Türkiye Tiyatro Vakfı ile Söyleşi

Pinterest LinkedIn Tumblr +

 Hazal Şahin

Dilan Erdoğan ve Utku Yıldız ile bünyesinde çalıştıkları Türkiye Tiyatro Vakfını ve çalışmalarını konuştuk. Keyifli okumalar dilerim…

Hazal Şahin: Türkiye Tiyatro Vakfı ülkemizde nasıl bir alanı dolduruyor?

-Türkiye Tiyatro Vakfı, hem kültür mirasımızı korumak hem de toplumsal belleği canlı tutmak adına çalışmalar yürütmektedir. Kültürel değer yitiminin önüne geçmek adına, kişisel ve kurumsal arşiv ve malzeme bağışlarını muhafaza ederek, ileride kurulacak olan Türkiye Tiyatro Müzesi’ne bir alt yapı oluşturmakta, bellek yitiminin önüne geçmeyi amaçlamaktadır.

Dilan ve Utku

HŞ:Vakfın kurulma sürecini biliyor musunuz? İlk çalışmalara nasıl başlandı?

-2018 yılında, Esen Çamurdan öncülüğünde akademisyen ve tiyatroculardan oluşan bir ekip, tamamen gönüllü çabalarla vakfı kurmak üzere çalışmaya başlamıştı. Resmi olarak kurulması bazı bürokratik engeller nedeniyle 2019 Aralık ayını bulsa da biz Vakfın kuruluş sürecinden bu yana, vakıf çalışmalarının bir parçası olduk, ilk çalışmalara literatür veri tabanı oluşturmakla başladık. Bu çalışmaya da İstanbul Üniversitesi Tiyatro Eleştirmenliği ve Dramaturji Bölümü’nün son sınıfında başladık.

HŞ: Bugüne kadar vakıfta nasıl çalışmalar yapıldı?

-Tiyatroyu tüm katmanlarıyla belgeleyebilmek için oldukça kapsamlı çalışmalar yürütüyoruz. Türkiye tiyatrosuyla ilgili kitap ve tez gibi kaynakları derlediğimiz literatür veri tabanı, tiyatro tarihimizde önemli yeri olan kişilerle sözlü tarih çalışmaları, bağış yoluyla aldığımız arşiv malzemeleri için envanter ve dijitalleştirme çalışmaları bunların başında geliyor.

Ayrıca Hrant Dink Vakfı ve Yapı Kredi Kültür Sanat ortaklığında hazırladığımız ve 25 Temmuz’a kadar açık olan Kulis: Bir Tiyatro Belleği, Hagop Ayvaz sergisini de özellikle belirtmek isteriz. Tiyatromuzun kültür belleğimizdeki yerinin altını çizen, çok kültürlü yapısını vurgulayan özel bir iş ortaya çıktı. Herkesin ziyaret etmesini öneriyoruz.

Bunların yanı sıra pandemi koşulları gereği çevrimiçi yürüttüğümüz konuşma serileri de var. Tiyatromuzda Tarih Konuşmaları, Tiyatromuzda Toplumsal Cinsiyet konuşmaları gibi… İlgilenenler vakfın Youtube kanalından izleyebilirler.

HŞ: Sizin vakıfta özellikle ilgilendiğiniz alan hangisi?

Dilan: Vakıfta ilk olarak veri tabanı çalışmasıyla başladım. Daha sonra sözlü tarih görüşmelerinin her aşamasını gördüm ve hem hazırlık aşaması hem de sonrası beni çok heyecanlandırdı. Ancak pandemi sebebiyle sözlü tarih görüşmelerine ara verdik, bu süreçte Utku’yla birlikte arşivlemeye yöneldik.

Utku:  Literatür veri tabanıyla başlamış olsam da, her zaman ilgilendiğim alan arşivdi. Zaman içinde kazandığım değerli deneyimle de bu alanda kalmak ve daha çok katkıda bulunmayı planlıyorum. Arşivin çok kendine has bir ruhu var, bununla baş başa kalabilmek özel bir deneyim.

HŞ: Arşiv çalışması esnasında ulaştığınız belgeler arasında sizi en çok heyecanlandıran belge/görsel hangisiydi?

-Mektuplaşmalar, fotoğrafların arkalarına alınmış notlar, sanatçılar arası özel yazışmalar bir hayli heyecan verici.

1900’lerin başından Tepebaşı Bahçesi ve tiyatro binaları*

Aynı bölgenin günümüzdeki görünümü*

HŞ: Veri tabanını çalışması yaparken, tiyatro tarihimize dair gördüğünüz bir kaynak eksikliği var mı?

Türkiye tiyatrosunun tarihine dair, özellikle erken dönemler için, belli başlı isimlerin yazdıkları dışında (Metin And gibi örneğin) kaynakların azlığı dikkatimizi çekti. Bu alana dair bilgileri daha çok anı kitaplarından öğreniyoruz. YÖK Tez Merkezi’ni taradığımızda akademik çalışmaların da sayıca bir o kadar yetersiz olduğunu hissettik. Son yıllarda yapılan disiplinler arası çalışmalara rastlıyoruz ama bu alanda daha fazla araştırmaya ihtiyaç olduğunu düşünüyoruz. Buradan sizin aracılığınızla paylaşmış olalım: Türkiye tiyatrosu alanında yüksek lisans ya da doktora tezi konusu olabilecek o kadar çok işlenmemiş, dokunulmamış konu var ki…Bunların değerlendirilmesini çok isteriz.

HŞ: Siz Türkiye Tiyatro tarihinin belleğini tutuyorsunuz. Bu çalışmalarınız esnasında çok şeyin unutulduğunu ya da hiç bilenmediğini söyleyebilir misiniz? Bununla ilgili karşılaştığınız örnekleriniz var mı?

