Mimesis Haber / Sanat Meclisi’nin hazırladığı, Ocak 2021 Sanatta Hak İhlalleri Raporu’nu okurlarımızla paylaşıyoruz.
Yeni yılın ikinci ayında da sanat alanının yaşadığı sıkıntılar yoğunlaşarak sürüyor. İşte Şubat 2021’de sanat alanında yaşanan hak ihlalleri:
- Tiyatro Üreticileri ve Yapımcıları Derneği, pandemi döneminde tiyatro emekçilerinin uğradığı hak ihlallerini araştırıyor. Tiyatro Üreticileri ve Yapımcıları Derneği tarafından Etkiniz Avrupa Birliği Programı desteği ile yürütülen “Tiyatro Emekçilerinin Uğradığı Hak İhlallerini İzliyoruz” başlıklı çalışmanın hedef kitlesinde özellikle sosyal güvencesi olmayan ve bu dönemde büyük sıkıntılar yaşayan tüm tiyatro emekçisi ve üreticileri var. Çalışmanın amacı, hak ihlallerini araştırdıktan sonra ulusal ve uluslararası insan hakları düzeyinde raporlamak, kamuoyu bilgisine sunmaktır. Gönüllülük esasına dayanan anket süresince kişisel bilgiler istenmemekte ve cevaplar diğer katılımcıların cevapları ile birlikte anonim olarak değerlendirilmektedir. Çalışma sonucunda hazırlanacak rapora ulaşmak isteyenler, ilan edilen tarihte tiyatrodernegi.com adresinden ulaşılabileceklerdir.
- 21 Aralık 2018 tarihinde bir televizyon ekranında söyledikleri sözler nedeniyle “Cumhurbaşkanına alenen hakaret” suçundan 4’er yıl 8’er aya kadar hapis cezası istemiyle dava açılan Müjdat Gezen ve Metin Akpınar’ın yargılandığı davanın ikinci duruşması yapıldı. Duruşmada mütalaasını açıklayan savcı iki usta sanatçının ‘Cumhurbaşkanına hakaretten’ hapsini istedi. Müjdat Gezen’in savunması şöyle: “Ben kronik rahatsızlıklar yaşıyorum. 11 aydır rahatsızım. ‘Haddini bil’ demek hakaret olsaydı Cumhurbaşkanı söylemezdi. Ayrıca sözlükte ‘Haddini bil’ kelimesi de hakaret olarak geçmemektedir. Değerini bilmek anlamına gelmektedir. Öncelikle beraatimi, mahkeme aksi kanaatte ise lehime olan tüm hükümlerin uygulanmasını talep ederim” dedi. İfadelerin tamamlanmasının ardından duruşma savcısı tarafından görüş açıklandı ve “Cumhurbaşkanı’na hakaret suçu işledikleri yapılan yargılama neticesinde sabit olduğundan sanıkların mahkûmiyetine karar verilmesi mütalaa olunur” denildi. Duruşma tüm sanıkların mütalaaya karşı beyanlarını hazırlamaları için 1 Mart 2021 tarihine ertelendi. Mart duruşmasına az kala mahkeme kamuoyundaki tepkiler karşısında sanat alanımızın iki önde gelen ustasını beraat ettirmek zorunda kaldı.
- Antalya Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı Akdeniz Kent Park’taki 4 heykel 17 Ocak günü tahrip edildi, yüzleri ve parmakları kırılarak parçalandı. Polis ekipleri tarafından yapılan Mobese kamerası incelendiğinde, şüphelinin saat 11.00 sıralarında elinde balyoz ile gelerek heykellere zarar verdiği belirlendi. Şüpheli B. Sahil Yaşam Parkı içerisinde yakalanarak gözaltına alındı. ‘Mala zarar verme’ suçundan hakkında sanık, emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edildi ve çıkarıldığı mahkemece tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.
