Bahar Çuhadar
Başlıktaki söz bugünlerde sadece setlerden değil, tiyatro salonlarından da yükseliyor. Pandemi sürecinde çaresiz kalan tiyatrolar kendi çözümlerini üretti ve oyunlarını dijital ortama aktarıyor. Hatta bir kısmı ‘sahneden naklen’ yayın yapıyor. Boa Sahne, Moda Sahnesi ve DasDas’ın ‘sanal tiyatro’ yayınlarında yanlarındaydık…
Kadıköy’ün bağımsız tiyatro mekânlarından Boa Sahne’deyim. Görkem Kasal karantinada yavaş yavaş deliren bir genç olarak sahnede. Murat Mahmutyazıcıoğlu’nun yazdığı ‘Lan!’ sekiz dakikalık bir oyun. İki kamera kayda girmek üzere bekliyor. Pandemi sebebiyle can çekişen tiyatronun ‘hayatta kalabilmek’ adına bulduğu ara formüllerden biri gerçekleşiyor. Aylar sonra sahnede oyun izlemek rüya gibi ama rüyada değil, çekimdeyim. Kadıköy Boa Sahne’nin ‘Hayatta Kalmak’ adını verdiği sezonda 10 kısa oyun dijitale aktarılıyor. 10 yazar, altı yönetmen ve 16 oyuncuyu bir araya getiren proje sadece Boa Sahne’nin kapanma tehlikesine karşı atılan bir hamle değil, aynı zamanda “Durun, her şey bitmedi” duygusu veren bir çaba.
Boa Sahne’den Aytekin Atabey sahne için hazırlanan ‘Boa Kısalar’ı dijitale taşıdıklarını anlatıyor. Oyunlar şubat ortasında biletli olarak ekranda olacak. Atabey “Ekonomik anlamda sahneyi kurtaran bir durum yok şu anda. Ama üretiyoruz ve bu da duygu olarak hayatta tuttu bizi… Sürecin ne getireceğini bilmiyoruz; istediğimiz, oyunların seyirciyle buluşması ve sahnenin emekçilerinin ihtiyacını karşılayabilmek” diyor.
Yönetmenlerden Kayhan Berkin de yapılanı ‘tiyatro ve sinemanın malzemelerini kullanıp yeni bir tür olma imkânı’ olarak tanımlıyor: “Bütün dünya gibi deniyoruz. Şu anda tiyatro yönetmeni olarak hiçbir anlamım yok. Provada olmak, nefes almak iyi hissettiriyor. Ve bu sahne kapanmasın diye uğraşıyoruz.”
Yönetmen Berfin Zenderlioğlu ise “Aylardan sonra sahnede çalışabilmek projenin ilk çekici yanı. Boa Sahne’yle dayanışma fırsatı çok kıymetli. Dijitalde anları yakalamamız ve sinemanın öğelerinden yararlanmamız gerekiyor. Belki de yeni bir sanat alanı açılacak…” diye tarif ediyor hislerini.
Kadıköy’ün bağımsız tiyatro mekânlarından Boa Sahne’deyim. Görkem Kasal karantinada yavaş yavaş deliren bir genç olarak sahnede. Murat Mahmutyazıcıoğlu’nun yazdığı ‘Lan!’ sekiz dakikalık bir oyun. İki kamera kayda girmek üzere bekliyor. Pandemi sebebiyle can çekişen tiyatronun ‘hayatta kalabilmek’ adına bulduğu ara formüllerden biri gerçekleşiyor. Aylar sonra sahnede oyun izlemek rüya gibi ama rüyada değil, çekimdeyim. Kadıköy Boa Sahne’nin ‘Hayatta Kalmak’ adını verdiği sezonda 10 kısa oyun dijitale aktarılıyor. 10 yazar, altı yönetmen ve 16 oyuncuyu bir araya getiren proje sadece Boa Sahne’nin kapanma tehlikesine karşı atılan bir hamle değil, aynı zamanda “Durun, her şey bitmedi” duygusu veren bir çaba.
