İhsan Dindar’ın Milliyet’te yayınlanan söyleşisini paylaşıyoruz
Koronavirüs salgını hayatının her alanını olduğu gibi sanatı da çok olumsuz bir şekilde etkiledi. Aylardır izleyici ile ya hiç ya da çok kısıtlı bir şekilde bir araya gelebilen tiyatro dünyasında bu süreçte büyük sorunlarla karşı karşıya. İşte böylesi bir dönemde YeniPerform, YeniMetin ve YeniDünya, adını taşıyan alanlarla sanatseverlerin karşısına çıkan GalataPerform Genel Sanat Yönetmeni Yeşim Özsoy ile koronavirüs sürecinden tiyatro ve sanatın genel durumu ile ürettikleri bu çalışmalarla gelecek projelerini konuştuk.
GalataPerform olarak “YeniPerform”, “YeniMetin” ve “YeniDünya” adında üç yeni alan açıyorsunuz. İlk etapta bunlardan biraz bahsetmenizi isteyeceğim sizden…
Mart 2020’den beri gelen süreç bizi geleceği yapılandırma, planlama noktasında etkiledi tabii. Bu zamanda oluşturduğumuz çözüm ve planlamanın sonucu bu alanlar. Zamanlama olarak önümüzdeki 2 seneyi kapsıyor. Pandemi patladığından beri tiyatromuzu nasıl devam ettirmeliyiz sorusuyla karşı karşıya kaldık. Bu noktada bir takım kararlar verdik. Acil olarak verilmesi gereken kararlardı bunlar. Öncelikle fiziksel mekanımızdan çıktık. 17 senedir Galata’ydık, buradan ayrıldık. Sonra dijital dönüşüme ağırlık verdik. Bu noktada başvurduğumuz Goethe Institute Covid Relief fonuna yaptığımız başvurunun kabul edilmesi yapmak istediklerimizin hızlanmasına yol açtı. Dünyada 70 ülkeden 440 başvuru arasında yeniperform.com adını verdiğimiz sitemizin de dahil olduğu Digitopia adlı projemizin ivmesiyle öncelikle Yeni metin Festivali 9 programımızla sitemizin açılışını yaptık. 2021de atölyelerimizi hibrit dijital eğitim programına geçiriyoruz. Bunu da planladık. Her şey çok çabuk gelişirken ve kısa vadeli çözümlerimiz devam ederken uzun vadeli çözümümüz ise projelerimizin göbeğine oturdu. YeniPerform sitesi, dijital hibrit eğitim modelleri ve yeni vizyonuyla Yeni Metin ile beraber Yeni Dünya adını verdiğimiz bir mekan vizyonunu hedef olarak koyduk önümüze. Galata’daki mekanımızdan sonra nerede konumlanmamız gerektiğini düşündüğümüzde ekoloji ve doğayla bağlantılı olarak toprakla bağımızı geliştirdiğimiz şehrin dışında bir yaratım ve üretim alanı oluşturmak da önümüzdeki 2 senelik planımızın içinde.
Bu bir dönüşümün de hikâyesi anladığımız kadarıyla. 17 yıllık mekânınıza veda ettiniz. Bu noktada karşımızı çevrimiçi platform olarak nitelendirebileceğimiz “YeniPerform” çıkıyor. Uluslararası çapta destek gören proje hangi alanlara ağırlık verecek?
YeniPerform sanal bir tiyatro alanı. Fuayesi, sahnesi, atölye alanı ve kitabevi ile. Şu an için Sahnemiz ve gişemiz açıldı ve Yeni Metin Festivali 9 bu sene çevrimiçi olduğu için tüm etkinliklerimizi bu alandan gerçekleştiriyoruz. Dijital olanın ve tiyatronun iç içe olduğu yenilikçi bir alan yaratmaktı hedefimiz. Yeni yılla beraber bu alanda daha fazla projelerin, oyunların, dijitale yönelik olarak geliştirilmiş olması kaydıyla yer aldığını göreceksiniz. Atölye alanında dijital eğitim programımızın ilk ayağı olan bilgi setlerine ulaşabilecek atölye katılımcıları. Ayrıca kitabevimizin açılacak Habitus yayıneviyle ortak olarak burada da e-kitap formatında tiyatro kitaplarına ulaşabilecek seyircimiz.
YeniMetin ve elbette beraberinde festival hakkında da parantez açarak sormak istiyorum; Öncelikle yenimetin.com’un dijital arşivini ve çeşitliliğinde neler var?
Yenimetin.com artık ayrı bir site olmayacak. YeniPerform’un kitabevinde taşınacak. Bu kitabevinde çağdaş metinler, dünya çapında oyun yazarlarının eserleri ve Türkiye’de de bizimle beraber yürüyebilecek yazarların kitapları yer alacak. Yurt dışından çevirip ağırladığımız metinler de.
