Mahmut Bozarslan’ın Amerikanın Sesi sitesinde yayınlanan yazısını paylaşıyoruz
Anadolu Kültür tarafından çatışmalara tanıklık eden çocuklara ilişkin yapılan araştırmada, sanat çalışmalarının, çatışmalardan etkilenen çocukların iyileşmesinde etkili olduğu belirlendi. Araştırmada, bu çalışmalar için bütçe ayrılması gerektiği belirtildi.
“Çatışma dönemlerinde çocuklara yönelik psikososyal destekte sanatın rolü” başlıklı araştırma, hendek ve barikat operasyonlarının başladığı 2015 yılından 2020 yılına kadar geçen süreyi kapsıyor. Altı ay süren araştırmada, Diyarbakır, Batman, Mardin, Şırnak, Van’da çocuklarla sanat çalışmaları yürüten 33 farklı kurumdan 42 temsilci ve bireysel çalışma yürüten 16 kişi ile görüşmeler yapıldı. Bu kurumlar çatışmalardan etkilenen çocuklarla, video, fotoğraf, animasyon, resim, heykel atölyeleri ile modern dans çalışmaları, tiyatro atölyeleri, yaratıcı drama çalışmaları, kukla atölyesi, masal anlatıcılığı, Kürtçe masal okuma ve canlandırma gibi çalışmalar yürüten kurumlar arasından seçildi.
Beş yılda neler yaşandı?
Araştırmanın sonuç raporunda önce bu kentlerde yaşanan olaylara yer verildi. Raporda yer alan bilgilere göre 685 bin 315 çocuğun yaşadığı Diyarbakır’da çoğu Sur’da olmak üzere en az 26 çocuk yaşamını yitirdi. Sur’da yaşanan çatışmalar nedeniyle, çocukların yaklaşık yüzde 27’si anne ya da babasından, yüzde 15’i hem annesinden hem babasından ayrı kaldı. Sur’daki çocukların yüzde 71,1’i okula giderken yüzde 28,9’u okula devam edemedi. Çatışmalı süreç sonucunda Sur’daki çocukların yüzde 15,4’ü başka bir yerde yaşamak zorunda kalırken, yüzde 80’i evlerini ve okullarını değiştirdi.
230 bin 422 çocuğun yaşadığı Şırnak ve ilçelerinde en az 78 çocuk hayatını kaybetti. Çatışmalar sırasında çocuklar çok uzun süre okula gidemedi, sağlık hizmetlerine ve tedaviye erişim hakkından yararlanamadı. Şırnak’ta çatışmadan dolayı yıkılmayan sadece 8 okul kalırken çok sayıda öğretmen can güvenlikleri nedeniyle tayin istedi.
Mardin ve ilçelerinde toplam çocuk nüfusu 337 bin 219 olduğu belirlenirken yaşamını kaybeden çocuk sayısı en az 4 olarak rapora yansıdı. Raporda yer alan bilgilere göre Nusaybin başta olmak üzere Derik ve Dargeçit’te birçok aile göç etmek zorunda kalırken, Nusaybin’de yoğun çatışmaların sonuna doğru 6 mahalle tel örgüyle çevrilerek giriş ve çıkışlara kapatıldı, bu mahallelerde yaşayan 50 bine yakın kişi barınma sorunuyla karşı karşıya kaldı. Nusaybin’de toplamda 9 okulun yıkıldığı, 22 okulun ise hasar gördüğü belirtildi. Çatışma bölgelerindeki oyun alanları, çocuk parkları kullanılmaz hale geldiği de raporda yer alan bilgiler arasında.
462 bin 458 çocuğun yaşadığı Van ve ilçelerinde OHAL döneminde 288 öğretmenin ihraç edildiği vurgulandı. Çatışmalar nedeniyle Şırnak ve Hakkari’den yaklaşık 4 bin 560 aile Van’a göç etti. Batman ve ilçelerinde toplam 246 bin 411 çocuğun yaşadığı raporda yer alırken, kentin bölgede çatışma yaşanmayan ender yerlerden biri olduğu ifade edildi. Raporda kentte OHAL kapsamında çocuklarla çalışma yürüten kuruluşlar da dahil olmak üzere 11 derneğin kapatıldığı belirtildi.
“Sanat travmaları iyileştiriyor”
Ebru Ergin ve Ezgi Koman tarafından kaleme alınan raporda, sanatın çocuklar üzerindeki iyileştirici rolüne vurgu yapıldı. Sanatın sadece çocukları değil, ebeveynlerini de olumlu etkilediği vurgulanan araştırmada şu görüşlere yer verildi; “Çatışmalı ortamların çocuklar üzerinde yarattığı travmatik etkilerde sanatın gözle görülür bir iyileşme, olumlu bir dönüşüm yarattığı anlaşılmıştır. Çocuklarla yürütülen bu programların, çatışmalara maruz kalan yürütücü kişiler için de iyileştirici ve güçlendirici etkisi olduğu ayrıca görülmüştür. Bu çalışmalar, yetişkinler tarafından çatışmalı politik iklime karşı yaşamın halen devam ettiğinin bir işareti olarak algılanmıştır. Sanat etkinlikleri, çocukların yanı sıra ebeveynlerin de karamsarlığının yok olmasına veya azalmasına yardımcı olmuştur.”
Hem çatışmalar hem de OHAL döneminin; beş kentte yaşayan, başta çocuklar olmak üzere, herkesi farklı düzeylerde etkilediğine dikkat çekilen raporda şu görüşlere yer verildi; “Çocukların yanı sıra çocuklarla çalışmalar yürüten kişi ve kurumlar da ne yazık bu süreçten muaf olamamış, çatışma altında ve çatışmalı politik iklimde çalışma yürütmenin zorluklarıyla karşı karşıya kalmıştır. Bunlar; çalışmalar için gerekli olan kaynaklara erişememe, anadil kullanımının kısıtlanması, çalışmalara gönüllü katılımının sağlanamaması, çalışmaların ve çalışmayı yürütenlerin kriminalize edilmesi ve bunların resmi kurumlarda alınacak izinlere yansıması gibi zorluklardır.”