(BirGün gazetesi’nden Işıl Çalışkan’ın Oyuncu Simge Günsan ile yaptığı röportajı okuyucularımızla paylaşıyoruz)
Oyuncu Simge Günsan’ın tek kişilik oyunu ‘Lear Mutfakta’, bir Shakespeare trajedisi olan Kral Lear’ı mutfak tezgâhına taşıyor. Kral Lear menemen harcı, kızları Goneril, Regan ve Cordelia ise farklı peynir çeşitleri. Günsan, “Shakespeare ile mutfakta vakit geçirmemiz tesadüf oldu” diyor.
Shakespeare trajedisi Kral Lear, bir mutfak tezgâhında; mutfak malzemeleri eşliğinde sahnelenirse ortaya nasıl bir yemek çıkar? İhanet soslu trajedi yemeği. Obje tiyatrosu ve hikâye anlatıcılığını daha önce Macbeth Mutfakta adlı oyunlarında harmanlayıp, oyunu bir yemeğe dönüştüren Kadro Pa bu kez Shakespeare trajedisi Kral Lear ile mutfakta. Kral Lear ve dostları adım adım kaçınılmaz acı sona yürürken, tezgâhtaki malzemeler de oyun sonunda bir ‘yas yemeği’ne dönüşüyor. Lear Mutfakta, 24. İstanbul Tiyatro Festivali’nde 14 Aralık’a kadar çevrimiçi izlenebilir. Oyuncu Simge Günsan ile konuştuk.
Bir Shakespeare trajedisi olan Kral Lear’ın mutfak malzemeleri eşliğinde sahnelenmesine ve sonucunda bir menemene dönüşmesine şahit oluyoruz. “İhanet soslu trajedi yemeği”nin tarifini sizden alalım…
Oyunda gerçek ve sahte sevgiyi ayırt edemeyen Kral Lear ve Gloucester Kontu’nun dramları anlatılıyor ve dayanılmaz şekilde kederli biten hayatları gözler önüne seriliyor. Biz de bu hayatlara Lear Mutfakta oyununda biraz kara mizah serptik. Aşçı, Kral Lear’ın soytarısının yerine geçiyor, dram üzerine acı, entrika üstüne peynir ekleniyor ve finalde yas tutarak menemene ekmek banıyoruz. Bu tarifle sevgi, saygı ve sadakat kavramları altüst oluyor ve böylece ihanetin kucağında yapayalnız çay içerek ölüp gidiyoruz. Çok değerli yönetmenim Kubilay Karslıoğlu ile birlikte bu yaklaşımın, içinde bulunduğumuz kederli günlere çok yakıştığını düşündük.
HAYATIN MUTFAĞI ONDAN SORULUR
Obje tiyatrosu görmeye çok alışık olduğumuz bir tür değil. Siz bunu hikâye anlatıcılığıyla birleştiriyorsunuz. Neden özellikle mutfak malzemelerini tercih ediyorsunuz?
Mutfak sanırım evde en çok haşır neşir olduğum, kullandığım malzemelere anlam yüklediğim yer. Sayın Shakespeare ile mutfakta vakit geçirmemiz biraz bu sebeple biraz da tesadüf oldu. İkisi de tanıdık, ikisi de hep var. Bu eşleşme doğru mu bilmem ama bence birbirlerine çok yakışıyorlar. Bu arada Shakespeare büyük ihtimalle mutfakta iyi değildi ama hayatın mutfağı ondan sorulur.
Daha önce Macbeth’i de mutfağa taşımıştınız. Klasikleri dinleyiciye olduğu gibi sunmak yerine bir yemek tarifiyle sunmak neden cazip geldi size?
Shakespeare oyunları adeta hayatın aynası. Mutfakta vakit geçirince orda da hayata tutulmuş bir ayna görmek mümkün. Doğru karşılaşmalar ve uyumlu eşleşmeler keşfetmek yeni bir hikâye yazmak kadar heyecan verici. Shakespeare’in hikâyelerini de menemen yapımıyla eşleştirmek ve uyumlarını görmek benim için iç gıdıklayıcı. Paylaşması da meslek hastalığı.
Bir tereyağı, yumurta, peynir… Çoğu zaman bir kürdan bile dâhil olabiliyor kadroya. Hangi malzemenin kimi canlandıracağına neye göre karar veriyorsunuz? Mesela Kral Lear neye göre bir menemen harcı oldu?
Oyunların, genele uymayan kendi kuralları oluyor. Oyununuzu istediğiniz gibi kurabilirsiniz ama kurallar konusunda katı olmak durumundasınız, oynamak ancak o zaman keyifli bir hal alabilir. Mızıkçılık ederseniz oyun dışısınız. Ben de ‘Shakespeare Mutfağı’ serisini hayal ettiğimde, mutfak malzemelerinin dünyasına ve mantığına ayak uydurmaya yemin ettim adeta. Sınırları belirledikçe objeler kendi yerlerini buluyor. Tabi Lear Mutfakta’nın başrol seçmeleri çok zor geçti. Lear’ın yaşını ve tecrübesini, hayatın/ölümün kendisiyle bağdaştırdığımız menemenle bir hayal ettik. Lear’ın içinde, yaşanmış, bitmiş, tükenmeye sadece ısıtılmak kadar uzak bir hayat gördük oyunu kurarken. Deneyerek, bol bol yanılarak karar verdik objelere.
YUMURTANIN BİRİ HATA YAPTI
Malzemelerin hâkimiyetini sağlamakta zorlandığınız oluyor mu? Bu bir çevrimiçi oyun ama mesela yumurta beklenmedik bir anda kırılsa?
Böyle bir tasarımın içinde aksilik olsa bile can sıkıcı olmuyor. Provalarda, oyun sırasında ne tür aksilikler yaşanabileceğini az çok görüp ona göre önlem alıyorsunuz. 24. İstanbul Tiyatro Festivali’nde yer alan ‘Lear Mutfakta’nın çekimleri sırasında sahiden de yumurtalardan biri telafisi zor bir hata yaptı (kesinlikle ben hatalı değildim). Sahnede yaşansa, üstün bir samimiyet örneği gösterip oyuna devam edebilirdim. Fakat çekim sırasında ekibin anlayışına sığınıp, kurgu masasının nimetlerinden yararlandık.
Çevrimiçi oyun deneyiminizi nasıl anlatırsınız?
Seyircinin düşüncelerini merak ederek geçiyor günlerim. Hesaplarımız çarşıya uyuyor mu? Tasarladığımız yolculuk dokunmasını istediğimiz duygulara uğradı mı acaba? Bunları düşünüyorum. Elimden gelse tüm tanıdıklarımı dolaşıp oyunu birlikte izlerdim.
Tek kişilik oyunda seyircisiz canlandırmanın bir dezavantajı oluyor mu?
Provalarda ve çekimde seyircisiz kaldığımı hissetmedim, oyun ekibi hep oradaydı. Uğur Cem vegan olduğu için menemene ekmek banmadı ama Gökdağ menemeni yeme rolünü sağ olsun çok iyi oynadı. Şirin Dağtekin Yenen, Mansur Turna ve Barış Keskin’in destekleri; çok değerli hocam Kubilay Karslıoğlu’nun güzel gören gözleri ve aydınlatan sözleri birçok boşluğu doldurdu. Bu arada koskoca Lear’ı kavanozda gören ben, ekibi ve kameraları kalabalık seyirci sanmakta zorlanır mıyım hiç?