Yeni Metin 9. edisyonuyla karşımızda. Elbette o da tamamen dijital. Meraklıları bu kapsamda ne gibi çevrimiçi içerikler bekliyor? Sanırım özellikle oyun yazarlığı alanında muadili olmayan bir organizasyon…
Evet bu sene Mart ayında tüm atölyelerimizi çevrimiçine aldıktan sonra festivali de tamamen çevrimiçi yapma fikri hakim oldu. Festival kendi alanında tektir evet. Öncelikle yazarların etkin olduğu oyunların ortaya çıktığı, geri planında atölyelerin yani bir laboratuvar çalışmasının olduğu özel bir festival. Çevrimiçi oyun okumaları, atölyeler ve söyleşiler yer alıyor.
Oyun yazarlığından sonra sözü tiyatroya getirelim. Öncelikle bu salgın sürecindeki durum ve tiyatroların geleceği hakkında ne düşünüyorsunuz?
Tarihin içinde bir kırılma noktasındayız. Sanat ve tiyatromuz da bu kırılma noktasından etkilenecektir. Bir değişim söz konusu. 20. Yüzyılın sonunda başlayan farklı medyalarla dijitalle olan ilişkisi bu dönemde daha da arttıracaktır. Tiyatro yapma pratiğimizi tamamen yeniden kurgulamamızın gerektiği bir dönemdeyiz. Mekan ve zaman açısından da.
24.İstanbul Tiyatro Festivali kapsamında da online sahnede yer aldınız. İzleyicilerin tepkisi ne yönde oldu? Özellikle bu işin online yapılması konusunda tepkileri hangi yönde oldu?
Biz bu seneki oyunumuzu da tamamen dijital ve farklı seyir tekniklerini düşünerek kurguladık. Seyircinin güvenliğinin maksimum seviyede sağlandığı bir denklemdi bu bizim için. Online gösterimlere hemen adapte oldu seyirci, evde kalmak zorunda olduğu için de.
YeniDünya için ekolojik bir tiyatro alanı tanımlamasını kullanıyorsunuz. Öncelikle bu tanımı biraz açmanızı isteyeceğim. Devamında da proje kapsamında neler yapılacak bunların bilgisini dinleyelim sizden.
YeniDünya, toprakla bağlantılı ütopik bir alan yaratmakla ilgili geliştirmekte olduğumuz bir fikir. Yeni Dünya, tamamen yeni bir alanda, şehrin dışında hayal edilen bir sistem. Doğayla iç içe, bulunduğu çevreyle bilinçli ve sorumlu bir ilişki kuran bir tiyatro düşüncesi. Açıkçası iklim krizi çok kısa bir zamanda hepimizi etkileyecek bir durum ve gelmekte. Bu noktada nasıl var olduğumuzu, neyin nasıl tükettiğimiz dahil nasıl iş yaptığımızı da düşünmek zorundayız. Tiyatrocular olarak bu konuda sorumluluğumuz olduğunu düşünüyorum. Dijital hibrit eğitim sistemimiz uzaktan eğitimi öncelerken doğayı koruyan, karbon ayak izini azaltan bir yapı sunuyor. Lakin fiziksel olandan gerçek deneyimden vazgeçmek gibi bir şey değil bu konu. Bu nedenle oyunlarımızı çalıştığımız seneyi dörde böldüğümüz ve atölye programımızın yoğunlaştırılmış son ayağını kamp şeklinde gerçekleştirdiğimiz bir alan hayal ediyoruz. Özetle bu doğaya çekiliş dijital olanla işbirliğimiz ile bir arada kurguluyor. Kısa vadede aşmamız gereken zorlukları atlatabilmek hepimizin önceliği. Uzun vadede de nasıl bir dünya içerisinde var olmak istediğimiz, bireyler ve toplumlar olarak yaşadığımız çevreye ne katmak istediğimiz üzerine vereceğimiz kararlar da çok önemli.
Bu yaz için normalleşmenin hızlanacağından bahsediliyor. Siz bu yeni dönemde her şeyin eskisi gibi olacağını mı düşünüyorsunuz? Yoksa ne olursa olsun bu süreç yeni bir normali mi doğuracak? Her şeye rağmen insanların bir bölümü, bir süre daha toplu etkinliklere gitmekten imtina edecek…
Ben hiçbir şeyin eskisi gibi normalleşeceğine inanmıyorum. Bu nedenle iç içe geçen bir gelecek tasarlamaya ve kendi tiyatromuza ve topluma, dünyaya yarar sağlamaya çalışıyoruz.