- İzmir’de yaklaşık bir yıldır işsiz olan ve bunalıma giren 29 yaşındaki müzisyen Mehmet Mert El, intihar etti. İzmir Müzisyenler Derneği, perküsyon çalarak geçimini sağlayan 29 yaşındaki müzisyen Mehmet Mert El’in yaklaşık 1 yıldır işsiz olduğu, bir süredir psikolojik sıkıntı yaşadığını belirtti: “Yaşamını dönüştürmek, değiştirmek, daha iyi bir insan olmak için çaba harcayan, kendisiyle uğraşan, dayanışmacı ve paylaşımcı, özverili ve fedakâr, emekçi bir dostumuzdu. İzmir Müzisyenler Derneği’nin toplumsal dayanışma etkinliklerine gönüllü gelirdi, yoksul insanlar, mülteciler, çocuklar, depremzedeler için yürüttüğümüz yardımlaşma faaliyetlerinde eşya taşır, dağıtımlara yardım eder, gönlünden ve yüreğinden verirdi. Bizim için çok büyük bir kayıp. Çok üzgünüz. Acı ve zor günler yaşıyoruz. Psikolojik olarak çok büyük travmalarla yüz yüze kaldığımız bir dönemde ayrıca ekonomik zorluklar ve işsizlik de üstüne tuz biber ekmekte. Elimizden geldiğince birbirimize destek olmak, manevi anlamda da birbirimizin yanında durmak, kuru ekmeği, dostluğu, sevgiyi paylaşmak, birbirimize moral ve güç vermek zorundayız.”
- Pandemi sürecinde sahne alma şansı bulamayan, gelirlerinden yoksun kalan müzisyenler devlet tarafından da ortada bırakıldı. Devletten hiçbir destek alamayan müzisyenlerin kimi enstrümanlarını satarak kimi geçici işlerde çalışarak hayatta kalmaya çalışıyor. Mirov sahne adını kullanan İbrahim Koyun da pandemi sürecinde yaşamını idame ettirmek için geçici işlere başvuran müzisyenler arasında. İşlerinin durmasını üzerine yaklaşık sekiz az önce İstanbul’daki Piyalepaşa CarrefourSA Mini Market’te çalışmaya başlayan Mirov’un, 3 Şubat’ta, ihmal sonucu yaşanan bir iş kazasında serçe parmağı kırıldı. Kendi imkânlarıyla gittiği devlet hastanesinde ilk müdahalesi yapılan Mirov’a ameliyat olması gerektiği ve randevu verileceği söylendi ancak aradan günler geçmesine rağmen geri dönüş yapılmadı. Pandemi öncesi ekmeğini müzisyenlikten kazanan Mirov, gecikme sebebiyle vahim sonuçlar doğmaması için özel hastaneye başvurdu. CarrefourSA, özel hastanenin ameliyat için talep ettiği ücreti ödemediği için operasyona giremeyen müzisyen, sesini sosyal medya aracılığıyla duyurmaya çalıştı. Bir an önce ameliyat olması gerektiğini vurgulayan Mirov, yetkilileri harekete geçmeye çağırdı.
Sanat alanı şubat ayını da kendi alanından tecrit edilmiş bir biçimde yaşadı. Tiyatrolar kapalı, konserler, dans gösterileri yapılamıyor, müzik üretilen mekânların kapıları kilitli, plastik sanatlar alanında tek tük açılan sergilerin dışında bir hareketlilik yok. Nerdeyse bir yıla varan salgın hastalık ortamı bütün halkı olduğu gibi sanat alanını da vurup geçmiş durumda. İktidarın ise göstermelik yardımlar dışında yaptığı hiçbir şey yok. Çaresizliğin kol gezdiği bu günlerde müzik alanından intihar haberleri peş peşe geliyor. Salgın hastalık gerekçe gösterilerek konulan yasaklar hastalığın yayılmasını engelleyemiyor. Vatandaşını eve kapatıp “Seni 1 ay ben besleyeceğim, merak etme” diyemeyen bir iktidar altında göstermelik önlemler, tıka basa dolmuşlara doluşup işe gidip işten dönen insanlar, “lebalep” kongreler… Bu arada sanat alanı açılan davalar, yargılamalar ve engellemeler yüzünden darbe üstüne darbe yiyor. Şairin dediği gibi, “Bıçak Kemikte!”