Boa Sahne’den Aytekin Atabey sahne için hazırlanan ‘Boa Kısalar’ı dijitale taşıdıklarını anlatıyor. Oyunlar şubat ortasında biletli olarak ekranda olacak. Atabey “Ekonomik anlamda sahneyi kurtaran bir durum yok şu anda. Ama üretiyoruz ve bu da duygu olarak hayatta tuttu bizi… Sürecin ne getireceğini bilmiyoruz; istediğimiz, oyunların seyirciyle buluşması ve sahnenin emekçilerinin ihtiyacını karşılayabilmek” diyor.
Yönetmenlerden Kayhan Berkin de yapılanı ‘tiyatro ve sinemanın malzemelerini kullanıp yeni bir tür olma imkânı’ olarak tanımlıyor: “Bütün dünya gibi deniyoruz. Şu anda tiyatro yönetmeni olarak hiçbir anlamım yok. Provada olmak, nefes almak iyi hissettiriyor. Ve bu sahne kapanmasın diye uğraşıyoruz.”
Yönetmen Berfin Zenderlioğlu ise “Aylardan sonra sahnede çalışabilmek projenin ilk çekici yanı. Boa Sahne’yle dayanışma fırsatı çok kıymetli. Dijitalde anları yakalamamız ve sinemanın öğelerinden yararlanmamız gerekiyor. Belki de yeni bir sanat alanı açılacak…” diye tarif ediyor hislerini.
‘Dijital de olsa tiyatro yapmak güzel’
Çekimlerden sonra ‘Boa Kısalar’ın oyuncularıyla konuşuyoruz, her biri sinema/TV deneyimi de olan isimler ama sahnede tiyatro yapıp bunu ‘sanal seyirci’yle buluşturmayı ilk defa deneyimliyorlar…
Görkem Kasal (Lan!, Boa Kısalar): Seyirci karşında değil; bir, iki anı yakalayıp “Bunu şimdi kameraya bakarak oynayacağım” gibi bir şey oturttum. Belki de bu yayınlar izleyeni motive edip sahneler açıldığında onları geri getirir. Ama kimse dijitale alışmasın!
Erdem Kaynarca (Her Şeyin Her Şeyle Bir İlgisi Varmış Gibi Geliyor, Boa Kısalar): Hepimiz “Tiyatroyu nasıl ayakta tutarız” sorusunun parçasıyız. Bir yanım seyirciyle oyuncunun karşılıklı geldiği etki asla olamaz dese de seyircinin imgelemi bunu sağlayacaktır.
Melis İşiten (Her Şeyin Her Şeyle Bir İlgisi Varmış Gibi Geliyor, Boa Kısalar): Üretime aç olduğumuz bir dönem olduğu için çok heyecanlandırıyor. Üç-beş kişiye oynama hissi bile “İyi ki yapıyoruz” dedirtti.
Cemal Toktaş (#Heşteg, Boa Kısalar): Tiyatroyla ilişkim ‘Devekuşu Kabare’nin kasetleriyle başladı. O yüzden bu bana tiyatro hissi veriyor. Dinleyen bir seyirci bile olsa, onu hayal edebiliyor olması bile bir artıdır. Onu yavaşça sahneye doğru taşır.
‘YENİ BİR İZLEME BİÇİMİ’
DasDas ekibi oyunlarını ocaktan beri hem sahneden naklen hem de kayıt olarak seyirciyle buluşturuyor. DasDas Programlama Direktörü İlksen Başarır oyuncuların programı elverdiği sürece oyunları canlı oynamak istediklerini, ‘şimdi ve burada olması’ fikrinin heyecan verdiğini anlatıyor, süreci ‘yeni bir izleme biçimi’ olarak tanımlıyor: “Seyirciye nereye bakması gerektiğini söylüyoruz, dolayısıyla salona gelip izlediğimiz bir oyunla aynı demek imkânsız. İleride sadece dijital platform için üretilen oyunlar olma ihtimali daha yüksek.” DasDas ekibi de ulaşamadıkları seyirciye ulaştıkları için çevrimiçi gösterimleri pandemi sonrasında da sürdürme niyetinde.
