeyler anlamasına bir yararım dokunur.
“”
Teşekkürler İlkim.

Paylaş.

Yanıtla