Hagop Ayvaz tarafından 1946-1996 arasında kesintisiz olarak yayımlanan Ermenice tiyatro dergisi Kulis’in ve Hagop Ayvaz’ın kişisel arşivi, sergi haline geldi. Hrant Dink Vakfı, Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık ve Türkiye Tiyatro Vakfı’nın işbirliğiyle hazırlanan ‘Kulis: Bir Tiyatro Belleği, Hagop Ayvaz’ başlıklı sergi, derginin ilk sayısının çıkmasından tam 74 yıl sonra, 15 Aralık’ta Yapı Kredi Kültür Merkezi’nde açıldı.
‘Kulis: Bir Tiyatro Belleği, Hagop Ayvaz’, başlıklı sergi dergi arşivinin yanı sıra, Ayvaz’ın özel koleksiyondan yazılı ve görsel belgeler de kapsıyor. 1800’lü yılların sonlarından günümüze Türkiye’nin tiyatro tarihine ışık tutan sergi, Hagop Ayvaz’ın (1911-2006) kişisel çabalarıyla oluşturduğu tiyatro arşivi ve arşivin 50 yıllık kültür-sanat dergisi Kulis’ten yola çıkarak toplumsal bellek, kimlik ve mekân bağlamında Türkiye’nin tiyatro tarihine odaklanıyor.
Üç bölümden oluşan serginin küratörlüğünü Hrant Dink Vakfı’ndan Banu Atça, Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık’tan Kevser Güler ve Türkiye Tiyatro Vakfı’ndan Esen Çamurdan üstlendi.
Serginin ilk bölümünde Ayvaz’ın kişisel arşivi ve sahneyi paylaştığı tiyatrocular ile Muhsin Ertuğrul, Toto Karaca gibi dönemin önemli tiyatrocularına ilişkin biyografik bilgiler yer alıyor.
İkinci bölüme geçmeden, Ayvaz’ın tiyatroya nasıl başladığını anlattığı ve Kulis’ten söz ettiği, 6 dakikalık bir video bulunuyor. İkinci bölümde izleyicileri Kulis’in arşivi karşılıyor. Bu bölümde derginin tüm sayılarını kapakları, içeriğinden çeşitli örnekler ve birçok ayrıntı görülebiliyor. Serginin üçüncü ve son bölümü ise İstanbul’un eski tiyatro mekânlarına odaklanıyor.
‘Kulis: Bir Tiyatro Belleği, Hagop Ayvaz’ sergisi, 21 Şubat’a dek Galatasaray’daki Yapı Kredi Kültür Merkezi’nde görülebilir.
6-7 Eylül’de Kulis
Yayın hayatı boyunca birden çok darbeye ve büyük toplumsal olaylara tanıklık eden Kulis, kültür-sanat ekseninden sapmadan okurlarıyla buluşmaya devam etmiş. Ancak, Eylül 1955’teki ilk sayı, 6-7 Eylül Pogromu nedeniyle aksaklığa uğramış. Sergide Kulis’in o sayısına da yer verilmiş. Bu aksaklık, dergide ‘Okurlarımıza’ üstbaşlığıyla şu sözlerle ifade edilmiş: “Kulis uzun zamandır, ilkelerinden sapmadan, gününü hemen hiç sektirmeden yayımlanmaktaydı. Fakat acı dolu 6 Eylül gecesi, kötü eller Varol Matbaası’nı da yerle bir etti; matbaa hâlen kapalı. 15 Eylül’de yayımlanması gereken Kulis’in tüm sayfaları önceden hazırlanmıştı ama kötü niyetli kişiler harap edilmedik hiçbir şey bırakmamıştı. Tüm sayfaları darmadağın, sokağa atılmış hâlde bulduk ve bu nedenle maalesef satışa gününde başlayamadık. Nihayet, bin bir zorluğa göğüs gererek kendi mürettiphanemizde çalışmaya başlayabildik. Şüphesiz, Tanrı bizimledir. Çalışmamızı en kısa sürede düzene koyabileceğimizi umuyoruz. Kulis eskisi gibi günü gününe, sağlam adımlarla, okurlarımızın hoşgörüsü ve desteğinden emin olarak yoluna devam edecektir.”
Hagop Ayvaz Arşivi
2006 yılında, Ayvaz’ın vefatının ardından Agos gazetesine, ardından Hrant Dink Vakfı’na bağışlanan Hagop Ayvaz arşivi, Osmanlıca, Ermenice ve Türkçe, 600’e yakın el yazması ve matbu tiyatro metni, 500’den fazla Ermenice ve Türkçe süreli yayın, dergi ve broşürün yanı sıra fotoğraf, afiş, karikatür, kupür, davetiye, çizim ve kartpostaldan oluşan yaklaşık 12 bin görsel materyal içeriyor. 2019 yılında Ayvaz’ın bazı kişisel eşyalarının, aldığı ödüllerin ve 1946-1996 arasında kesintisiz yayımladığı Ermenice kültür sanat dergisi Kulis’in 1104 sayılık tam koleksiyonunun Hrant Dink Vakfı’na bağışlanmasıyla, arşiv daha bütünlüklü bir hal aldı. Hrant Dink Vakfı tarafından yıllar içinde büyük ölçüde kataloglaması tamamlanan ve dijital ortama aktarılan arşiv, “Kulis: Bir Tiyatro Belleği, Hagop Ayvaz” sergisi ile eş zamanlı olarak araştırmacıların erişimine açıldı.
Sergiye kaynaklık eden Hagop Ayvaz arşivi, 19. yüzyılın ortalarından günümüze Osmanlı ve Türkiye tiyatrosundaki oyuncular, topluluklar ve tiyatro mekânları hakkında çok sayıda özgün içeriği barındırıyor. Gençliğinde itibaren topladığı kitaplar, dergiler, belgeler, afişler, fotoğraflarla dolu çalışma odasını “cennetim” olarak nitelendiren Ayvaz’ın incelikli benzetmesi tutkuyla bağlı olduğu tiyatro, arşiv ve toplumsal bellek arasında kurulabilecek bağlara dair de ipuçları veriyor.