-Keşke karşılaştığımız “birkaç” örnekten bahsedebilseydik. Burada konuya daha geniş bir perspektiften yaklaşmak gerektiğini düşünüyoruz. 2021 yılındayız ve Türkiye tiyatrosu için arşiv oluşturmak ve nihayetinde bir müze kurmak için çalışıyoruz. Geleneksel tiyatro tabii ki çok daha eskiye gidiyor ama Türkiye tiyatrosu derken biz Tanzimat’tan başlayan bir hat çizsek dahi, neredeyse 200 yıllık bir süreçten bahsediyoruz. 200 yıllık bu birikim, sınırlı sayıda koleksiyoner ve araştırmacı dışında hiçbir zaman bütünlüklü bir şekilde değerlendirilmemiş ve korunmaya değer görülmemiş.

Başka ülkelerde, 200 yıl önce sahnelenen bir oyunun kostümlerinin dahi korunduğunu, sergilendiğini görmek bize acı veriyor. Çünkü 50’li yıllardan bir sahne fotoğrafındaki isimleri bulabilmek için bile onlarca kaynağı taramak durumundayız. Buna rağmen çoğunlukla envanter kaydına “İsmi Bilinmiyor” notunu düşmek zorunda kalıyoruz.

Bu durumun toplumsal bir sorun olduğunu düşünüyoruz. Kültürel sürekliliği korumak toplumsal belleği korumakla da doğrudan ilişkili çünkü.

Bu nedenle çabamızın kültür politikaları içinde de yer bulmasını bekliyor, daha fazla paydaşın bu alanda taşın altına elini koyması gerektiğine inanıyoruz.

HŞ: Türkiye tiyatrosunda özellikle ilgilendiğiniz, kişisel olarak da merak ettiğiniz bir dönem var mı?

-Tiyatro tarihimizde en eskiye ulaşmayı hedeflemek, bugün yaptığımız çalışmanın da püf noktası ve bizi heyecanlandıran bir yanı. Çünkü en eskiye ulaşmayı hedeflemek, aslında kayıt altına alınmış ya da literatüre girmiş bilginin ötesinde, başka bir keşif alanı sunmaktadır. Bu nedenle, merak etmekten çok, bunun büyük bir keşif alanı olduğunu düşünüyoruz.

 HŞ: Peki bizler bir gün arşivi görebilecek miyiz? Böyle bir projeniz var mı?

-Vakfımızın misyonlarından biri de, Türkiye Tiyatro Müze’si ve Araştırma Merkezini hayata geçirmek. Bu hedefimize ulaştığımızda, tüm çalışmalarımız hem müze hem de araştırma merkezi aracılığıyla erişime açılacaktır.

HŞ: Siz vakıfta gönüllü olarak başlayıp şimdi tam zamanlı çalışan oldunuz. Yine vakıfta gönüllü olmak isteyen olursa onlara kapınız açık mı? Gönüllü ya da çalışan alımlarınız oluyor mu?

-Gönüllü çalışmak isteyen arkadaşlarımız bizimle info@turkiyetiyatrovakfi.org adresinden iletişime geçebilirler.

HŞ: Biraz yaptığınız işin duygusal tarafından konuşacak olursak, insanlar belki de yıllarca evlerinde büyük bir özenle sakladığı belgeleri size emanet ediyorlar. Nasıl bir his bu?

-İnsanların yıllarca sakladıkları ve belki de paylaşmaya sakındıkları değerli anılarını, Türkiye Tiyatro Vakfı’yla paylaşmaları her şeyden önce çok kıymetli. Bu değer, bugüne kadar muhafaza edilmişlere karşı bir sorumluluk duygusu oluşturduğu gibi, vakıfta yaptığımız çalışmalar için de motivasyon sağlıyor.

HŞ: Bundan sonra vakıfta nasıl çalışmalar olacak?

-Pandemi zorunlu olarak hızımızı kesmiş olsa da oldukça yoğun bir programımız var. Yukarıda bahsetmiştik; çevrimiçi etkinliklerimiz yaz başına kadar sürecek. Literatür veri tabanı ve arşiv çalışmamalarına aktif olarak devam ediyoruz. Bunlar epeyce vakit alan, özenle sürdürdüğümüz işler.

Projelerimiz var; İstanbul Tiyatro Haritası bunların başında geliyor. İstanbul’un tiyatro belleğini mekânlar, tarihsel dönemler, kişiler üzerinden dijital olarak belgelemeyi hedefleyen çok katmanlı ve uzun soluklu bir proje. Biraz daha şekillendiğinde kurumsal olarak da duyurulacaktır ayrıntıları.

Bu sorunuza cevaben, hazır fırsat yakalamışken eklemek istediklerimiz var:

Türkiye Tiyatro Vakfı, tiyatro belleğini canlı tutmak adına yalnızca geçmişle ilgili değil günceli kayıt altına almakla ilgili de birçok nitelikli fikir ve proje üretiyor. Bize destek olan sayısız araştırmacı ve uzman daha fazlasını üretebileceğimizin kanıtı bir anlamda…

Fakat bütün bunlar gönüllü çabalarla ve çok sınırlı bireysel bütçelerle yürütülüyor. İstanbul gibi köklü tiyatro geçmişi olan bir kentte özellikle yerel yönetimlerin daha fazla desteğini görmek istiyoruz. Daha da ötesinde, Türkiye Tiyatro Vakfı’nın tiyatro eğitimi almış en genç üyeleri olarak, 200 yıl geciken bu desteği bize borçlu olduklarını düşünüyoruz.

Paylaş.

Yanıtla