Firuze Engin’in yazıp yönettiği ‘Güle Güle Diva!’yla ‘ekranda’ olan Selen Uçer ‘sanal seyirci’ karşısında oynamayı “Daha önce yaptığım hiçbir şeye benzemiyor” diye özetliyor: “Gündüz çekim ekibi provasında üç kameraya oynadım. Akşam oyun saatinde canlı dijital sahne olarak evde bilgisayarlarının başındaki izleyici izledi. İyi geldi hepimize, seyirciden de -sanal olarak- çok güzel geri dönüşler aldık. Bence bu türün önü açık. İnsan oldukça tiyatronun bitmesi mümkün değil, farklı formlar alıyor.”
‘Güle Güle Diva!’ 19 Şubat Cuma, 21.15’te DasDas Online’da izlenebilecek. Şubat programının tamamı dasdas.com.tr/online adresinde.
CANLI YAYINA SON 10 SANİYE!
Boa Sahne’den çıkıp birkaç metre ilerideki Moda Sahnesi’ne geçiyorum. Dijital tiyatro heyecanı burada iki aydır, canlı yayın formunda yaşanıyor. Hem Moda Sahnesi’nin hem konuk toplulukların oyunları ‘Sahneden Naklen’ kapsamında biletli seyirciye ekrandan, anlık ulaştırılıyor. Sezonda kapısının önünü seyircisiz görmediğim mekânda bu gece tek seyirciyim. Seyirci yerine farklı noktalarda beş kamera konumlanmış. ‘Babamı Kim Öldürdü?’nün tek oyuncusu Onur Ünsal sahneye geliyor. Çekim ekibi geri sayıma başlıyor. Görüntü yönetmeni Enes Korkmaz ile oyunun yönetmeni Kemal Aydoğan reji odasında ekranların başında. Korkmaz yayın esnasında oyunu kurgulayarak seyircinin ‘görme açılarını’ belirleyen kritik adam. Aydoğan ise seyirciyle 13 kez canlı buluşan, şimdi ‘sahneden naklen’ yayımlanan ve o gece için 500 bilet satılan oyunu ekrandan takip ediyor. Korkmaz oyunları önceden izleyip açı çalıştığını, yayınlardan önce de oyunu baştan sonra çektikleri bir prova aldıklarını anlatıyor.
Saat 21.00. “Canlı yayındayız!” anonsuyla çok sert, çok da leziz bir oyun olan ‘Babamı Kim Öldürdü?’ başlıyor. Gülmelerimi maskemin arkasına saklıyorum. Bittiğinde Onur Ünsal’ın enfes performansının heyecanıyla “Çok güzeldi!” diye haykırmamak için kendimi -iyi ki- de tutuyorum, keza Onur kameralara dönüp seyirciye dayanışmaları için teşekkür ediyor.
Neredeyse film kadar…
Onur’a yaşadığı hissi soruyorum, “Kafam karışık ama bu tiyatro değil” diye giriyor lafa: “Hayali bir tepkiye oynuyorsun. Ve bu hayali tepkiyi ummak sinemaya benziyor. Adına tiyatro denmesine de gerek yok, tiyatro fiziki bir şey. Yalnız da hissetmiyorsun, sosyal medyadan bildirim üstüne bildirim geliyor… Ama çevrimiçi tiyatro neredeyse film kadar tiyatrodan bağımsız bir alan.”
Güzel haber, kapanmanın eşiğine gelen mekânın bu sayede nefes alabilmesi. Moda Sahnesi kurucularından, yönetmen Kemal Aydoğan altyapıyı ağustosta kurduklarını söylüyor: “Naklen yayın biraz avutuyor bizi. Oyuncu orada, oyun zamanında oynuyor, seyirciye canlı aktarıyoruz… Yine de bu, sinemanın araçlarını kullanan melez bir durum. Tiyatro değil, tiyatronun belgeliği gibi… Seyircilerin bizimle dayanışmasının bir aracı bu ve ilgi de güzel gidiyor.”
Moda Sahnesi ekibi pandemi sonrasında kısıtlı sayıda da olsa sahneden naklen gösterimleri sürdürmeyi düşünüyor.
Moda Sahnesi’nin Sahneden Naklen programı modasahnesi.com adresinde.